7

659 77 109
                                    

Selamlaaarr
Bu bolumde biraz barisin agzindan okuyacagiz ve cogunlukla Barsem ikilisini gorecegiz bilginize
Uzatmadan bolume gecebilirsiniz iyi okumalaarr💗💗




Dünden

Barışın ağzından
Evde sıkkın sıkkın otururken ne yapsam diye düşünürken aklıma semihe mesaj atmak gelmişti. Sonrasında ise dışarı çıkmak için sözleşmiştik.

Bal oğlan

Bütün okulda herkesin dilinden düşmeyen bir lakaba sahipti. Herkes onunla takılmak için can atıyordu. Semih eğlenceli bir çocuktu. Sürekli etrafındakilere neşe saçar onları mutlu etmek için elinden geleni yapardı.

Benim aksime.

Arkadaşlarım ve dostlarım bana ne kadar destek verip yanımda olsa dahi beni gerçekten seveceklerine tam olarak inanamıyordum. Kendimi onlara zorla sevdiriyormuş gibi hissetmekten kendimi alıkoyamıyordum bir türlü.
Her şeyimi bilen tek kişi Ferdiydi. Yaşadığım her olaya bizzat şahit olmuş ve beni çok iyi tanıyan tek kişiydi.

Ne kadar istemesemde anne ve babamın evine gitmek için yol almıştım. Bugün salı.
Salı akşamı aile yemeği demekti
Yıllardır bir alışkanlık haline gelmiş bir âdetti bu ailenin. Salı akşamları bir araya gelir yemek yerdik.

Aynı sofraya oturunca aile olunmayacağını anlamaları gerekiyordu artık.

Düşüncelerimle boğuşurken kapıyı çaldım. Annem açtı, tabiki suratında yine yapmacık bir gülüş edinmiş ve bana sarılıp içeri geçmem için ilerlemişti. Babam, abim ve eşi, ceren?
Hepsi masaya oturmuş pür dikkat bana bakıyorlardı. Keyifsizce bir hoşgeldin faslı sonrası masaya oturmuştum.

"Geç kaldın. Yine" babamın imalı cümlesi sonrası yüzüne bakmadan cevap verdim. "Meşguldum." Alaylı bir gülüş bırakırken kafasını bana çevirdi.
"Sevgilini beraberinde getirmen gereken yerde onu tek gönderiyorsun. Yetmiyormuş gibi geç kalıyorsun."
Gözlerimi anlık masadan ayırıp karşımda duran cerene bakarken onunda yüzünde memnun bir gülüşle bana baktığını gördüm. Ardından abime baktım, onunda yüzünde aynı ifade yer ediniyordu. Anneme bakmak istemedim. Onunda yüzünde aynı ifade ile karşılaşacağımı biliyordum. Hepsinin bana takındığı ifade aynıydı. Ezikmişim gibi bakıyorlardı

Böcek gibi hissediyordum.

Cevap vermedim. Bu süreçte hizmetliler yemekleri getirip masayı tamamlamıştı.
Enginar dolmasından nefret ediyordum bile bile mi önüme koydular anlamıyorum ki. Yemeği ayıklarken herkesin yemeğini benim aksime doya doya yediğinin farkındaydım. Babam ağzını peçeteyle silerken lanet ağzını açtı yine. "Bulabildin mi bir iş?" Gözlerimi kapatıp başımı ovdum bıkkınca. "İşim var zaten benim." Tekrardan alaylı bir gülüş "Hala top peşinde koşmaya devam mı edeceksin böyle ha? Biraz durup bana baktıktan sonra "Abin kendi şirketini kurdu, yengenide yanına aldı mis gibi çalışıyor." "Peki ya sen?" Sakince cevap vermeye çalışmak çok zordu. "Ben futboldan yeterince kazanıyorum zaten, sevdiğim işi yapıyorum ayrıca."
"Sevdiği işmiş, futbol karın doyurmuyor Barış. Ben seni böyle mi yetiştirdim ha?"

"İş kurmak kolay değil baba. Barış altından kalkamaz zaten." Konuştu pek sevgili abim. Sen eksik kalma zaten amına koyayım. Cevap vermedim hiç birine. Tek temennim hızlıca yemeğin bitmesiydi. Yanına gitmek istediğimi bekletmek istemiyordum.

"Ben size bir şey söylemek istiyorum."
Cerenin konuşmasıyla hepimizin odağı ona dönmüştü. "Söyle güzel kızım benim" babamın ceren sevgisi çıldırmama yol açıyordu cidden. Yüzünde güller açıyordu. Fazla mutluydu ve bu gülüş hayra alamet değil gibi hissediyordum.

sweet coincidence Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin