ARYON

11

   Ona öyle bir darbe yapmıştık ki Fatih'in söylemine göre 10 yıl konuşulacaktı artık Oscar denen adamın herhangi bir forsu yok tamamen çökmüştü bulduğum flaşta sadece onun müstehcen görüntüleri değil silah sevkiyatları nükleer silah kodları fuhuş için kullandığı kadınlar sex oyuncaklarının dolu olduğu köle evleri ve dahası Aryon tarafından el koyulmuştu.

Muratın söylemine göre ise sadece silah deposunun bir odasındaki tahta kasa içerisinde bulunan silahların toplamı 1 milyon dolar değerindeydi her odada 80 kasa ve mühimmatı olduğuna göre benim Aryona kabataslak kazandırdığım para 160 milyarı geçerdi öylesine büyük bir miktardı ki bu bana bu denli teşekkürlerini şimdi daha iyi anlıyordum.

Ellerim ceketimin cebinde ayakta köşede öylece dikilirken davet dağılmış görevliler etrafı daha doğrusu Oscarın kustuğu yeri temizliyordu, midem bulanırken oraya bakamamaya çalışıyordum.Aryon üyeleri parti moduna geçmişlerdi bile Berkan sallana sallana yanıma geldiğinde yengeç gibi hareketler yapmaya başlamıştı.

İstemsiz çatılan, kaşlarım düzeldiğinde gülümseyerek ona baktım bugünü de atlatmış olmanın rahatlığı yüzümde geziniyordu. Zira hayatım boyunca komik ve özgüvenli çocuk olan ben için bile oldukça stresli bir gündü neyseki bitmişti.

Yanıma gelen ikinci kişi Murattı koluma girdiğinde etrafı göstererek "hepsi senin eserin" dediğinde yüzü bana döndü "iyi ki katıldın aramıza" gülümsedim ciddi manada mutlu olmuştum. Bu basit bir iltifattan  fazlasıydı çünkü beni daha çok överlerken utanıp başımı eğip sırıttığım için size anlatayım.

Yaptığım yani bulduğum o flaş sayesinde Aryonun en büyük olduğunu sadece maddi olarak değil aynı zamanda forsunu ve söz sahibi tahtın, taht diyordum çünkü bu ülkenin bilinmeyen en büyük kuruluşuydu.

Tahtın varlığından beri en büyük getirisi forsu saygınlığı bulduğum belge sayesinde olmuştu. Bana anlatılan buydu bu benim götümü kaldırmıyor onların yıllarca Oscar ile cebelleşip bu kadar büyük darbe indirmelerinin mutluluğunu birlikte yaşatıyordu.

Lider yanımıza adımlarken hepimiz lüks mekanın verandasındaydık, ben Berkan ile yan yana hemen yanımda Özge karşımızda şarabını yudumlayan ise Canseldi, lider yanımıza geldiğinde ileride telefon konuşan Fatih ve Murat ta hızla gelmişlerdi.

Liderin eli cebinde o kadar oturmamıza rağmen dümdüz olan gömleği uzun bedeni ile "üyelerim gün sonu, eksiklerinizin toplantısı yapılıcak sanmayın ki kızmadığım şeyler var" yüzü bana ve Cansele dönmüştü "henüz değil şimdi derhal adaya yarın sabah 4 te herkes ayık şekilde! Milanoya uçacağız"

Gözleri beni bulduğunda başıyla gel gibi bir şey yaptığından diğerleri anında toplarlanmaya başladı ben ise liderin peşinden yürüdüm. Beni umursamdan uzun boyu ile arabasına yürüdüğünde aramızdaki mesafe açıldığı için bende adımlarımı hızlandırdım, lakin onun duracağını hesap etmediğimden durup arkasını dönen bedenin tak diye göğüsüne çarpmıştım.

Bu onu milim dair kıpırdatmazken ben vurduğum kafamı acıyla oynarken o ise bir şey dair demeden elini yüzüme bakarak arabasının kapısına attığında, bin der gibi hareket yaptı.

Bunu gören korumalar yıllarca yanlarında çalıştıkları liderin, bırakın birisine kapı açmasını kendi kapısını dair açmaya vakti olmayan adam olduğunu bildiklerinden hepsi fazlasıyla şaşkındı.

İçeriye bindiğimde ortamın ferahlığı ile rahatladım ve üzerimdeki cekete uzandım lider ise bi şey yapmadan arabaya bindiğinde tam olarak karşıma oturdu ben sol kolumu da çekiştirirken kapı kapandı.

Bakışlarım kapıya dönünce liderin dik dik suratıma bakmasıyla ceketi zor da olsa çıkarmıştım, ellerim saçlarıma gittiğinde yüzümde bariz bir rahatlama vardı resmen sıcak basmıştı papyonumu da gevşetirken yüzüme bakan adamdan bi tık tırsmadım desem yalan olur acıyla yutkundum.