7-KUMARHANE'NİN GÖLGESİNDE

6 7 0
                                    

     ~ADRİAN HARRİNGTON~

LAS VEGAS

Kumarhanedeydim. Neden mi? Açıkçası, bu sorunun cevabı hem çok basit hem de oldukça karmaşıktı. Bir şeylerden kaçmak, kafamı dağıtmak ve belki de hayatımda kontrol edebileceğim bir şeyler hissetmek için buradaydım. Son zamanlarda yaşanan her şey beni yormuştu. Jessica'nın kaybı, hayatımdaki o koca boşluk... Bunlarla yüzleşmek yerine, bir süreliğine de olsa gerçeklerden kaçmak istiyordum. Kumarhane, bana bu kaçışı sunuyordu; buradaki ışıklar, sesler ve hızlı tempolu hareketlilik, zihnimi boşaltmamı sağlıyordu.
Masaların etrafında dönen heyecan, ruletin dönüşü ve kartların karıştırılma sesi... Hepsi bir anlığına bile olsa dertleri unutmamı sağlıyordu. Paranın kazanılması veya kaybedilmesi önemli değildi; sadece o an içinde olmaktı mesele. Herkesin yüzündeki heyecanı izlemek, insanların bahislerine ne kadar tutkuyla bağlandıklarını görmek, bana bir parça özgürlük ve adrenalin veriyordu.

Burası, içimdeki boşluğu geçici de olsa dolduruyordu. Gözlerimi kapattığımda Jessica'nın yüzü gözümün önüne geliyor, zihnimde ona dair anılar dolaşıyordu. Kumarhanedeyken bu görüntüleri bastırabiliyordum. Kumar masasında, kartların dağıtılmasını beklerken, kendi içimdeki karmaşayı bir kenara bırakabiliyordum. Bu yüzden buradaydım...

Elimde içkimi tutarak etrafa göz gezdiriyordum. Babam, kumar masasında kendine özgü rahat ve kendinden emin tavrıyla oyuna dalmıştı. Onun kumar oynarkenki soğukkanlılığını her zaman hayranlıkla izlerdim; hiçbir şey onu şaşırtmaz, kaybettiğinde bile yüzünde aynı sakin ifadeyi korurdu. Bu sakinlik bana her zaman bir şeyler öğretmişti: oyunun kendisine değil, onun üstündeki kontrolüne odaklanmak. Babam bu konuda ustaydı.

Kafamı çevirip içkimden bir yudum aldığımda, yanımdaki boş sandalyeye bir adamın oturduğunu fark ettim. Orta yaşlı, ciddi bir havası olan biriydi. Bana bakarak hafifçe gülümsedi ve selam verdi. Sakin ve kendinden emin bir sesi vardı. "Bir el oyun oynamak ister misin?" dedi, yüzünde sanki davetkâr bir ifadeyle.

Açıkçası, adamı tanımıyordum. Bu tür yerlerde, tanımadığım insanlarla oyun oynamak alışık olduğum bir şey değildi, ama o anda can sıkıntısından kurtulmak ve zaman geçirmek için bu daveti kabul ettim. Hem kumarhanedeydim; burada, tanıdık veya yabancı herkesle oyun oynamak mümkün, bazen de kaçınılmazdı. "Neden olmasın?" dedim, yüzümde hafif bir tebessümle.

Adamla birlikte masaya geçtik ve oyun başladı. Kartları dağıtırken bakışlarımı etraftan ayırmıyordum; her detayı dikkatle takip etmek benim için bir alışkanlık olmuştu. İlk elin sonunda adamın ne kadar iyi oynadığını fark ettim; kesinlikle acemi değildi, kartları dağıtma şekli ve oyuna odaklanması ustalığını belli ediyordu. Her hamlesi özenli ve stratejikti.

Oyun ilerledikçe, adamın küçük sohbetler açmaya başladığını fark ettim. Hem oynamaya devam ediyor hem de arada sorular soruyordu. Soruları basit, sıradan konular hakkında olsa da, adamın gözlerindeki dikkat beni biraz düşündürüyordu. Bu adam kimdi ve ne istiyordu? Tanımadığım biriyle oynamak eğlenceli ve dikkat dağıtıcı olsa da, içimde bu yabancı hakkında belli belirsiz bir şüphe uyanıyordu. Ama oyunun heyecanı, beni bir süreliğine bu düşüncelerden uzaklaştırmıştı.

Adamın adı Luca idi. Ticaret işleriyle uğraştığını söyledi; kendi işinde oldukça başarılı, çevresinde tanınan biri olduğunu anlatıyordu. Oyun boyunca ufak sohbetler ettik, bazen de gözlemci bir şekilde kartlara odaklanıyordu. Ticaretin inceliklerinden, iş dünyasındaki zorluklardan bahsederken, bakışlarında farklı bir parıltı olduğunu fark ettim. Sanki bu konuşmaların arkasında bambaşka anlamlar yatıyordu.

Bir süre sonra Luca, birden ciddi bir tavırla bana döndü. Sesi alçak ama etkileyiciydi; sözleri dikkatimi çekmek için fazlasıyla anlam doluydu. "Sevdiğin biri ölürse, intikam al," dedi, gözlerini gözlerime dikerek. "Gerekirse bu uğurda ölmekten bile çekinme." Bu sözler, beklemediğim kadar sert ve kararlıydı. Sanki beni tanıyor, hayatımdaki kayıplardan haberdarmış gibi konuşuyordu. Jessica'nın acısı hâlâ içimde bir yara gibi tazeyken, bu sözlerin üzerimde yarattığı etki kaçınılmazdı. Kalbimde o anlık bir sarsıntı hissettim; onun ne demek istediğini anlamaya çalışırken zihnimdeki karmaşa arttı.

DÜŞEN MASKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin