2.Bölüm

49 4 0
                                    

Bu neydi? Sinirler yerimden kalktım ve arabadan indim.
"Hey ehliyeti lunaparktan mı aldın burda çarpışan araba oynamıyoruz!" Diye çıyakladım. Siyah bir BMW içinden siyahlar içinde bir erkek çıktı. Gözlerini bana kısarak baktı ve serserice bir gülüşle dudakları yukarı kıvrıldı.
"Yolun ortasında durak sizsizin bir hatırlatayım dedim." Dedi alaycı bir ses tonuyla...
"Sen burayı otoban mı sandın da hız yapıyorsun! Hayvanlar ne zamandan beri araba kullanıyor!" Diye ciyakladığımda Tugay yanımda bitiverdi.
"Bilmem sana sormalı?" Dediğinde sinirden avuçlarım terlemişti.
"Bana bak ego parçası ya arabanı hemen geri çekersin, Yada parçalarını yerden toplarsın!"diye cıyakladığımda yüzündeki sırıtış git gide büyümüştü.
"Tamam ama babana söyle bir daha küçük kız çocuklarına araba emanet etmesin." Dedi ve arabasına bindi ve geri geri geldikten sonra bastı gitti.
"Buda neydi şimdi?" Dedi Tugay .
"Sanane be git işine bak!" Diye bağırdım. Ve arabaya baktım neyseki çarpmamıştı. Tugay'ın cevabını beklemeden arabaya bindim ve evin önüne bagaj kısmı Kapıya yakın şekilde park ettim. Arabadan inip odama çıktım ve banyoya girdim. Ah! Sinirden domates gibi olmuştum. Yüzümü yıkadım eyeliner çekip çıktım. Pis ego parçası ! Serseri kesin babasının arabasıyla hava atan öküzlerdendir! Hafif Sarışın şaçı vardı. Mavi gözleri vardı ve kaslı bir yapısı vardı. Hey! Ne diyorum ben salak çocuğun tekiydi hemde nasıl o kadar sinirliyken bunları incelemiştim? Harika bir beynim var övebilirsiniz. Telefonumun sesiyle düşüncelerimden çıktım ve telefonuma baktım.

"Alo yakışıklım ne haber?"dedim heyecanla..
"Özledim seni aramadın sabah merak ettim."
"Ah! Telaşe biliyosun tatil telaşesi.."dedim.
"Bilmez olur muyum bizde az sonra çıkıyoruz."
"Pekala orada Görüşürüz yakışıklım!" Dedim gülerek.
"Kendine dikkat et araba kullanıcam ararsan açamam. Görüşürüz!"
"Tamam sende dikkatli ol hız yapma." Dedim ve kapattım.

Ah! Ne tatlı çocuk! Babamın iş ortağının oğlu birbirimizi çok seviyoruz her ailelerimiz toplansa ikimiz gezip eğleniyoruz. He bu arada adı Ata çok sevimli bir çocuktur benden 1 yaş büyük ve kaslı bir çocuk her ne kadar kötü çocuk görüntüsü varsada öyle  biri değil. Yazlıklar yan yana  her yaz onun sayesinde yaz oluyor. Aşağı indim ve arabaya bindik. Arka koltuğa oturdum evet arka koltuk hayal burdayım! Ankara'dan çıkmamızı izledim bir süre sonra kulaklık taktım ve müzik dinledim. İzmir'e ne zaman vardık hatırlamıyorum uyumuşum. Hah! Arabadan indim. Bu nasıl bir sıcak? İner inmez bunaldım. Valizleri eve yerleştirdikten sonra içime bikinimi üstümede bir elbise giydim ve plaj terliklerimle dışarı çıktım ve hemen Ataların yazlığına gittim kapıyı çaldım ve ata kapıyı açtığı anda boynuna atladım.
"Sakin ol Tanem bende seni özledim." Dedi nedense onu hep istediğim bir ağabey olarak görmüştüm hep böyle bir Ağabeyim ve sevgilim olsun diye hayal kurmuştum. Sarılma faslı bittiğinde denize indik. Biraz yüzdükten sonra birbirimize güneş kremi sürdük.
"Tanem ben bir helaya gidiyorum."
Evet her erkekte olandan tabi Ata'da da olan şey öküzlük.
"Tamam öküzcük." Dedim ve sırıttım şezlonga yattım.
Kalktığımda öküzcük uyumuştu. Bende iskeleye gittim. Tam atlamaya hazırlanıyordum ki biri beni itti. Birkaç su yutumundan sonra su yüzüne çıktığımda hemen iskeleye çıktım.
"Hangi salak beni itti!" Diye bir grub erkeğe ciyakladım.
"Sakin ol güzellik. Seni iten kişi tam arkanda."dediğinde arkamı döndüm ve Hah?? Şaka diyin! Kamera nerde? Söyleyin el sallıyım. Karşımda bu gün kavga ettiğim o ego parçası duruyordu hemde çok yakındık öpmeye çalışsa öpecekti nefesi suratıma  çarptığında bir adım geriledim. Hadi kızım!
"Senin dengen nerde be geri zekalı! Sen kimsinde beni itiyorsun!"
"Malum heryerde yol kapıyorsun. Bende yolu açtım."dedi serseri gülüşüyle bana bakarak.
"Ne oluyor burda!" Dediğinde Ata'nın geldiğini anladım.
"Yok bişey Ata bağzı hayvanların sesi çok çıkıyor sadece." Dedim ata çocuğu gözleriyle savaş açmıştı. Elimi tutu ve beni  götürmeye çalıştı. Arkadan gruptan biri "Ender bu kız ne diyo?"dedi. Adının ender olduğunu öğrendiğim ego parçası bir süre sustu ve "Ya o pis çeneni kaparsın Yada ben kaparım bir daha açamazsın !" İçten içe güldüğümü anlayan ata durdu "Kimdi bu?!"dedi sinirle bileğimi sıkarak
" Bu gün evin önünde az kalsın arabama çarpıyordu hayvan yoksa tanımıyorum." sıkıntılı şekilde iç çekti hafif inledim bana anlamaz gözlerle bakarken "Ata bileğim!" Oda fark etmemiş olacak ki hemen kaldırdı kırmızı olmuştu bileğim acıyla bir kez daha inledim "Özür dilerim tanem sinirden ne yaptığımı anlayamadım." Neden bu kadar sinirlenmişti? Elimi elinin üstüne aldı ve bileğimin kızaran kısmına ipeksi bir öpücük bıraktı. Ah! Sanırım bileğim morarmaya başlamıştı "Ata bileğim morarıyor." Dedim acılı bir ses tonuyla aniden ayaklarım yerden kalktı ha? Beni kucağına almıştı. "Kendimi affettirmek için herşeyi yapacağım ama ilk önce bileğini halledelim." Dedi yumuşak ses tonuyla eve gittik ve bileğime buz koyduk şişlik inince bir sargı sardı. Akşam olmuştu.
Zaman ne kadar hızlı geçiyor anlamadım. Ata onu affetmem için birbirinden güzel eğlenme planları kurmuştu ve bu ilk olaraktan İzmir'in sokaklarında gezip dolaşmak istiyordum. Hazırlandıktan sonra dışarı çıktık arabayla merkeze gittik park edecek yer bulduğumuzda hemen park ettik çünkü malum heryer araba dolu park yeri bulmak için halim indirmek gerekliydi.
"Prensesim hadi inelim bir restoranda yemek yiyelim sonra istediği yere gideriz."
"Pekala öküzcük öyle olsun bakalım."
Ah manyak mısınız? Tabi ki bu durumu kullanacağım yoksa bütün gece evde oturup yeni dizi keşfetmek zorunda kalırım. Yolda giderken birkaç serseri kaldırıma oturmuş madde kullanıyordu. Hadi ama caddede bari yapmayın yazık kendinize... Belimde hissettiğim el ile irkildim. Ata elini belime koymuştu.
Hımmm...
"Bir tür bu kız benim bulaşanı parçalarım" sözünün fiziksel işareti olmalı. Bir sevgilim olsada kıskansa tek sevgili ana sınıfında ender adında bir çocuktu. Ah! Ne günlerdi ama... Dur! Ender ? Bizim ego parçasının adı. Aslına bakarsak böyle tanışmamış olsak ve böyle ego yığını olmasa çok yakışıklı çocuk şimdi Allah var peygamber var. Sarışın, mavi gözlü, kaslı ve ah ne bileyim işte... Bende mavi gözlüyüm ama nedense bana mavi göz ona yakıştığı kadar yakışmıyor... Yinede dediğim gibi ego parçası olduğu için bunlar ikinci plana atılıyor değil mi? Bence öyle...
"Tanem! Daldın gittin hayırdır?"
"Ha? Pardon bişey düşünüyordum." Dedim ve tebessüm ettim. Caffe'ye girdiğimizde cennet gibi bir yer olduğunu sandım yerler yeşil plastik çimlerle cam kenarlarında çiçekler renkli renkli masalar..
"Vay canına ben buraya bayıldım!" Dedim heyecanla bir masaya oturduk ve renkli giyimli bir garson geldi Hah! Buda melek olmalı.. Yüzündeki bu mutluluk sürekli duruyordu her yeni yerlerini gördüğümde biraz daha hayran kalıyordum. Siparişlerimizi verdikten sonra Ata helaya gittiğini söyledi evet Öküzcük iş başında...
Yeniden bir garson masama doğru geliyordu ve tepsi vardı elinde masaya koyarken yüzünü gördüğüm bu garson Ender'di.
...

Yazıldığı Gibi OkunmuyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin