BİR SAAT

23 4 1
                                    

Hayalleri gerçekleştiren yalnızca ona duyduğumuz inançtır.

West Coast'ın sıkıntılı günlerinden birinde tüm kasabanın aşina olduğu biri geri döndü. Niklaus Lewis, otuzların başında iyi giyimli bir erkekti. Niklaus, genç bir delikanlıyken tüm kasabanın iftihar ettiğie meraklı bir gençti. Diğerlerinin aksine sorduğu bir soruya aldığı cevapları etkisiz bırakacak savunmalarla geliyor ardından kendi savunmasını etkisiz bırakacak başka bir soru bulmaya çalışıyordu. Zamanla bilime olan merakı daha da yoğunlaşmış ve yeni sorular yeni yanıtlar aramaya başlamıştı. Artık tüm vaktini zamanda yolculuk yapmanın mümkün olup olmadığını düşünerek geçiriyor ancak bir yanıt bulamıyordu. Ümitle eşyalarını toplamış ve bir yanıt bulma isteğiyle ardına bile bakmadan West Coast'ı terk etmişti. Şimdi ise yeni araştırmalar için bir sponsor bulamadığından bir kez daha doğup büyüdüğü yerdeydi.

Günlerdir bir sponsor bulma ümidiyle çaldığı her kapı yüzüne kapanıyor günden güne gururu solup gidiyordu. Birden caddenin karşısında beliren bir figür yüzünü gülümsetti ve adımlarını o yöne doğru çevirirken seslendi.

"Hey" varlığını fark ettirmek için elini havaya kaldırdı "Ben!"

"Ah, Nik" emin olma isteğiyle alnına düşen sarı saçlarını geri attı ve yüzüne yayılan
şaşkınlıkla hızlı adımlarla yaklaştı. "Burada ne işin var?"

"Geri döndüm." Çevrede alayla kendine dönen gözleri görmezden gelmeye çalışarak valizini yere bıraktı ve sakin fakat net bir sesle ekledi. "Yalnızca bir süre için."

"Seni yeniden burada görmek güzel. Ne zaman geldin?"

"Bir süre önce" valizini işaret ediyordu "Sadece pansiyon değiştiriyorum."

"Yani yeniden gideceksin."

"Evet, umarım. West Coast güzel" gözlerini başka bir yere çevirdi. "Her şeye rağmen güzel ama gitmeliyim" yeniden Ben'e döndü. "Bildiğin iyi bir pansiyon var mı?"

"Evet" değerlendiren bir tavırla arkadaşının üzerinde gezdirirken sürdürdü "Birkaç sokak ileride. Benimle gel." Nik onaylayan bir işaretle valizini kapıp Ben'in yanında ilerlemeye başlamış Ben ise konuşmayı sürdürmüştü. "İyi görünüyorsun. Pek yaşlanmamışsın. En fazla kırk görünüyorsun" eski arkadaşının bozulan yüzüne ithafen destek olma isteğiyle sırtına vurdu. "Sadece şaka yapıyorum."

"Sorun değil" omuzlarını silkti. "Diğerleri neler yapıyor? Onlardan haberin var mı?" Aynı anda Ben neredeyse yüzünü kaplayan sessiz bir gülümsemeye güçlükle karşı koymaya çalışıyordu.

"Katy ve Leo her zamanki gibi birbirini yemeye devam ediyor, Liz ise küçük bir kitapçı işletiyor" Nik'in beklentiye bürünen gözleri konuşmaya devam etme zorunda hissettirmişti "Sanırım bu kasabada otuzlu yaşlara geldiği halde hâlâ bekar olan yalnızca biz varız."

"Kimse mi evlenmedi?"

"Kimse" derin bir nefes aldı "Sadece..."

"Sadece?"

"Katy başarısız bir evlilik yapmıştı" belirgin bir nefretle sürdürdü "Neyse ki sonunda o pislikten kurtuldu."

"Peki sen neler yapıyorsun? Babanla devam etmeyi planlıyordun diye hatırlıyorum."

"Öyle yaptım. Birkaç yıldır babam ve Leo'nun babası bir ortaklık kurdu. Burada birçok evde bizim yaptığımız mobilyaları görebilirsin" adımlarını yavaşlatırken küçük bir apartmanı işaret etti. "İşte burası. Henüz kiracı bulamadık, yerleşebilirsin."

BAŞKA BİR ZAMANDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin