🎭
B
ilgisayardan yükselen şarkıya eşlik ediyordu, "seni tanımam bilmem lazımdım bu hikayeye bir son lazımdı. Öyle uzaktan uzaktan hiç konuşmadan
Nasıl da bağladın beni hani bi' geldin bi' kayboldun esrarlı mağrurdun
Aklıma sardım seni."Bir andan makyaj yapıp bir andan şarkı söylerken akşam olmuştu. Yağmur alin arkadaşları evlenecekti ve evlenmeden önce akşam yemeğine çıkacaklardı ve ona hazırlanıyordu. Yaklaşık kalktığından beri geceye hazırlanıyordu.
Makyajı ve saçı hazırken yeni elbisesini çıkarttı dolaptan. Pembe bir elbiseydi. Pembe aşığı olmak onun suçu değildi. Elinden gelse saçını bile pembe yapardı ama saçlarının doğal rengini seviyordu.
Buluşma saatlerine 1 saat kalırken İstanbul trafiğini de hesaba katarak evden çıktı. Geç kalmak istemezdi.
Arabasına binip restoranta doğru arabasını sürdü. Evet arabası da pembeydi.Restorantın önüne gelince arabanın anahtarını valeye verip kapıdan girdi.
Gözüne çarpan ilk şey bir piano çalan kadın ve dans eden balerindi. Arkadaşlarını gördüğü gibi masaya ilerledi. Tanımadığı birkaç kişi ve arkadaşı masada sohbet ediyordu."Hoşgeldin." Dedi arkadaşı elçin. Ayağa kalktı. Selamlaşıp oturdu. Masadakilerle tanıştı. Yağmur hayran hayran dans eden balerini izlerken masadakiler sohbet ediyordu.
"Güzel dans ediyor dimi." Bu yiğitti. Geldiğinden beri gözünü üstünden çekmediği balerinin abisi. Bundan tabiki de yağmurun haberi yoktu.
"Evet, oldum olası hayret ederim. Nasıl böyle tek ayaklarının üzerinde o kadar saat dans ediyorlar diye."
"Biraz zor evet."
"Sen nereden biliyorsun, buradan bakılınca pek bale yapıyormuşsun gibi durmuyor."
"Erkek adam bale mi yapar." Yüzünü buruşturup içeceğini yudumladı yağmur.
"Şu hayatta nefret ettiğim tek şey 'erkek adam." Kelimesi olabilir."
"Kullanmayız o zaman bizde."
"Mümkünse lütfen." Hala balerini izlemeye devam ediyordu. Saat ilerliyordu ama hala dans ediyordu. Ben olsam dayanamazdım. Ben olsam.
Gece ilerlemiş sohbet daha da koyulaşmıştı, balerin nihayet sahneden inerken onların oturduğu masaya ilerlerken yağmur sanki ona geliyormuş gibi heyecanlanmıştı.
"Abii." Diye yaklaştı masaya. Sesini duyan yiğit kardeşine döndü. Gülümseyerek ona geliyordu
"Fıstığım."
"Nasıldım." Kaşlarını çattı yağmur kardeşmiydiler.
"Harikaydın, oturana." Başını salladı.
"Arkaya geçmem gerek, afiyet olsun size." Dedi ve yiğitin yanaklarından öpüp arkaya geçti. Herkes sohbet ederken yağmur fısıltı ile konuştu.
"Kardeşin olduğunu neden söylemedin."
"Söylemem mi gerekiyordu."
"Hayır da ne bileyim." Yemeğin devamı susmakla geçmişti. Geç olduğunu görünce kalması gerektiğini söyleyip masadan kalktı yağmur. Vale arabayı getirince Binip evine sürdü. Başında inanılmaz bir ağrı vardı. Arabayı evin garajına park edip evin kapısına ilerledi. Kapıyı açık görünce ilk kez kendini sorguladı.
İçeri girdiğindeyse karşılaştığı görüntü karşısında çığlık attı. Eve hırsız girmişti.
🤝🏻
Önündeki siyah kum torbasına vuruyordu. Tek aşkı bokstu. Hızlı hızlı nefes alıp verirken ard arda torbaya vurmaya devam ediyordu. Alnından damlayan yerlere aldırmadan vuruyordu. Yorulmuştu. Ama rakipleri yorulma dinlemiyordu. Kapı açılınca da devam etti torbaya vurmaya. Gelen kişiyi tahmin etmemek zor değildi.
Barış. Tek dostuydu. Belki de gözü kapalı güvenebileceği tek kişiydi.
"Hala torba mı yumrukluyorsun sen." Hala torbayı yumluklarken konuştu.
"Eğer çok istiyorsan seninle çalışabiliriz kardeşim eminim ki duran bir torbadan daha çok işe yararsın." Elini havaya kaldırdı barış.
"Yok almayayım ben." Yiğit güldü.
"Biraz dinlensen mi?"
"Yer üstü dinlenmeyi seviyor da, yer altının pek acıması yok."
🎭