"MAÇ"

1.2K 28 2
                                    

🤍🌷

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🤍🌷

Yiğit Arka arkaya indirdiği yumruklarla son antrenmanını yapıyordu. Türkiye'nin en iyisiydi. Yalnızca ringin üstünde değil, alt dünyasında da bir efsaneydi. Şimdi tek hedefi vardı: altta da en iyisi olmak.

Kum torbasından yumruklarını çekti. Ter içinde kalmış bedenini silmedi bile. Başarmaktan başka seçeneği yoktu. Gidecek ve o maçı kazanacaktı.

Arenada yankılanan tek kelime vardı: "Bolatlı."
Bu isim onu daha da hırslandırıyordu. Bugün ringe karşısına çıkacak olan rakip, en iyilerden biriydi. Ya yükselecekti ya batacaktı.

Şişe kapağını çevirdi, bir yudum su içti. Gözleri hızla etrafı taradı. O an yalnızca tek bir hedefi vardı: kazanan olmak. Ve bu yolda hiçbir engeli tanımıyordu.

Ringe doğru yürümeye başladı. Burak bir şeyler söylüyordu ama Yiğit duymuyordu. Zihni sadece tek bir şeye odaklanmıştı. Arenadaki herkes rakibini destekliyordu. Yiğit'in amacı bu kalabalığı geldiklerine pişman etmekti.

Tel kapıyı açtı. İçeri girdiğinde rakibinin gözlerinin içine baktı. Aralarında korku yoktu. Sadece kan, ter ve hesaplaşma...

Her maçtan önce olduğu gibi kulağında aynı ses yankılandı:
"Bunu yapmamalıyız. Bu yanlış. Bu yasal değil."
Ama o sesi susturmayı çoktan öğrenmişti. Gözlerini kapattı, birkaç saniye sonra tekrar açtığında kararını vermişti.

Düdük çaldı. Tüm sesler sustu. Geriye yalnızca yumruklar ve nefes sesleri kaldı. İlk hamle rakibindendi ama Yiğit ustaca savuşturdu. Yumruklar havada uçuştu. Derken rakibin sert bir darbesi yanağına geldi. Yiğit sendeleyip tel örgülere çarptı.

"Şimdi belanı s... orospu çocuğu!"
Yerden kalkarken hiddetiyle doğruldu. Yumruklarını rakibinin suratına art arda geçirdi. Rakip sendeledi. Yere yığıldı.

Kan. Ter. Nefes. Sessizlik.

Yiğit üzerine eğildi. Yumrukları peş peşe indi rakibin yüzüne. Kan aktı. Rakip bir anlığına hareketsizdi ama toparlanıp ayağa kalktı. Ayakta zorlukla duruyordu.

Yiğit son darbeyi karnına geçirdi. Rakip diz çöktü, ardından yüzüstü yere kapandı. Ağzından kanlı kusmuğu boşalırken düdük çaldı.

Bu dünyada tek kural vardı: "Ölmesin yeter."

Hakem elini kaldırdı.
Kazanan: Yiğit.

Eldivenlerini çıkardı. Omzuna Burak'ın attığı havluyla arenadan ayrıldılar. Yuhalamalar arasında kulise yürüdüler.

"Nasıl devirdin ama herifi? Bam bam! Ama yani... yenemedikleri adamı beş dakikada harcamazsın ya," dedi Burak heyecanla.

Yiğit sessizce koltuğa uzandı.
"Telefonu ver," dedi. Burak uzattı. Birkaç tuşa bastı.
"Alo, baba."

Kanvas Ve Kan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin