DENGESİZ.

DENGESİZ-6

Multimedia : Tuana

Perdenin arkasından arsızca süzülen güneş ışınlarına küfrettim. Ne lan bu böyle. Sabah sabah uyandırılır mı güneş kardeş. Ben böyle saçmalarken güneşle konuştuğumu farkettim. Hep bu dengesiz herif yüzünden. Aptal. Beni şu 1-2 haftada güneşle konuşur hale getirdi. Göt. Bu arada dengesiz herif derken yanımda yatan Toprak'ın baktım. Görmeme birlikte kahkaha atmam bir olmuştu. O nasıl bir yatıştı öyle. Sağ elini düşünür gibi yapıp çenesinin altına koymuş, sol eliyle yastığı sıkmış, ayaklarınıda yere sarkıtmış. Benim kahkaha atmamla huzursuzca kıpırdandı. Sonra uyanınca bana kızacağını tahmin ettim. Galiba beni öldürürdü. Bu arada ölmek derken ben ölünce vasiyetim her zaman şu olmuştur :

1- Asla ağlanmayacak. Herkes gülecek. 2- Helva değil shuffle dağıtılacak.
3- Yiyecek olarak lahmacun ayran değil yaş pasta ve ice tea dağıtılacak.
4- Son olarak tavanda disko topu asılı olacak.

Evet. Bu benim Nida'ya olan vasiyetimdi. Nida mı !! Oops. İşte şimdi bittim. Nida beni öldürecekti. Ona haber vermeden gelmiştim ve bu bir haftada o aklıma bile gelmemişti. Nasıl böyle vurdum duymaz biri olmuştum ben. En yakın arkadaşımı, can yoldaşımı bırakıp gelmiş ve aklıma dahi getirmemiştim. Bu üzüntüyle yanımda uyuyan Toprak'a baktım. Çok tatlı duruyordu ama şimdiki konumuz bu değildi. Ağır hareketlerle omzuna vurdum. Tık yok. Bu sefer biraz daha sert vurdum. "Toprak !" Yine tık yok. Diğerine göre biraz daha sert vurup "Toprak !" Diye cırlayınca birden kalkıp beni altına aldı. Hem çok yakınlığı hemde ani hareketi yüzünden nefesimi tutmuştum. Hala bakışırken zar zor nefes alıp konuşmaya başladım. "Üzerimden kalkar mısın ?" Bir süre daha gözlerimin içine bakıp bir şey demeden Üzerimden kalktı. Ne sağı nede solu belliydi. Boşuna dengesiz demiyorum ben buna. Yatağın yan tarafına kayıp bana bakmaya başladı. "Bir daha cırlayarak beni uyandırmaya çalışırsan daha demin ki pozisyonu gerçekleştiririm." Söylediği şeyler bende tokat etkisi yaratırken yutkundum. "Bana bir şey yapamazsın." Bu söylediklerimin üzerine alayla bana baktı. "Yerinde olsam bu kadar emin konuşmam." Bu söyledikleriyle bana daha fazla yaklaşınca geriye kaçtım. Ben kaçınca o yaklaştı. Ben biraz daha geriye kaçınca o biraz daha geldi. En son geriye gittiğimde yatağın tam ucunda olduğunu farketmemle yere düşmem bir oldu. Popom yerle öpüşünce acıyla inledim."Ahh !" Bu halime Toprak kahkaha attı. Ama ne kahkaha. O kadar güzel gülüyordu ki sesini kaydedip zil sesim yapabilirdim. Kahkahası git gide yavaşlarken popomdaki ağrı yine kendini belli etmek istercesine sızladı. "Çok acıyor ya." Diye sızlandım. "Geriye gitmeseydin belkide şu an çok mutlu olabilirdik." Bugün bu çocuğun fesatlığı üzerindeydi. Artık emindim. "İşin gücün yatakta bir şeyler yapmak olmuş seninde." Yine o eşsiz kahkaha sını attı. "Sen fesatsan ben ne yapayım ? Ben sadece şu anda kahvaltımızı yaparken mutlu olabilirdik anlamında söylemiştim." Allah kahretsin. Çok pis bozmuştu beni. Ona sert olduğunu düşündüğüm ama olmayan bir bakış atıp yerden Popom ayırdım. Odadan çıkarken seslendi. "Güzel popo !" Dedikleriyle hem utanıp hem sinirlenirken ona doğru yürümeye başladım. Ama o çoktan yüzüme kapıyı kapanmıştır bile. Göt herif.