Barış, semihten önce duş alıp çoktan üstünü değiştirmiş ve semihi bekliyordu.
Soyunma odasında, aniden semihin dudaklarından öpmesi, onun içinde olası bir durum değildi.
Aniden gelişmiş ve sarışının her heyecanlı konuşmasında içinde doğan öpme isteğini sonunda gerçekleştirebilmişti.
Semihe karşı ne hissediyor pek emin değildi. Aşık mıydı? Bilinmez fakat onun için yapmayacağı şey yoktu ve bunun bilincindeydi.
Başlarda inişli çıkışlı olan ilişkileri tersine dönmüş ve ikilinin birbirine olan yakınlıkları farklı bir hâl almıştı.
Barış, onun yanında hayatında huzur bulamadığı kadar huzurlu hissediyordu. Bunu ailesiyle ettiği kavgadan sonra yanına geldiği gün anlamıştı aslında.
Sarışın her zaman düşük çenesiyle susmak bilmeden heyacanlı heyacanlı konuşuyor, başkalarına olan tavırdan çok daha farklı bir tavırla kendisine yaklaştığını biliyordu.
Çipil çipil bakan masmavi gözleri aklına geldikçe gülmeden edemiyor, daha az önce yanından ayrıldığı sarışını özlemesine neden oluyordu.
Kendi odasında beklerken kapı çalınmış ve sonunda diyerekten kapıyı açmıştı.
Sabahtan beri semihe hissettiklerini ve artık aralarındaki ilişkinin bir adı olmasını söyleyeceği heyecanla, sarışına karış burnunda tüten özlemle beklerken karşılaştığı manzara içinin bir tık buruklasmaşına sebep olmuştu.
Semihin suratı asıktı ve çekingen duruyordu. Barış heyecanlanmış olabileceğini düşünerek göz ardı etmiş ve tek kelime etmeden semihin elinden tutarak içeri çekmişti.
Semih içeri girip kapıyı kapatan barışı bekledi. "Koltuğa otur yavrum bekleme ayakta." Barışın söylemiyle koltuğa adımlayarak oturdu. Barış çiftli koltuğu gösterdiği halde tekli koltuğa oturmayı tercih etmişti semih.
Bu da gözünden kaçmamıştı.
Karşısındaki çiftli koltuğa oturarak kollarını geriye yasladı barış. İkili birbirine dakikalarca bakıp bir şey demezken sonunda barış sessizliği bozarak.
"Semihim. Böyle bakışmak için mi geldik? Ha bakışmak istiyorsan istediğin o olsun." Şakayla karışık söylediğine karşın Semih gülmemişti. Normalde olsa utanıp kızarır, gülerdi.
Barış semihte bir tuhaflık olduğunu sezmişti. Semih kavuşturduğu ellerine bakarken parmaklarıyla oynuyor, barışa bakmıyordu.
Barış sonunda dayanamayıp ayaklanarak semihin yanına gitti ve onunde dizlerini kırarak oturdu. "Semih?" karşılık olarak bir hm cevabı gelirken "İyi misin sarım? Bir sorun mu var?" Diye sordu barış.
Semih oldukça düşünceli duruyordu fakat ağzını bıçak açmıyordu. "Ben..." Dedi ve devamını getiremedi. Barış hafifce gülerek bir elini yanağına koyarak kafasını kaldırmasını sağladı. Sağ yanağını okşarken "Semih aşağıda olanlar hakkında konuşacaktık ya hani yavrum." Barışın bunu demesiyle Semih gozlerini saniyelik kaldırıp elalarına baktı.
Bakışlarındaki farklılığı anlayan barış kaşlarını sorguyla çatarken "Semih" diye sessizce fısıldadı. "Eğer benden çekiniyorsan bunu söyleyebilirsin bana biliyorsun değil mi?" Yanıt almadığı sorusuna karşın Semih yanağındaki eli yüzünü geriye çekerek uzaklaştırdı ve barışın elinin havada kalmasını sağladı.
Barış daha neye şaşıracağını düşünemezken hâlâ olana anlam veremedi.
Aşağıda onu öptüğü için utanıp kızaran çocuk şuan hiç olmadığı kadar soğuk ve mesafeliydi.
