Vasilicia Stoica
rusya
Bugün hastanedeki son günüm buradan çıkacağım için mutluyum, ailem olan tek kişiyle buranın dışında görüşebileceğim için mutluyum, onu çok özledim.
Düşüncelerimi bölen şey elimdeki günlüğüm oldu. Yıllardır defalarca okuduğum bir sayfa vardı, okudukça canımı yakıyordu, olanlara anlam veremiyordum ama hem ailem olan tek kişi yani küçüklüğümden beri yanımda olan, beni ailemden daha çok koruyan bakıcım Asaf ve elimde tuttuğum günlüğümün anlattığına göre iki sene önce bir evlilik girişimim olmuştu...
2 yıl önce -23 şubat-
Bugün benim en mutlu günümdü ya da ben öyle sanıyordum. Hazırlanmayı bitirdikten sonra ayna karşısına geçtim, balık model uzun gelinliğimi giymiştim, koyu kahverengi gözlerime toprak tonları bir makyaj yapılmıştı, dolgun dudaklarımda kırmızı rujum vardı sanırım tam anlamıyla güzel bir gelindim. Bu düğün benim için kusursuz olmalıydı, derin bir nefes alıp heyecanımı bastırmaya çalıştım beni düşüncelerimden uzaklaştıran kapı tıklama sesi oldu "Vasilicia, hazır mısın?" son bir kez derin bir nefes aldım
"evet, evet hazırım Asaf amca, birazdan geleceğim" dedim ve titreyen ellerimle masadaki su bardağına uzandım, bardağa su doldurup içerken Asaf amcamın bir kez daha sesini duydum
"Dışarı çık ve kocanı aramaya başla, Deha Bey ortalıkta yok"
Ne demek yok? elimdeki su bardağını hızlıca masaya bırakıp odadan çıktım, Asaf amcanın yanından geçerken düğün alanı ve çevresine bakmaya başladım
"Deha!!" diye seslendim ama ses veren olmadı başka tarafa bakmaya başladım, paniğim her geçen saniye büyüyordu, elimi göğsüme koydum nefes alamıyor gibi hissediyordum, defalarca kez aramıştım ama açmamıştı ve sonunda onun sesini duymamla adımlarım yavaşladı ona bir şey söylemek için yürümeye devam edecektim ki duyduğum kadın sesi beni bozguna uğrattı
"Deha, hamileyim ben hamile! yıllardır senin oyunlarının bir parçası olmaktan sıkıldım, ben ve henüz karnımdaki bebeğimizle ilgilenmeni istiyorum."
Bu kadın ne diyordu? gözlerimdeki yaşlar kendiliğinden akarken sessiz olmak için elimle ağzımı kapattım, duyduklarımla sanki suratıma bir yığın tuğla çarpmış gibi hissettim, yalan olmasını dilerken Deha'nın kalın ama yatıştırıcı sesini duymamla nefesim kesilmişti
"Herşeyi düzelteceğime söz verdim Asya, bana güven, bu dünyada senden ve bebeğimizden başka sevdiğim kimse yok"
tutunduğum duvar artık bana gerekli desteği vermiyordu, titreyen bacaklarımın beni daha fazla taşıyamayacağını hissedip duvarın dibinde diz çöktüm, bir elim yerdeyken öbür elimle gözyaşlarımı siliyordum, zar zor tekrardan ayağa kalktım, ayağımdaki topuklu ayakkabıları çıkardım ve gizlice düğün alanını terk ettim
Günümüz
günlüğümde yazanları okurken yine yüreğim sızlıyordu, günlüğün arasında o adamla çekildiğimiz eski resme baktım, parmağım onun kusursuz yüzünde geziniyordu hep kendime aynı soruyu sordum "neden?"
Ayrıca Asaf amcamın anlattığına göre düğünden sonra psikolojim bozulmuş, kendime zarar vermeye başlamıştım ayrıca sanrılar görüyordum ve bardağı taşıran son damla ise arabamın frenlerini bozup son hız kullanıp canıma kast etmem olmuştu kısaca tüm bunların sonucu buraya gelmiştim, neredeyse 2 yıl olmuştu.
Şuan istediğim tek şey Deha Ediz Vural'ı unutmaktı.
Deha Ediz Vural
İstanbul
Bugün evde geçirdiğim tedavinin 260. günüydü, başıma diktikleri doktor geberdiğinden beri gördüğüm sanrılar daha çok artmıştı, artık şu tedavinin bitmesini istiyordum saçma sapan ilaçlar beynimi uyuşturuyordu, çalışma odamda otururken elim yine hafızamı kaybetmeden önce yazmış olduğum günlüğe gitti, günlükte yazan her kelime canımı acıtıyordu, günlüğü açtım ve tekrar okumaya başladım...
2 yıl önce -23 şubat-
bugün sevdiğim kadınla evleneceğim gündü, ihtişamlı düğünümüz çok kalabalık değildi, eşimin ailesi ve bir kaç arkadaşından ibaretti, gerginlikle oturmuş karımın hazırlanmasını bekliyordum, kravatımı gevşettim ve gerginliğimi azaltmak için bir sigara yaktım, sigara az da olsa rahatlamama ve dikkatimi dağıtmama sebebiyet verse de bu uzun sürmedi huzurlu anımı dışardan gelen çığlık sesleri böldü, hemen ayağa kalkıp pencereye yürüdüm davetliler oradan oraya kaçışıyordu, aniden öksürüklere boğulmamla alt kattan yükselen dumanı gördüm yangın çıkmıştı, hemen odamdan çıktım, yangın her yere o kadar hızlı sıçramıştı ki öksüre öksüre Vasilicia'nın odasına ulaşmaya çalışıyordum, yanan her bir parça önüme düşüyordu sevdiğim kadına ulaşmamı engelleyen zehirli dikenler gibiydiler, sonunda onun kapısının önüne ulaşmayı başardım hemen kapıyı açıp içeri girmek istesem de olmadı kapı kilitliydi
"Vasilicia!" diye bağırırken bir yandan kapıyı kırmaya çalışıyor, bir umut ondan bir ses duymayı bekliyordum, sabrım her geçen saniye tükenirken kapıya son gücümle bir tekme atıp kırmayı başardım, Vasilicia yerde baygın bir şekilde yatıyordu hemen onun yanına gittim, dizlerimin üzerine oturdum, elimle yüzündeki bir parça saçı kulağının arkasına koydum
"Lütfen..."
onun buz gibi ellerini ellerimin içine alırken onu buradan çıkarmaya yeltendiğim sırada kafama bir darbe aldım
sonrası karanlık....
Günümüz
o günden sonra karımı görebildiğim tek yer mezarı oldu, hastaneden çıkar çıkmaz her gün onun mezarına gittim, konuştum onunla o cevap veremese bile belki görürdü acımı halime üzülüp ağlamasını istemem ama benim canım çok yanıyor, en çokta seni hatırlamıyor, bizi hatırlamıyor oluşuma üzülüyorum...
Vasilicia Stoica
hastaneden çıkmak için hazırlanmaya başladım, üzerimdeki kıyafetleri çıkardım, aynadaki yansımam yorgun hatta çökmüş görünse bile içim içime sığmıyordu, yatakta duran beyaz elbisemi aldım vücudumda çokça yara izi vardı, özelliklede sırtımda kalçama kadar uzanan derin kesiğin izine rağmen elbisemi sırt dekolteli seçmiştim, giyindikten sonra odamın köşesindeki içinde beyaz zambaklarımın olduğu saksıyı aldım ve bir kaç işlem sonrasında dışarı çıktım, ardımda kalan hastaneye bir kez olsun bakmadım Asaf amcam geç kalmış olmalıydı onu beklemekten sıkılmıştım ayrıca hastaneye yakın olmak beni huzursuz hissettiriyordu bu yüzden yolun karşısına geçtim, etraftaki insanlara bakarken yanıma yanaşan arabaya nedensizce pür dikkat baktım, arabadan inen kişi oydu, Deha Ediz Vural
ani şokla elimdeki saksı düşmüş, beyaz zambaklar her yere dağılmış kendi toprağıyla kirlenmişti gördüklerimin yalan olmasını diledim, değildi. O yanıma her adım attıkça istemsizce geriye doğru gittiğimi fark etmemiştim, karşıma geçti bana boş ve soğuk gözlerle bakıyordu oysaki özür diyeceğini düşünmüştüm ne aptalca ama!
"Rusya'ya hoş geldim"
"Ne?"
"Arabaya bin Vasilicia."
Eveeet ilk bölümün sonuna geldik, bölümü nasıl buldunuz?????
Anlamayanlar vardır diye açıklayayım Deha'nın ağzından okuduğumuz kısım aylar önceki onun psikolojisini yansıtan bir kısım yani Vasilicia'nın hastaneden çıkış yaptığı günden fazlasıyla geride.
Sizce Deha her şeyi hatırladı mı?
Vasilicia bundan sonra ne yapabilir çünkü kendisi henüz hafızasını kazanmadı, Vasilicia'nın görüşüyle yorumlayacak olursak onu aldatan bir adama bir şans daha verecek mi?
Ha bir de yine belirteyim Asaf vasilicia'yı büyüten bakıcısı belirttiğim üzere amcası değil ama vasilicia amca diyor.
Okuduğunuz için teşekkürler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİSAL
Novela Juvenilhafızasını kaybetmiş, karşılaşmaması gereken iki insan tekrar bir araya gelirse ne olur? yaşadığı olayları hafızası silinmeden önce günlüğüne kaydeden, aynı hayatı paylaşmış bu iki insanın gerçekleri birbirinden ne kadar farklı olabilir? hatırlanma...