Atalay: Kapının önündeyim.
Eylem: Geliyorumm
"Babaanne!" Telaşla Atalay'a cevap verdikten sonra elimde tuttuğum ruju hızlıca dudaklarıma sürdüm. Yatağın üstüne koyduğum deri ceketimi elbisemin üstüne geçirdikten sonra yere bıraktığım çizmeleri giydim.
Çantamı da alıp odadan çıktıktan sonra bana asla cevap verme tenezzülünde bulunmayan ve on kere izlemesine rağmen hâlâ dizisinin aynı bölümünü izleyen babaannemin yanına gittim. "Ben çıkıyorum."
Babaannem oturduğu yerden beni süzmeye başladığında ona gülümsedim. "Ne güzel olmuşsun kız sen, hayırdır kime süslendin bakayım?"
"Ben hep güzelim yalnız Gül sultan." Dediğimde küçük bir kahkaha attı. "Bilmez miyim bana çekmişsin aynı..."
Hızlı adımlarla yanına ilerleyip yanağına kocaman bir öpücük bıraktım. "Çok geç kalmam." Dedikten sonra Gül sultanla vedalaşıp dışarı çıktım.
Gözlerim tanıdık simayı ararken biraz ilerideki duvara yaslanmış yeri izleyen Atalay'ı görebilmiştim. Aşağı doğru baktığı için alnına dökülen saçları içimde yine bir merak uyanmasına neden olmuştu. Bakışlarım istemsizce giydiklerine kaydığında ise lavivert kazağının üzerine giydiği deri ceketi beni güldürmüştü.
Ben lacivert çiçekli bir elbise giymiş ve üzerime de aynı onunki gibi bir ceket geçirmiştim. Birbirimizden habersizce yakaladığımız bu uyum doğrusu beni şaşırtmıştı.
"Eylem?"
Bakışlarımı bana seslenen Atalay'a çevirdiğimde onun da az önce benim yaptığım gibi giydiklerimi inceliyor olduğunu görmüştüm. Gülerek yaslandığı yerden ayrıldı ve benim olduğum tarafa doğru yürümeye başladı.
Yanıma vardığı an durduğum yerde kaskatı kesildim. Gördüklerim beni ne yapacağını bilmez hale getirirken ona doğru bir adım attım. Kaşlarımı çatarak yüzünü daha yakından incelemeye başladım. Yarılmış kaşına mı, patlamış dudağına mı yoksa morarmış gözüne mi baksam bilemiyordum.
"Atalay bunlar.." diye konuşmaya başladığım an araya giren sesi bana engel olmuştu. "Soru sorma." Gözlerimi dudaklarından çekip beni inceleyen harelerine çıkardığımda itiraz istemeyen kararlı bakışlarıyla karşılaştım.
Ne olduğunu merak etsem de şu an vaktinin olmadığını bildiğimden kafamı sallayarak yürümeye başladım. Atalay da hemen yanımdaki yerini alırken ilk birkaç dakika hiçbir şey konuşmadan sadece yürüyor olmamız ortama garip bir havanın hakim olmasına neden oluyordu.
Ben dikkatimi dağıtmak için Atalay ile aynı anda adım atmaya çalışırken o, aramızdaki sessizliği bozmaya karar vermiş olmalıydı ki konuşmaya başladı. "Grubun birkaç şarkısını dinledim." dedi. Bir yandan da ellerini ceketinin cebine sokmaya çalışıyordu.
"Fazla düşünceli bir adam olmaya başladın sen." dedim, gülerek ona bakarken. "Şarkılara eşlik ederken seni yalnız bırakmak istemedim diyelim biz ona." dediğinde, dudaklarını fazla oynatmıyor olması yine dikkatimi dağıtmıştı.
Birdenbire tüm bedenimi esiri altına alan merak duygusu şu an olduğum yerde ona binlerce soru sormama neden olacak derecedeydi ancak bu konuda konuşmak istemediğinin farkında olmam kendimi tutmama neden oluyordu. "Her neyse işte.." diyerek önüme döndüğümde gülüşünü duymuştum. Ben dikkatimi dağıtmak için etrafı incelerken Atalay'ın sesi yine kulaklarıma ulaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönülkıran | Texting
RomansaEylem: Sinirliyken içinden başka birinin çıktığını söylüyorlar. Eylem: Gözlerin o kadar siyah oluyormuş ki kimse birkaç saniyeden fazla bakamıyormuş. Eylem: Biraz saçma geliyor kulağa ama inanmak istiyorum. Eylem: Şu an gerçekten bir gönülkırana mı...