3. Bölüm "Eski Bene Yeniden"

20 0 0
                                    

Sabah uyandım, nefret ederek.. Tüm evrenden nefret ederek uyandım resmen. Uyanmak günün en sinir bozucu şeyi. Hazırlanıp otobüse koştum.

***

Otobüste fark ettim ki unuttuğum bir şey vardı. Karen in numarasını kaydetmemiştim. Hemen hallettim. Sabah gerçekten çoooook zor oldu uyanmak. Çok yorgunum, uykusuzum biri bana sarılsa, saçlarımla oynasa direkt uyurum. Derslere nasıl dayanacağım bilemiyorum. Karen bugün okula gelir miydi acaba? Gelse görür müyüm? Yani ne konuşacağız acaba... Sohbeti hoş birisi de değilim ki. Ne diyeceğim "beni çok hayal kırıklığına uğrattın", "baban ölmüş annen kaçmış geçmiş olsun canım yaa ölenle ölünmez"... Hiç olmazsa teşekkürü hak ettiğini düşündüm. Bencil veya ruhsuz belki de öküz ya da odun olabilirim. Kesin öyleyim. Cebimde biraz para vardı. Olanları unutturup onu bu sefer ben gezdireyim diye düşündüm. Peki bu olay ne zaman olmuştu acaba? Bunu hiç bilmiyordum. Tahmin de edemedim doğrusu.

***

Okul çıkışı kütüphaneye doğru ilerliyordum. Sınav haftası geliyordu ve artık yemeyip, icmeyip hatta bir zahmet sıçmayıp ders çalışmam gerekiyordu. Kalmak kesinlikle istemiyordum. Hem kendim hayal kırıklığına uğrar hem de bana destek veren ailemi hayal kırıklığına uğratırdım. Hele Şükrü amcamı hayal kırıklığına uğratmak... Geceleri uyuyamam valla. Şu sınav dönemi bir geçsin bende biraz açılacağım. Telafi edeceğim. Karen leri alıp gezdirecegim. Ne de olsa param var. Çünkü hiç harcamamıştım. Evin ihtiyaçları hariç ve kendi kalemdi kırtasiyeydi kıyafetti falan onlar hariç hiç gezmeye tozmaya gitmedim. Şükrü amcamda sağolsun hep bol harçlık gönderir. Koli koli yiyecek gönderir, hatta sevgi bile gönderir. O kolileri açınca onun sevgisini hissetmemek olanaksız... Belki de en sevdiğim insan. Onun için onun emeklerini boşa çıkarmamak için uğraştigim değerli insan. Yanımda olması büyük şans. Kütüphaneye vardım ve içimdeki çalışma isteği daha da artmıştı. Kütüphane hep bende bir çalışma isteği uyandırıyordu zaten. Konsantrasyonum artıyordu. Hep bir sempati içimde kütüphanelere karşı.Oturup kitaplarımı önüme açtım. Birkaç kitap aldım. Notlarımı özet çıkaracağım defterimi açtım. Çalışmaya yazmaya çizmeye koyuldum.

***

Artık çoğu şeyi yaza yaza, okuya okuya ezberledim önemli yerleri aklıma kazıdım ama hâlâ yetmiyor gibiydi ki yetmemişti! Daha çalışacak kalın bir kitap vardı resmen. Kütüphanede de kimse kalmamıştı şaka maka. Artık toparlanıp eve gitme vaktinin geldiğini anladım. Anladığım bir şey daha vardı... O da ders çalışmanın gece boyu sürebileceğiydi!

°°°°°°

Karen'den...

Geçirdiğim onca yıla karşın içimdeki duygusal, miniminnacık, narin ve kırılgan küçük kız çocuğu hiç büyümüyordu. Arada sırada hiç olmaması gereken zamanlarda, yerlerde birden çıkıp "hadi ağla", "bak şu acı da var","o neden oldu peki?","senin suçun ne?","şu hayatta hiç sevilmeyecek misin?" gibi soruları, anıları hatırlatıp gerçek hayattan beni alıkoyuyor. Artık düşünmek istemiyorum artık bende "normal" insanlardan olmak istiyorum, hayatıma devam etmek istiyorum. Ne zaman bunları istesem içimdeki narin kız beni ağlatıyor geçmişe geri götürüyor. Babamın ölümünden bu yana hep ağlıyorum neredeyse... Hergün... Gündüzleri neşe saçabilecekken, geceleri ruhu hasta, beyni hasta, kalbi hasta birine dönüşüyorum. Bedenim yoruldu, ruhum yoruldu artık. Zaten çoktan ruhum öldü benim. Babamla beraber hemde. Onu ne kadar çok severdim. Ya nasıl anlatayım... O benim ilk aşkımdı. "dı"... O benim için sabah doğan güneşten daha aydınlatıcı, geceyi karanlıktan kurtaran ilk gün ışıklarından daha kurtarıcıydı... Hep yanımda olan çınarımdı... Ya annem?? Ondan bahsetmeyecegim o da var olsa ne olmuş? Olmasa belki daha iyi... Her gün aynı düşünceler gerçekten bir hastaneye yatmamak için çok uğraşıyorum. Arkadaşlarıma tutunmaya çalışıyorum. Zor olsa da ayaktayım direniyorum. O gün çok sıkılmış yine bu düşüncelere dalmıştım. Psikoloğumun tavsiyesi üzerine yeni biri ile tanışmak istedim. Sarper i kenarda yalnız otururken görünce onunla konuşmalıyım diye düşündüm. Gerçekten yalnız birine benziyordu. Hiç yanında birini görmediğim bu çocuk belki beni kurtarırdı? Hiç vakit kaybetmeden yanına iliştim. Gözleri çok güzeldi. Saçlarıda. Çok uyumluydu. Niye yalnızdı? Benim gibi dertleri falan mı vardı acaba? Bu çocuk borç batak içinde olsa bile bununla arkadaşlık yapmayan ölsün. Daha tanımıyordum belki de çok kötü biridir ama kötü biri böyle saf, böyle güzel olamazdı değil mi? Onunla konuşunca utangaç olduğunu anladım. Bu çocuğu kafama koydum artık bendeydi. Yani tek kalmayacaktı. Belki kendimi birine adamalıydım. O kişi Sarper olabilirdi. Onun her istediğini yaparsam onun için uğraşırsam belki bana herşeyi unuttururdu.

Kendi Ayakları ÜstündeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin