DENGESİZ - 8

125 11 7
                                    

"Toprak ?" "Hı ?" "Uyansana kahvaltıyı hazırladım." "Hıhı." Tanrım ! Bu çocuğu bu sefer cidden öldüreceğim. 15 dakikadır kahvaltıya gelmesi için yalvarıyorum ama her seferinde ya "Hı ?" Yada "Hıhı." Diyip beni sinir krizine sokuyordu. Madem uyanmıyorsun o zaman görürsün. Aşağı kata inip bardağa su koydum. Herkes genellikle böyle uyandırıyor. Birde ben denesem fena olmaz aslında. Değil mi ama ? Çok sessiz adımlarla merdivenlerden çıktım. Gri kapılı odanın önüne gelince derin bir nefes aldım. Toprak beni dövebilirdi. Çünkü böyle konulara tahammülü kesinlikle yoktu. Bir an korkumdan geriye dönmek istesemde buraya kadar gelmiş olduğumu ve pes etmemem gerektiğini hatırlattım kendime. Hadi Tuvo yapabilirsin yavru kanarya. Evet başlıyoruz. Aralık olan kapıyı açtığımda hala aynı öküzlükte yatan Toprak'a baktım. Yalnız ciddi ciddi öküzün insanlığa çevrilmiş haliydi bu. Ama öküz falan baya yakışıklı şimdi çocuk. Allah var. Neyse işine dön Tuana. Ona doğru yaklaşıp başında durdum. Şu an öyle bir korkuyorum ki yapmaya. Evet belki korkum size çok saçma gelmiş olabilir ama Toprak'ı bilmiyorsunuz siz. Neyse. Hadi Bismillah. Elimdeki su dolu bardağı Toprak'ın kafasına dökmemle birlikte gözlerini açıp kalkması bir olmuştu. Bu hali o kadar komikti ki. Hemen kahkahayı patlattım. En sonunda ona yaptığımı anladı ve yataktan saçından sular aka aka kalktı. "Ne yaptığını sanıyorsun sen !" İşte geliyoooor ! "Sencede ne yaptığım gayet açık ve net değil mi Toprak ?" Sinirle soludu. "Hem banane seni 100 kere uyandırmaya çalıştım. Ama sen hiçbirine tepki vermedin. Bende dedim ki bunun uyanacağı yok ben uyandırayım. Yani senin suçun." Diyip dudaklarımı büzdüm. Gözleri anında dudaklarıma kaydı. Sanki odağında tek dudaklarım varmışçasına bakıyordu. Of. Ne diye bu hareket yaptıysam. Dudaklarımı hemen eski haline döndürdüm. "Kahvaltı hazır. Hızlı ol." Cevabını beklemeden dışarı çıktım. Allahım bana yardım et. Amin.

"Bak bunu aramızda konuşarak halledebiliriz. O yüzden onu bırak elinden hadi." Toprak'ı bugün kahvaltıdan sonra benim eşyalarımı karıştırırken yakalamıştım. Üstüne üstlük birde yetmezmiş gibi sütyen ölçümle dalga geçip beni utandırmıştı. Bununla yetinmeyip benim gizlice fotoğrafımı çekmişti. Bende bunun karşısında onun telefonunu alıp lavaboya atmakla tehdit etmiştim. Kapıyıda kilitlemiştim. Şimdi ise bana kapının ucundan bağırıyordu. Nihahaha. "Üzgünüm Toprak çok geç kaldın. Telefonun gitti bile." Sifonu çekip telefonu arka cebime sıkıştırdım. Blüzümüde iyice aşağıya çekiştirip telefonu kamufle ettim. Birazcık yalandan zarar çıkmazdı değil mi ? Kilitlemiş olduğum kapıyı açıp Toprak'ın korkudan beyazlamış yüzüne baktım. Telefonu gitti diye bu kadar korkması normal değildi. Çünkü şu an oturduğumuz eve bakılırsa bu telefondan 100 tane alabileceğine adım kadar emindim. Ama sonra içinde önemli şeyler olabileceği aklıma dank edince sanki telefonu atmışım gibi suçlulukla ona baktım. Oyunculuk yeteneğimi çok güzel yaptığıma bir kez daha sevindim. Çünkü ciddi anlamda güzel oyunculuk yapabiliyorum. "Şu an seni öldürmemem için bir sebep söyle bana." Düşünür gibi yapıp yukarı baktım. "Mesela çok gencim daha yaşamak için uzun zamanım olacak." "Yeterli değil" dedi dişlerini sıkarken." Şu an o kadar sinirli görünüyordu ki telefonu atmadığım için şükür namazına yatacaktım. "Bence gayet yeterli bir neden." "Tuana kaçman için 4 saniyen var." İçimden uzun bir siktir çekip koşmaya başladım. Arkamdan geldiğini hissedebiliyordum. Beni en çokta korkutan oydu ya zaten ! Bana yetişip omuzlarımdan tuttu ve beni duvara doğru itti. Sırtımı çok sert çarptığım için ağzımdan acı dolu bir inleme çıktı. "Ah !" Aptal canımı cok yakmıştı ! Yaklaşıyordu. Dibimde durup yaklaştırmış olduğu kafasını iyice yaklaştırınca hızla atan kalbim dahada hızlı atmaya başladı. Ellerini iki yanıma koyup duvarda sabitledi. Dudağıma nefesini vererek beni tahrik etmeye çalıştı. Ki başardıda. Çünkü şu an inanılmaz derecede tahrik olmuştum. Gözlerini Dudağıma diyip konuşmaya başladı. "Beni kandıramazsın küçük kız." Duvardaki ellerini ani bir hareketle kaldırıp kalçama getirdi ve telefonunu aldı. Bu hareketi karşısında nefesimi tutarken ne yapacağımı bilemez bir şekilde ona bakmayı sürdürdüm. Böyle hareketler yaparak beni ciddi anlamda zor durumda bırakıyordu. Bense şu ana kadar hiçbir erkekle bu denli yakınlaşmadığım için bu kadar heyecanlanmıştım. O bana kısa bir bakış atıp odasına doğru giderken bense oturduğum yerde bacaklarımı kırıp yere egildim. Aman tanrım az önce Toprak Erdağ tarafından tahrik edilip öpüşme tehlikesi geçirmiştim !

Umarım beğenirsiniz. Lütfen yorum yapın. Buna çok ihtiyacım var. Sizleri seviyorum.

Doğa. ❌❌❌

DENGESİZ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin