Yüzbaşım: Kimsiniz hanım efendi ?
Siz: İlerideki karın çocuklarının annesi basının tacı gönlünün Sultanı
Yüzbaşım: İlla diyorsun uğraş benimle öyle mi?
Siz: Evet
Yüzbaşım: O zaman sana kötü bir haberim var
ben işsiz bir adam değilim ve boşa harcay...
Oh vermeyen Arapdır hadi bakalım oy vermeyinde gorim
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
***
"Ayıptır sorması yüzbaşım nereye gidiyoruz?" Beni acilin çıkışına çıkartmış yürüyorduk. Tabi elimden tutmayı da ihmal etmemişti...
"Çok uykum var Gece'm" dedi bana bakarak, Gözü yüzü morarmış dudağı hafif patlamıştı... Hâlâ çekici durması enteresandı, gözüm onun yüzünü tararken
"Hiç uyumadın mi?" Dedim
"Sevdiğimin güzel kollarında uykuya dalmak varken neden boşa yatayım" dedi...
"Yüzün gözün dagalmış." Dedim. Her yarasından doya doya öpmek istiyorudm
"Çirkin mi olmuşum"
"Yok enteresan bir şekilde çok çekici gelmeye başladın" diye ağzımdan kaçırmıştım. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Gökalp'in yüzünde ise çapkın bir gülümseme vardı... Konuyu değiştirdim hemen "Çok yandı mı canın?"
"Yandı..." Dedi "Öpersin geçer."
"İslam'ın kızına haram teklif deyyus seni." Dedim, güldü
Önümüzden geçen arabaya Gökalp gidene kadar baktı, araba hastaneye doğru gitti "Ne oldu"
"Mehmet'in arabası" diyince gözlerim açıldı...
"Valla bunlar oldular" dedim
"Kimler oldular?"
"Mehmet ile Tuana"
"Ne ara oldu o" dedi tam bir küfür edecekken kendini tuttu,
"Değil mi değil mi" dedim imalı imalı
"Ne imâ ediyorsun açık açık söyle güzelim" dedi
"Hiççç"
"Eminim öyledir"
"Öyle" dedim "Ben yoruldum ya şu kaldırımda oturalım mi biraz?"
"Ne gerek var ben seni taşırım" dedi tam eğilecekken
"Hayır olmaz tüm Silopi'i halkı bizi ayıplar" dedim
"Onlara ne?"
"Hadi ya iki dakika oturalım..." Dedim "Lütfennn" dedim her zaman dolu olan parkın tam önündeydik
"Tamam oturalım" dedi "Ama uyursam beni sen taşırsın" diyince güldüm tam otururken telefonum çaldı babaannem atıyordu bu saatte?
"Efendim babaanne." Dedim
"Asral senin en sevdiğin renk mor değil mi" bunun için mi aramıştı... Arkadan dedemin sesi geliyordu
(Şiveli okuyun)
"Ne alaka şimdi babaanne" dedim
"Ya deden ile tartıştık bende aradım" ah bu inatları... "Bak hala diyor yok mavi"
"Küçükken hem maviyi hem moru seviyordum babaanecim şuan en sevdiğim renk yeşil" dedi. Gökalp'in yeşil gözleri üzerimde gezindi
"Yeşil mi? Bak ben dedim ben dedim yeşil ya da mordur dedim, demedim mi Karun" diyince güldüm dedem ise
"Tamam hatun sen dedin tamam" dedi altan alarak, güldüm deli dolu olan ilişkilerine hayrandım...
"Neyse babaanne ben gidiyorum hasta bekliyor" dedim kaçmam lazımdı...
"Tamam kızım kendine dikkat et belaya bulaşma sakın" dedi
"Ben bela ne alaka ya?"
"Yok kızım senin belayla işin olmaz zaten belanın senle işi olur" dedi güldüm
"Görüşürüz kızım" dedi dedem arkadan
"Görüşürüz dedeciğim" diyip telefonu kapattım
"Hasta ben oluyorum galiba" dedi
"Yalan mı?" Dedim güldü
"Hâşâ hanım benimde tek ilacım senin dudakların" dedi
"Sapıksın kalk" dedim
"Gece..."
"Hı?"
"Seviyorum seni" dedi sonunda... "Anlatamayacağım kadar çok hemde bir gülüyorsun dünyalar benim oluyor, sen ağlayınca benim canım yanıyor... Bir yerine bir şey olunca sanki hissediyormuşum gibi Bende hissediyorum" dedi gözleri uykuluydu...
"Bende seni seviyorum" dedim yanağına bir öpücük kondurarak "Gidelim mi artık ?"
Elimi tutup ayağa kalktı... "Keşke arabayı getirseydim" dedi
"Yol uzadı sanki..."
"Gece..." Dedi
"Efendim"
"Uykum çok fazla ne kadar kaldı eve?"
"Az kaldı az kaldı da sen niye uyumadın manyak mısın?"
