beni sana hapsettin.

276 25 26
                                    

Okuyacağınız bu kurgu tamamen bir hayal ürünüdür. Tüm karakterler ve olaylar gerçek ile alakasızdır, adı geçen hiçbir futbolcuyu karalamak veya hakaret etmek gibi bir durum söz konusu değildir.

Hepimiz Merto Hako ile bizim kızın arasında ne olduğunu merak ediyoruz, bu yüzden hadi baştan başlayalım.

•••
- Lalin.

8 ağustos 2021.

Bugün 22. yaş günümdü. Sabah erkenden uyanıp güne umutla başlamıştım, belki de Mert Hakan'ın bana verdiği söz yüzündendi bu heyecanım. Saatler geçtikçe, kendimi çocuk gibi hissetmeye başlamıştım. Beni önemseyen, sevdiğim insanların yanımda olacağı bir kutlama olacaktı.

Ama işte, hayat her zaman hayallerin gibi gitmezdi. Sözler verilirdi, umutlar büyütülürdü ama sonra... tam da beklediğin anda kırılırdı insan. Telefonum elimde, mesaj sesiyle irkilmeyi beklerken saatler geçti ve Mert Hakan'dan hâlâ bir ses yoktu.

"Laliko," dedi Sezin yavaşça, beni kollarından çekip kendime getirmeye çalışarak. "Boş ver be kızım. Mert Hakan gelmezse kendi kaybeder. Hadi, bugün senin günün!" Sesi iyimser, bakışları ise endişeliydi. İçimdeki hüznü görüyordu, ama yine de moralimi bozmamı istemiyordu.

Omuzlarımı silkip küçük bir gülümseme denemesi yaptım. "Ama... söz vermişti, Sezin. O verdiği sözleri tutar ki?" Sesim, içimde sakladığım kırgınlığımı ele veriyordu.

Sezin gözlerini devirip derin bir nefes alarak yeniden konuşmaya başladı. "Lalin, güzelim. Bu adam iki yıldır hayatında ve iki yıldır ona karşı olan duygularını göremiyorsa, verdiği sözlerin ne anlamı var? Kendi duygularının peşinden gitmeyi öğrenmelisin."

Sözleri kulağımda yankılanırken, arkamda bir hareketlenme hissettim. Gözlerimi hızla sildim, derin bir nefes alarak gülümsedim ve arkamı döndüm. Karşımda İsmail vardı, elinde bir hediye paketi ve bir demet çiçekle bana bakıyordu.

"İyi ki doğdun, minik şefim..." dedi, yüzünde sıcacık bir gülümsemeyle. Sarıldığında içimdeki kırıklıkların bir kısmı eriyip gitti, onun sıcaklığıyla gözlerimi kapatıp anın tadını çıkardım. "Benli nice yaşların olsun," dedi, sesi içten ve samimiydi.

Kısık bir sesle mırıldandım, "Olsun be İsom, varsın olsun..."

İkimiz birbirimizden ayrıldığımızda İsmail, elindeki hediye paketini bana uzattı. "Az kalsın hediyen yetişmeyecekti, cidden panikten gidecektim..." dedi, hafif bir kahkahayla.

Gülümseyerek paketi elime aldım ve yavaşça açmaya başladım. Gözlerim yavaş yavaş dolarken, kendimi tutamayıp hafifçe kıkırdadım. Paketin içinde detayları zarifçe işlenmiş, üzerine "Chief Lalin" yazılı, sade ama bir o kadar da anlamlı bir aşçı önlüğü vardı.

"İsmail..." dedim, ona sıkıca sarılarak. "İyi ki varsın, iyi ki buradasın!"

Tam o sırada arkasından tanıdık bir yüz daha belirince gülümsemem iyice genişledi. Mert Hakan... Sözünü tutmuştu, beni yalnız bırakmamıştı. Ona duyduğum kırgınlık yerini hızlıca heyecana ve mutluluğa bıraktı.

"Doğum günün kutlu olsun, şef!" dedi, yüzünde o her zamanki güven verici ifadesiyle. İsmail'den ayrılıp ona doğru birkaç adım attım. Kollarını açtı ve beni sımsıkı kollarına aldı. Omzuna yaslanırken, kalbim hızla çarpıyordu. Bana bu kadar yakınken, tüm kırgınlıklarım, öfkelerim adeta eriyip gitmişti.

meyhaneler sen, barış alper yılmaz.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin