ALARCIN'DAN
"Seni öldürürüm Akgün!" Diye bağırdım sinirle Amaliyathane de.
Elim de ayağım da ayrı titriyordu.
"Senden önce ben öldüreceğim!" Diye bağıran Güneş hızla Akgün'ün boğazına sarıldı.
Hak etmişti.Diğer doktorlar ve hemşireler ise şok olmuş bir şekilde bize bakıyordu.
Çünkü aptal Akgün, şuan kanlar içindeyken bir sedye de yatıyordu ve sırıtarak bize bakıyordu.
Onu öyle cansız görünce beynimi kaybedecektim ama aptal tam ona narkoz verecekken birden gözlerini açmış ve "Böh!" Diye saçma bir şekilde bağırmıştı.
Altıma edecektim az kalsın, korkudan.
"Hocam durun" diyen hemşire hızla güneşi tutmaya çalıştı ama Güneş şuan kimseyi takmayacak kadar sinirliydi, kendisi Ankaralı'ydı."Bırak beni, bu haydutu öldüreceğim!" Diyen Güneş boğazını daha da sıktı.
Akgün can havli ile "Dur yenge kurban olayım!" Diye çırpınsa da Güneş durmuyordu.
Elim ayağım titreyerek onu izliyordum ve ondan sonra kesinlikle Akgün'ün kafasını neşter ile açıp beynini kontrol edecektim.
Sonra uyanırsa da "Ey kul, rabbin kimdir?" Diye soracaktım, evet bunu yapacaktım.Aptal herif, ödümüz kopmuştu.
"Yenge, yenge boğul...uyorum" diye çırpınmaya devam ederken bir kaç hemşire daha Güneşi tuttuğunda onu zorla Akgün'ün üstünden almayı başarmışlardı.
Akgün öksürük krizine girerken nefes almaya çalıştı ama "Esra neşteri ver" dediğimde gözleri irice açılarak bana baktı.
"Ne için hocam?" Diye soran Esra ile Akgün'ün gözlerinin içine bakarak "Kontrol etmem gereken bir beyin var" dediğimde alacağı nefes yine boğazına takılı kalırken daha şiddetli öksürmeye başladı.
Nefesini zorla toparladiktan sonra "Ne!" Diye adeta çığlık atarak hemen sedyeden kalkıp ayakları üzerinde durdu ve "Yapma kurban olayım valla şakaydı" dedi panikle.
Bordo bereli Askere bak, utanmasa paçalardan bırakacaktı.
"Neden, amacın seni kesmemiz değil miydi?" Diye sordum tek kaşımı kaldırıp.
"Kesinlikle oydu, hadi onu parçalarına ayıralım" diyen Güneş ona doğru bir adım attığında Akgün hemen iki hemşireyi önüne çekerek arkalarına saklandı."Yok yok, ben 1 Nisan şakası yaptım size" diye saçma bir açıklama yaptı.
Aptal herif.
"Gerizekalı biz Ekim ayındayız!" Diye bağıran Güneş ile,
"Bende unutkanlık var yenge" dedi ağlamaklı bir sesle.O sırada içeriye hazırlanmış bir şekilde Sevda girdi, gözleri Akgün'ü görmeden,
"Duyduklarım doğru mu? Akgün kaza mı yapmış" diye sordu tedirginlikle.Yüzü bembeyaz olmuştu, ne diyebilirim ki bizim de öyleydi.
"Ne kadar sevenim varmış" diye sırıtan Akgün ile hemen masada ki neşteri alıp ona doğrultuğumda ağırca yutkundu.
Ve sevda onu şimdi görerek gür bir çığlık attı korku ile, çığlığı ile hepimiz yüzümüzü buruşturunca "Akgün!" Dedi.
Akgün sevimli sandığı bir tebessüm yolladı ona ama daha çok saklandı hemşirelerin arkasına.
"Neden böyle bir şey yaptın?" Diye sorduğumda
Derin bir nefes alıp hemşireleri kollarından tutarak geriye çekti ve onlara bakarak,
"Niye önüme geçiyorsunuz, kızlar ben bordo bereliyim. Bana bir şey olmaz" diye bir hava attı üstünlükle bakıp ama,
"Akgün!" Diye cırlayan Güneş ile,
"İnsanız sonuçta, hepimizde biraz korku vardır" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREĞİMDE Kİ ATEŞ
AksiAklında sessiz bir şekilde korkutmadan onu bulmak vardı ama başına yediği darbe ile hayalleri sekteye uğramış ağzından da beklenmedik darbe ile bir inilti kaçmıştı. "Siktir!" Diyerek sesini yükseltti başının arka tarafını tutarak. Elindeki telefon y...