İLK GÜN

11.8K 737 27
                                    


Alarmın çalmasıyla, yataktan hızlıca kalktım. Ve banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp, mutfağa yürüyordum. İpekin odasından garip garip sesler geliyordu. Kapıyı açtığımda, kulaklığını takmış, dans ediyordu. Sabahın köründe hiç üşenmiyor muydu acaba. Mutfağa geçtiğimde, Kayra sofrayı hazırlıyordu. "Günaydın, kayra hanım." Kayra gülerek ağızına zeytin attı. "Günaydın, Hira hanım." Sandelyemi çekip, oturdum. İpekte yanıma oturmuştu. "Çok erkencisiniz." İpek gülerek bana baktı. "Heyecandan uyuyamadım." Kayra ona katılırcısana, "evet!." Diye bağırdı. Kıkırdadım. "Hadi hızlıca yiyip, çıkalım." Kafamı olumluca salladım. Kahvaltımı yaptıktan sonra, mutfağı toplayıp, odama geçtim. Üstüme bir bluz ve altına eteğimi giymiştim. Siyah feracemide üstüme geçirip, kafama zümrüt renginde olan şalımı takmıştım. Aynaya baktığımda hazırdım. Çantamıda alıp, odadan çıktım. İpek salonda bizi bekliyordu. "Sana bu renk çok yakışıyor." Kaşlarımı çattım. "Dikkat çekiyorsa, değiştiriyim." İpek kafasını sağa sola salladı. "Çok kötü olmuş. O yüzden dursun." İpeke bakıp, arkamı döndüm. "Gidip değiştiyorum. Ne zaman çok kötü olmuş dersen güzel olmuşumdur." İpek kahkaha attı. "İnanmıyorum sana, Hira. Geç kalıcaz hadi." Kayrada odasından çıkmıştı. Evi kitleyip, otobüs durağına yürüyorduk. "Arabamı özledim." Burukça güldüm. "Bende." İpek zafer kazanmış gibi havalı bir şekilde güldü. "Arabama taş atarsın, ama böylede arasın onu." Kıkırdadım. "Affet abla." İpek omzuma yavaşça vurdu. "Affetim." Otobüs durağına geldiğimizde şansımıza hemen otobüs gelmişti. Bindiğimizde çok kalabalıktı. İpek, insanlara kaşını çatmış bir şekilde bakıyordu. Güldüm. Kayra yanımda duruyordu. İpek bize bağırdı. "Geldik, kızlar." Kafamı yere eğdim. Toplu taşıma aracındayız, niye bağırıyorsa. Otobüsten inip, üniversitenin girişine yürüyorduk. "Ben babamı arıyorum, arabayı yollasın. Bune be." İpeke baktım. "Sende rahata alışmışsın." İpek omuz silkti. "Ne yapayım kızım." Gözlerimi devirdim. Etrafa baktığımda bahçede oturanlar vardı. Birbirleriyle gülüp, sohbet ediyorlardı. İçeriye girdiğimizde girişin biraz ilerisinde kantin vardı. Ama kızlarla bizim dersimiz vardı. Sınıflarımıza doğru yürüyorduk. İpek kendi bölümü olan moda tasarım sınıfına gitmişti. Kayra ise işletme okuyordu. Bende kendi bölümüm olan sınıfa doğru yürüyordum. Bazı kişilerin bakışını üzerimde hissedebiliyordum. Sanki hiç kapalı görmemişlerdi. Onları umursamayarak sınıfıma geçtim. Boş bir yer bulup,oturdum. Hoca geldiğinde heyecanla ayağa kalkmıştım. Bazı kişiler gülmüştü. Şu an yerin dibine girmek istiyorum. Hoca da bana bakıp güldü. "Adın ney?" Hocaya gülerek baktım. "Hira." Hoca gülerek, tanıştığına memnun olduğunu söyledi ve daha ilk günden ders işlenmeye başlanmıştı. Hocanın ağızından çıkan her bir kelimeyi not ediyordum. Babam gibi bir avukat olmak istiyorsam bunu gerçekleştirmem lazımdı. Hoca sınıftan çıktığında eşyalarımı toparlayıp, bende çıktım. Kantine doğru yürüyordum. Kızlarla orda buluşucağımıza dair anlaşmıştık. Kantine vardığımda kalabalık bir ortam vardı. Etrafa bakarak İpek ve Kayrayı arıyordum. Ama bulamamıştım. Önümden bir kaç kişinin çekilmesiyle gördüğüm manzara karşısında dona kalmıştım. Kayra yere oturmuş, ağlıyordu. Hızlıca yanına gittim. Omzuna dokunduğumda kafasını kaldırıp, bana baktı. Tebessüm ettim ve elimi uzattım. "Kalk." Elimi tutarak yerden kalktı. Sarışın bir kız koluma dokunarak. "Diğer yobazda gelmiş." Umursamadan Kayraya baktım. "Gidelim." dedim. "Sana diyorum, yobaz." Ellerimi yumruk yaptım. Sakin ol Hira, sakin. Yobaz." Diye tekrardan bağırdı. Arkamı döndüm. "Kaç yaşındasın?" Kız kaşlarını çattı. "Sanane." Gözlerimi devirdim. "Bak güzelce konuşucam. Nasıl ki ben senin dış görüşüne bakıp, başka birşey demiyorsam sende benimkine diyemezsin. Buna hakkın yok. Bir de üniversitede okuyorsun. Bilgili ve akıllı olman lazım, eğer yoksa boşuna burda duruyorsun." Dudaklarını ısırdı elini kaldırıp tokat atıcakken havada yakalamıştım. "O kirli elin benim suratıma dahi değemez bile." Diyerek yanından uzaklaştım. İpek yanımıza gelmişti. "Ne oldu?" Kayrayı işaret ettim. "O kızın şimdi saçını yolmaya gidiyorum." İpek'in bileğinden tuttum. "Eve gidiyoruz." İpek karşı çıkıcakken. Onun konuşmasına izin vermedim. "Eve gidiyoruz, dedim ipek." Zorla kafasını olumluca salladı. Ve dışarı çıktık. Kayranın yürümeye mecali kalmamıştı. Boş bir bank bulup, oturduk. "İyi misin?" Kayra sıkıca bana sarıldı. "İyiyim." Bende ona sarıldım. "Hep iyi ol." İpek de bize sarılmaya çalıştı. "Kızlar boğuluyorum." Dedim. İkiside gülmüştü. Kayraya baktım. "Ne olduda?" Gözlerini devirdi. Sizi arıyordum, elimde de çaylar vardı. O sırada da o kızı görmedim arkamı dönünce çaylar ayakkabasına döküldü. Gülmeye başlamıştım. "Ve oda sana yobaz demeye başladı." Kayra kafasını olumluca salladı. "Analar neler doğuruyor be." İpeke baktığımda, bir oğlana bakıyordu. Kafasına sertçe vurdum. "Artık kendine çeki düzen ver. Rica ediyorum, İpek." Dudaklarını büzdü. "Tamam abla, affet." Halen alaya alıyordu. Oturduğumuz yerden kalkıp, otobüs durağına yürüdük. İpek yolda değişik hareketler yapıyordu gözlerimi devirdim. Laftan anlamıyordu. Kurt vardı sanki. Bakışlarımı ondan çevirip, kayra'nın koluna girdim. Düşünceliydi. "Bizim için zor olucak, hira." Tebessüm ettim. "Kolayı herkes başarır, bırakta biz zoru başaralım." Kıkırdadı. "Haklısın." Otobüs geldiğinde, binmiştik. En azından bu sefer oturacak yer bulabilmiştim. Kulaklığımı takıp, müzik dinlemeye başlamıştım. Taşıma araçlarında telefonun ekranına bakamıyordum. Miğdem bulanıyordu. Bizim mahallenin durağını görünce hemen indik. "Kusucam." İpeke baktığımda bembeyaz olmuştu. Gözlerimi ondan ayırıp, Kayraya baktım. Cidden İpek kusmaya başlamıştı. Çantamdaki suyu çıkarttıp, ona uzattım. "Al bakalım." Elimdeki suyu alıp, içti. "Üşüttün mü acaba." Kafasını iki yana salladı. "Sanmıyorum. Otobüsteki kokundan dolayı sanırsam." Güldüm. "Babanı aradın mı." Kafasını olumluca salladı. "Bugün gönderirim dedi." Tebessüm ettim. "İyi bari." dedim.

Eve geldiğimizde İpeki odasına çekilmişti. Kayra ise duş alıyordu. Bende mutfağa geçip, yemek hazırlıyordum. Şehriye çorbası, pilav ve tavuk yapıyordum. Kayra duştan çıkıp, yanıma geldi. "Yardım ediyim mi?" Kafamı olumsuzca salladım. "Gerek yok kuzum." Zoraki güldü. "Kayra kafana takma artık, bugün yaşananlar bugünde kaldı." Elindeki telefonu sehpaya bıraktı. "Ama rezil oldum." Tebessüm ettim. "Saçmalıyorsun. Sana şunu söyleyeyim bugün eğer orda birisi rezil olduysa oda o sarışın kız oldu. Şimdi gülümse ve mutlu ol." Kafasını olumluca salladı ve güldü. "İpeki uyandırıyım, bari." Kafamı olumluca salladım. Sofrayı hazırladım ve çorbalarını kaseye boşaltmıştım. İkisinde gelip, yemeğe başlamıştı. "Ellerine sağlık, kanka." İpeke bakıp, güldüm. "Sen böyle durunca çok kötü oluyorum." İpek burukça güldü. "Otobüse binmem artık." Kahkaha attım. "Hadi ye yemeğini." Önümdeki yemeğimi bitirip, odama çekilmiştim. Kayra ben toplarım demişti. Pjemamı giyip, yatağa girdim. Ve düşünmeye başladım. Bugün ki kız halen bizimle uğraşacaktı, bunu biliyordum. Çünkü onun gibiler hep böyledi. Vakitleri bol olunca uğraşacak insan arıyorlardı. Gözlerimi kapatıp, kendimi uykuya teslim ettim.

Düzenlenmiştir.

FERACELİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin