İFTİRA

8.8K 696 26
                                    


"Günaydın." Diyerek, kafenin içine girdim. Ayşe teyze bana karşılık verdi. Arka tarafa doğru yürüdüm, Bahar bizim için kahvaltı hazırlıyordu. "Kolay gelsin. Yardıma ihtiyaç var mı?" Kafasını olumluca salladı. "Çok iyi olur." Tebessüm ettim. Mutfak taşının üstündeki tabakları alıp, içeriye götürdüm. Ayşe teyze oturmuş elindeki gazeteye bakıyordu. "Mustafa amca yok mu?" Ayşe teyze güldü. "O tam bir ayıdır Hiracağım. Şuan kış uykusunda kendisi." Dedi. Gülmeye başladım. Ve bende masaya oturdum. Bahar çaylarımızı doldurmuştu. Berabar kahvaltı yapmaya başladık. Bahar, okulundaki kavgaları anlatıyordu. Bizde onu dinliyorduk. İçeriye müşteri geldiğinde Bahar ilgilenmeye gitti. Ayşe teyze derin bir nefes aldı. "Kurtulduk." Dedi. Tebessüm ettim. Ayağa kalkıp, masadakileri topladım. Elime süpürgeyi alıp, yerleri siliyordum. "Hira." Ayşe teyzeye baktım. "Efendim." Dedim. Eliyle bir masayı işaret etti. "İlgilenir misin?" Kafamı olumluca salladım. Ve elimdekileri bırakıp, masaya doğru yürüdüm. Ama karşımdaki kişi kapşonunu çıkarınca gözlerimi devirdim.

"Ne işin var burada?"

"Kahvaltı yapmaya geldim."

"Peki. Ne alırdınız!"

"Menü yok mu?"

"Önünde duruyor, ya." Aytun tebessüm etti. Ve menüyü açıp, siparişlerini söyledi. Hemen arka tarafa gidip, onun söylediği siparişleri tepsiye yerleştirdim. Bahar yanıma geldi. "Ben götürebilir miyim?" Kaşlarımı çattım. "Neden?" Dedim. Bahar kıkırdadı. "Çok tatlı, değil mi. O gözleri hele bayıldım." Sinirli
bir şekilde baktım. "O benim sözlüm." Diyerek yanından ayrıldım. Aytun'nun masaya gittiğimde, camdan dışarı izliyordu. Kafamı çevirdiğimde iki tane kız buraya bakıyordu. Derin bir nefes aldım. Elimdeki tabağı sertçe masaya bıraktım. "Bana bak çabuk ye. Ve git buradan." Kaşlarını çattı. "Birşey mi oldu." Kafamı iki yana salladım. "Hayır. Birazdan okula gidicem." Kafasını olumluca salladı. Ayşe teyzenin yanına geçtim. Ara sıra gözüm Aytuna kayıyordu. "Öhö öhö." Gözlerimi Aytun'dan çekip Ayşe teyzeye baktım. "Ne bakıyorsun mavi çocuğa." Tebessüm ettim. "Sözlüm sayılır." Ayşe teyze güldü. "Deli kız. Damatla neden tanıştırmadın bizi." Dudaklarımı büzdüm. "Utanıyorum." Dedim. Ayşe teyze kıkırdadı. Kolumdaki takılı olan saatte baktığımda, derse gitmem gerekiyordu. Ayağa kalktım. "Ben kaçtım." Diyerek, Ayşe Teyzeyi öptüm. Kafeden çıktığımda, Aytun'da arkamdan çıkmıştı. "Tek gidicem." Dedim. Ama o elindeki telefonu bana uzattı. Kaşlarımı çattım. Bir evin içi vardı, resimde. "Ne alaka." Tebessüm etti. "Seni beklersek, evleneceğimiz yok. O yüzden ben evi tuttum." İnanamayarak ona baktım. "Ama bu ev çok güzel." Tek kaşını kaldırdı. "Beğenmedin sanki." Kafamı hızlıca iki yana salladım. "Beğendim de pahalıdır. Bir de biliyorsundur yatak odası takımı bizden." Aytun kahkaha attı. Arabanın kilidini açtı, şöför koltuğunun yan tarafına bindim. Aytun arabayı çalıştırdı. Yol boyunca evlilik hakkında planlar yapıp durduk. Bazen tartıştık, ama ona bakıpta gülmemek elde değildi. Evet şuan onunla bu şekilde görüşmem yanlıştı, ama kalbime engel olamıyordum.

Üniversiteye geldiğimizde, Aytun arabayı park etmişti. Hızlıca arabadan indim. Ve sınıfa doğru hızlıca yürümeye başladım. Kantine baktığımda Kayra ve İpek oturuyorlardı. Onlara selam vermeden, yürümeye devam ettim. "Kızım bir bakar mısın?" Hademe teyzeye bakıp, durdum. "Buyur teyze." Elindeki temizlik eşyalarını gösterdi. "Kızım bunları temizlik odasına götürürmüsün." Dudağımı büzdüm. "Dersim var şimdi." Teyze elindekileri bana uzattı. "Kızım hastanede ona yetişmem gerek. Aşağı bodrum katında zaten. Lütfen yardımcı olur musun." Kafamı olumluca salladım. "Tamamdır." Diyerek elindekileri aldım. Ve bodrum katına inmek için merdivenlerden aşağıya hızlıca iniyordum. Bodrum katına indiğimde kapının üstünde olan yazıları okuyordum. Temizlik odasını görünce kapıyı açtım. Ve içeriye girip elimdekileri bıraktım. Oda bir anda karanlık oldu. Hemen çıkma için arkamı döndüm, ama karşımdaki oğlanı görünce, irkildim. "Çekilir misin?" Yüzünü seçemiyordum, oda karanlıktı. "Çok güzelsin." Diyerek bana yaklaşmaya çalıştı. Arkaya doğru bir adım attım. Korkmaya başlamıştım. Elini yanağıma koydu. Hızlıca omzundan ittim. "Çekil, önümden." Kahkaha atmaya başladı. "Daha seninle işim bitmedi. Aytun'nun feracelisi." Elime geçen temizlik sopasını sıkıca kavradım. "Ne istiyorsun benden." Elini şalıma götürdü. "Saçlarını görmek istiyorum." Derin bir nefes aldım. Elimdeki sopayı hızlıca kaldırıp, kafasına geçirdim. Yanından geçmek için çabaladım. Ama feracemi sıkıca tuttu. Ona karşı direnerek adım atmaya çalışıyordum, ama güçlüydü. "İmdat!" Diye bağırıyordum. Ama sesimi duyan yoktu. Ağlamaya başlamıştım. Feracemin yırtılma sesini duydum. Başım dönmeye başlamıştı. İçimden dua ediyordum. "İmdat!" Var gücümle bağırıyordum. Beni duvara itmişti. "Bunu sen istedin." Diyerek, üstümdeki feraceyi iyice yırtmaya başlamıştı. "Yapma ne olur!" Diyerek, ağlıyordum. Kapının açılma sesini duyduğumda, gözlerime ışık vurmuştu. Ve karşımda Ece'yi görünce ağlamam iyice arttı. "İnanmıyorum." Diyerek, bağırmaya başladı. Karşımdaki oğlana baktığımda üstündeki gömleği çıkartmıştı. Kafamı yere eğip odadan dışarı çıktım. Ama karşımda gördüğüm kalabalıkla şok geçirdim. Ve aralarında bir çift mavi gözle göz göze geldim. Gözyaşlarım benden izinsiz akıyordu. Dekan karşıma geçmişti. "Edepsiz." Dedi. Gözlerimi kıstım.

"Ben edepsizlik yapmadım. Üstümün haline bakın. O yırttı."

"Sevgilim neden yalan atıyorsun. Sen istedin böyle yapmamı." Kafamı hızlıca ona çevirdim. "İftira atmanın ne kadar büyük günah olduğunu bilmiyor musun." Ece gülmüştü. Ona döndüm. "Seni Rabbime havale ediyorum." Diyerek kalabalığın ortasından geçtim. Feraceme baktığımda sadece içimdeki beyaz gömleğim ve siyah eteğim gözüküyordu. Hıçkırarak ağlıyordum. Dışarıya çıktığımda, yağmur yağıyordu. Bugün gökyüzü benimle birlikte ağlıyordu. Gözlerimi kapadım. Sabret Hira. İmtihanına sabret. Sabrın sonu selamet. Kendime teselli veriyordum. Gözlerimi açtığımda karşımda Aytunu görünce irkildim. Bileğimden sıkıca tuttu. Ve arka tarafa götürdü. "Canımı acıtıyorsun." Diyerek bileğimi hızlıca ondan kurtardım. Aytun, ellerini çeneme koydu, ve sıkmaya başladı. "Sen nasıl birisin." Ellerini itmeye çalışıyordum. Ama kurtulamıyordum. "Ben sana dokunamazkken onun sana dokunmasına nasıl izin verdin." İyice sıkmaya başlamıştı. Gözyaşlarım benden izinsiz akıyordu. Kendimi ifade bile  edemiyordum. Aytun, ellerini çenemden çekmişti. "Sende herkes gibisin." Dedi. Gücümü kaybetmiştim. Dizlerimin üstüne çökmüştüm. "Seninde peşimde koşan kızlardan bir farkın yok. Aynı onlar gibisin." Diyerek yanımdan uzaklaştı. Kafamı yere eğdim. "Biz buradayız." Kafamı yerden kaldırıp, İpek ve Kayra'ya baktım. İpek sıkıca sarıldı. "Be...ben birşey yapmadım." İpek kafasını olumluca salladı. "Biliyoruz." Kayra'ye baktım. "Aytun bana inanmadı. Herkes bana yanlış gözle bakıyor." Dedim. Kayra yanıma oturdu. Ve elimi sıkıca tuttu. "Hira seni senden daha iyi bilen, Rabbim. Zamana bırak. Oyunları bozan, o. Sen şu zamanda bile duanı eksik etme." Elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim. "Doğru diyorsun." Diyerek yerden destek aldım. "İyi ki varsınız."

Selamün aleyküm❤️
Canlarım düşüncelerinizi belirtirseniz
Çok sevinirim. Bir de lütfen vote atmayı unutmayın. Hepiniz Allah'a emanet olun. 💞

FERACELİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin