Derya sultan kardeşlerini de alıp, Gökberk obasının yolunu tutmuştu. Yol çok uzun değildi amma atla koşturmak elbet zor geliyordu.
Gece olunca atları durdurub kamp kurdular. Yine her zamanki gibi alpler dışarıda gözcülük ediyordu. Buna Ahmed bey ve Hamza da dahildi.
Hamza Ahmed beyi fikirli görüp yanına geldi:
-Neyiniz vardır beyim?
Hamza Ahmed beyden ses duymayınca tekrar-tekrar seslendi. Ama nafile. Aklına gelen fikiri denedi:-Beyim Derya sultan sizi görmek ister.
-Ne dersin?!
Ahmed bey aniden yerinden fırlamışdı ki, Hamza gülmeye başladı:
-Beyim durun. Yoktur öyle şey. Siz beni duymayınca latife edeyim dedim.
-Sen bana mı seslenmişdin?
-Evet beyim. Pek fikirli gördüm sizi. Ki sebebini şimdi anladım.
-Neymiş peki sebebi?
-Derya sultan.
-İnkar edecek değilim. Evet onu düşünüyordum.
-Size etkileneceğinizi söylemiştim beyim. Peki anlatın hele, nedir onda sizi bu kadar büyüleyen?
-Onun gibi biriyle karşılaşmak... insanın hayatını tamamen değiştiriyor, Hamza. Derya Sultan, yalnızca güzelliğiyle değil, zekası ve duruşuyla da bambaşka biri. Ama ona ulaşmak... yıldızlara ulaşmak kadar zor.
-Ahmed, yıldızlara ulaşmak isteyen bir adam için fazla şiirsel konuşuyorsun. Sultan hanımın dikkatini çekmek için böyle mi konuşacaksın?
-Keşke dikkatini çekmek bu kadar kolay olsaydı...
-Çok zor bir kadın mı?
-Zor mu? Onun gibisini hiç görmemiştim. Aynı zamanda hem zarif, hem de güçlü.
-Senin gibi bir aşka inanmayanı etkilediyse, eminim çok mükemmel bir sultandır.
-Onun hakkında ne söylesem yetmez, Hamza. Gözlerinin derinliğinde kayboluyorum, ama bir o kadar da uzak, erişilmez... Sanki bir dağın zirvesinde duran bir kar tanesi gibi.
-Ahmed, bu söylediklerinle Derya Sultan'ı bir efsaneye dönüştürüyorsun. Yoksa çoktan kalbini mi kaptırdın?
-Kalbimi mi? Belki de çoktan... ama ne önemi var ki? O benim kim olduğumu bile fark etmez.
Derya sultan bu sırada gelir:
Derya:Yanılıyorsunuz, Ahmed Bey. Kim olduğunuzu biliyorum. Bey oğlusunuz, değil mi?
Ahmed:Sultanım! Burada olduğunuzu bilmiyordum. Ben sadece...
Derya:Sadece beni övüyordunuz, öyle mi? Merak etmeyin, buna alışkınım.
Hamza:Rahatsız etdiysek, af buyurun sultanım.
Derya:Rahatsız edilmedim. Sadece uykum yoktu. Geçerkende sizi duydum. Hepsi bu.
Ahmed:Tekrar af buyurun sultanım.
Derya:Af sizin olsun Ahmed bey. İzninizle...
Bunu deyip Derya gider. Ahmed ve Hamza derin bir nefes alır:
-Az daha bitmişdiniz beyim.
-Ben çoktan bittim ,Hamza.
Hamza buna çok güler. Ama aniden ciddileşir:
-İbrahim sizin bu halinizi görseydi, herhalde delirirdi beyim.
Ahmed bey de aniden ciddileşir:
-Eminim görüyordur ,Hamza.
Sabaha yakın tekrar yola çıkmaya hazırlanıyorlardı. Derya sultan atıyla ilgilenirken, Ahmed bey yanına geldi:
-Sabahınız hayır olsun, sultanım.
-Hayır olsun, Ahmed bey.
-Gece için kusuruma bakmamışsınızdır İnşAllah?
Derya sultan kafasını kaldırıp düşündü bir az:
-Hangi gece?
Ahmed beyin yüzü tekrar düştü:
-Hiç...
-İbrahim... evet onu duyduğumu hatırlıyorum. Ama kim olduğunu bilmiyorum. Başka bir şey yok.
-O an ordamıydınız?
-Hayır. Çok yüksek sesle konuştunuz.
-Sultanım,-
Bu sırada beyden emir geldi:
-Yola çıkıyoruz!
Derya sultan Ahmed beye baktı:
-Siz gidin. Geliyorum.
-Emredersiniz sultanım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derya ve Ahmed
HistoryczneHikaye İldenizler ve Selçuklu devletlerinde yaşayan iki kişinin aşkını anlatır. Kitapdaki hiçbir şey gerçek değildir hepsi tamamen kurgudur. Ahmed:Eğer bir gün başka bi kadınla daha evlenirsem naparsın? Derya:İşte o zaman bana sultan dersin Ahmed...