YAZARDAN
Ufuk :"DOKTOR, SEDYE GETİRİN DOKTOR YOK MU"
Ufuk hastanenin bahçesinde kendini yırtarcasına bağırıyor yardım istiyordu onun kamuflajına bulaşan kocaman kan lekesini gören insanlar korku ile bakıyorlardı ona
Çok geçmeden Kapıdan çıkan sedye ile Ufuk daha fazla bekleyemeden can dostunu kucağına alıp koşarak sedyeye yetiştirip yatırdı Karahanlarda gelmişlerdi hastaneye henüz gerçekten aradıkları kişi mi emin olmadıkları için geri planda duruyorlardı ancak binbaşı olan komutanın kendini parçalamsı hepsinin yüreğini sızlatıyordu
Doktor :" Hastanın bilgileri"
Emre:" Ali KARAHAN, 27 yaşında, erkek, umbilical region iki, right hypochondriac region da 1 kurşun var düşmeye bağlı her hangi bir kafa tranvası gözlemlenmedi çok fazla kan kaybeti, Hollow point mermisi ile yaklaşık 30 metrelik bir mesafeden vuruldu alerjisi veya hastalığı yok "
Timin doktoru olan Emrenin hem sedyeye itip hemde doktora tüm detayları anlatmasını nihayetinde ameliyathaneye varmışlardı ancak Ufuk hala aliyi bırakmamış oda içeri girmeye çalışmıştı ancak sancak timin onu tutması ile dinlenme koltuklarında birine oturup direklerin dizlerine dayayıp kafasını ellerinin arasına alarak beklemeye başladı
Karahanlar ise duydukları şeyi hazmetmeye çalışıyorlardı 'Ali karahan' ateş Karahanlar ocağına düşmüştü Şeyma hanım daha fazla ayakta duramıyarak kendini yanındaki oturağa bırakırken Eyüp ve Ali Asaf hızla annelerinin yanına gelip kollarından tutup teselli etmeye çalıştılar tam o anda kolidorda yankılanan ayak sesleri ile herkesin gözü o tarafa döndü
Bunlar Arvas ve Şahzade lerdi en önde Musa ve selvi gelirken Ufuk hiç birini takmayıp yalnızca ellerindeki kardeşi bildiği adamın kanına bakıyordu selvi yeğeninin durumunu fark edince hiç kimseye bakmadan koşarak yeğeninin yanına gelip sıkı sıkı sarıldı
Ufuk hala sanki transa girmiş gibi orda olanların hiç birini algılayamıyor yalnızca ellerine bakıyordu
Selvi :"Teyzem... Canımın canı hadi kendine gel gözini seviyim iyi olacak aslan gibidir o bir kaç yara alt edebilir mi onu"
Ufukta böyle düşünüyordu Ali güçlüydü çok güçlüydü Ufuk ne zaman düşse o dimdik durur Ufuk ayağa kalkana kadar onu herkesten saklar herkesten korurdu, kaldırmaya gücü yetmezdi çünkü onunda yarası aynıydı ufuğu tek düşüren ailesi olurdu ancak alide bilmezdi ki aile ne demek bu yüzden onu kaldırmak yerine onu herkesten korurdu
Ufuk :" T-teyze"
Sesindeki acı, sesini titremesi oradaki herkesi büyük bir şoka uğrattı Arvasların kardeşlerini ilk defa bu halde görürken, şehzadeler yeni tanıdıkları küçük ağalarının o ürkütücü görünümünü ardındaki acıya şahit olmanın şaşkınlığını yaşıyorlardı
Karahanlarda ise durum tam tersi idi onalar ufuğun aliye duyduğu sevgiyi hayranlıkla izliyorlardı
Selvi :" Söyle teyzem"
Ufuk:" Teyze Bi şey olmaz demi ne olur ona Bi şey olmasın teyze onun yerine ben öliyim ama ona Bi şey olmasın o benim her şeyim ben onsuz yaşıyamam nolur teyze"
Ufuğun çaresiz bir şekilde hiç bir şey yapamayacağını bildiği halde teyzesine yalvarışı herkesin boğazında bir düğüm olmuş göz yaşlarını tutan kilidi paramparça etmişti
Selvi:" Şşş deme öyle deme öyle ölüm yok kimse ölmiycek merak etme sapa sağlam çıkacak Allahın izniyle sen sakin olmaya çalış hem Ali seni böyle görse üzülmez miydi"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUS
Подростковая литератураBinbaşı Ufuk Karan YILDIRIM'dan, Mardinin en büyük aşiretinin küçük ağası Ufuk Karan ARNAS'a / Asker, Gerçek ailem kurgusu