16

48 17 4
                                    

"Ay Atalay düşeceğim galiba ben!" Ellerimi, sırtında durduğum Atalay'ın saçlarına geçirmemle Atalay'ın yüksek sesli bir küfür savurması bir oldu. Etrafımızdaki insanlar gülerek bizi izlerken bizim tek amacımız, sahnedeki grubu rahatça görmemi sağlamaktı.

"Rahat durmuyorsun ki Eylem!"

"Ya ama.." diye cümleye devam ediyordum ki sahneden duyulan ses bir anlığına sus pus olmama neden oldu. "Atalay!" diye bağırdım o an. Atalay'ın kafasını da ellerimle beraber sallamaya başladım."Kır çiçeğimi söylüyorlar!"

"Tamam da Eylem saçlarımı çekmeyi bırakır mısın?" Gözlerimi sahneden çekip Atalay'ın saçlarına çevirdiğimde yumruk hâline getirdiğim ellerimin içindeki tutamları görebilmiştim. Evet... Tanıştığımızdan beri içimde bir merak uyandıran saçlarını çekiştiriyordum..

Saçları konusunda haklı olduğumu biliyordum. Daha onu ilk gördüğüm an bedenimde böylesine merak uyandıran kahve tutamları, oldukça hoşuma gidiyordu.

Gülerek ellerimi saçlarından çekip boynuna sardım. Konser boyunca içtiğimiz içkiler bana anlamsız bir cesaret yüklemesi yapmış olmalı ki kulağının dibine kadar eğilip şarkıyı söylemeye başladığımda kocaman bir kahkaha attı. "Bir bakışın benim kalp atışım, kabuslardan uyanışım!"

Bacaklarımı saran ellerinin tutuşu sıkılaşırken bana eşlik etmeye başladı. "Olmalısın benim olmalısın, nefes gibi göğsüme dolmasın."

Sesi... Bir insanın her şeyi mi emsalsiz olurdu? Sesi çok güzeldi!

Güldüm ve aynı onun gibi boynunu tutan ellerimi sıkılaştırdım. Şarkının en sevdiğim kısmını beraber söylemeye başladığımızdaysa içimdeki his yine tarif edemeyeceğim bir boyuta ulaşmıştı.

"Bir kalp kaç kez kırılabilir, tamiri çok zor olabilir.
Kır çiçeğim sana doymalıyım, böyle dargın olmayalım!"

Şarkı bittikten sonra Atalay birden beni sırtından indirmişti. Daha ne olduğunu soramadan cebinden çıkardığı telefona bir şeyler yazmaya başladığında kalabalığın içinde öylece durmuş onun telaşlı hâlini izlemeye başladım.

Birkaç saniye boyunca telefonuyla ilgilendi. Elleri sürekli yeni çıkan sakallarında ve gözünün önüne gelen saçlarında dolaşırken ne yapacağını bilmez vaziyete gelmişti.

"Eylem." dedi korku dolu sesiyle. "Erken ayrılsak olur mu?"

Göz bebekleri hızla yüzümde dolanırken titremeye başlayan bedeni ve bu savunmasız hâliyle ne yapacağımı şaşırmıştım. Eline uzanıp titreyen ellerini avcumun içine aldım. "Gel," dedim olabildiğince yumuşak bir tonda. "Bir şu kalabalıktan çıkalım."

Sesini çıkartmadan onu yönlendirmeme izin verdiğinde hızla kalabalıktan sıyrıldım ve biraz ilerideki çardağa ilerledim. Atalay da hiç beklemeden yanıma oturduğunda suçlu bir çocukmuş gibi yeri izlemeye başlamıştı.

"Ne oldu?" dedim, o bana bakmasa da iyice dibine girip yüzüne bakmaya çalışırken. "Gitmem lazım." dedi, emin olamaz bir şekilde.

"Atalay..."

"Bilmiyorum Eylem." dedi, gerçekten de ne yapacağını bilmez bir hâlde dururken. "Şu an ne yapmam gerekiyor bilmiyorum."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 20 hours ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gönülkıran | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin