A Peter Pan Story - 8.BÖLÜM

38 2 0
                                    

   Yavaş yavaş okuyucular artmaya başladı. Ama sizden istediğim vote ve yorum. Teşeke bb. -Naz.

 "Lanet olsun"

Brandon'ın ağzından. 

   Evet, kahvaltı masası olayı yününden hepsine kızgındım. Ve evet trip atıyordum. Küçük bir bebek gibi kollarımı birbirine bağlayıp oturmuştum. Onlara kızmamın nedeni kahvaltıyı Maggie'nin hazırladıklarını sanmaları değildi. Benim de mantıklı şeyler yapabildiğimi görmelerini istemiştim. Hep onlar yokken yapmıştım ben de en mantıklı şeyleri. Koskoca evi bile temizlemiştim tek başıma (!) ama hiçbirini görmedikleri için beni ot gibi yaşayan, yaşamak için yiyen değil yemek için yaşayan biri olarak tanımışlardı. Olayın ardından 4 gün geçmişti ama ben hala onlarla konuşmamıştım. 

Tek kelime bile.  

Cumartesi gecesiydi ve biz hep beraber oturup film izliyorduk. Onlarla konuşmam için her şeyi yapmışlardı. Sevdiğim her şeyi önüme yığmışlardı ama ben susuyordum. Filmin bitmesine yakın Louisa kalkıp yukarı çıktı. 5 dakika sonra hızla aşağı indi. Tam olarak önümde durdu ve televizyonu görmemi engelledi.

 "Yeter artık Brandon. Sen sustuğundan beri 4 gün geçti ve biz istediğin her şeyi yaptık bizimle konuşman için. Gerçekten kaç kere özür dilemeliyiz? Senin ot gibi yaşamadığını ve hayatta büyük adımlar attığını fark ettik. Yani eğer masa hazırlamak büyük bir adım ise."dedi. Gözlerimi pörtletti Ve suratına bakmaya devam ettim. "Tamam, kızma. Sadece senin istediğin her şeyi yaptık ve artık gerçekten arkadaşımı özledim." 

"Louisa. Teşekkür ederim."dedim."En azından diğerleri gibi olmayıp beni anladığın için." Çocuklara sinirli bakışlarımı atarken devam ettim. Sonra Louisa'ya dönüp devam ettim. "Bakın çocuklar soru  size küsme değil  ayrıca sadece sinirim den konuşmuyordum. Asıl sorun sizin benim de bir şeyler yapabildiğimi görmenizi istemem. Sadece Youtube videoları çekip yemek yemiyorum. Anlamanız gereken şey ben de işe yarar bir insanım. Ot gibi yaşamıyorum."

"Brandon. Şey üzgünüm, sadece biraz ciddiye almadım. Sen benim en yakın arkadaşımsın. Ve seni çooooooook seviyorum." Işte geldi. Miller'dan bir adet kedi bakışı. 

"Hemen yağ çekme. Barıştı işte."dedi Maggie. 

"Tamam Barıştığımıza göre şu son 4 günün acısını Brand'den çıkartmalıyız. Senin yüzünden 4 gündür dışarı çıkamadık."dedi Miller. 

"Okulu saymazsak." 

"Evet okulu saymazsak."Güldük. "Şimdi Brandie. Beni hemen eğlenceli bir yerlere götür ve kendini affettir." 

"Pardon?"dedim şaşkına. Kim kime kendini affettirecekti. 

"Yani.. Lütfen." Sırıttı ve diğerlerine baktı.

"Peki. Nereye gidiyoruz?"dedim. 

"Sinemaya?"dedi Louisa.

"Olabilir mantıklı. Ama önce..."

*****

Maggie'den. 

"Lanet olsun Miller! Indir beni şu lanet şeyden." Duyduğum en son ses Louisa'nın Miller'a bağırışıydı. Şu an kusmakla meşguldüm. Miller bizi zorla lunaparka getirdi Kamikaze'ye bindirdi. Arkada Miller ve Brandon bağıra bağıra şarkı söylerken  onların önünde ben kusuyor Louisa ise korunma kollarına sarılmaktan kafasını kaldırmadan Miller'a sövüyordu. 

"Sen bittin Miller Jason. BİTTİN!!" 

"Ben de sizi seviyorum kızlar!"diye bağırdı ve Brandon'la gülüşmeye devam ettiler. Sonunda  kamikazenin durmasıyla kendimi tuvalete atmam bir oldu. Arkamdan Louisa'nın geldiğini sonradan farkettim. Tüm işlerimi halledip temizlendikten sonra aynalara doğru yürüdüm ve ellerimi yıkadım. Louisa yanımda duruyordu. 

"Bu sefer onu affetmeyeceğim."dedi. 

"Ya da..."dedim.

"Ya da ne?" 

"Onu en korktuğu şeyi yaşatırız."dedim ve sırıttım. Bana karşılık olarak o da sinsice sırıtmaya başladı. 

***** 

"Nasıl başardın bilmiyorum ama iyi yaptın Maggs."dedi Louisa. 

"Ben her şeyi başarırım."dedim ve saçlarımı savurdum. İki dakika sonra Miller'ın çığlıkları duyulmaya başladı. Ona en korktuğu şeyi yaşatmıştık. Korku tüneline sokup onu orada yalnız bıraktık. Brandon videoyu çekiyor, Louisa gülmekten yarılıyordu. Ben ise şaheserime bakıyordum. Şansıma korku tünelini kontrol eden kişi beni sevdi ki rüşvetimi kabul edip Miller'ı tünelin en korkutucu yerinde durdurmuştu. Biraz sonra çığlıklar kesilip hıçkırığa dönüşünce adama tüneli çalıştırmasını söyledim. Miller tünelden çıktığında gözleri kızarmış, ağzı burnu salya ve sümükten geçilmiyordu.

"Cidden sen bu adama mı aşık oldun?"diye sordum Louisa'ya. 

"Yyanii. Tam olarak bu değildi."dedi ve güldük. Miller sinirle yanımıza geldi ve tam karşımızda durdu. 

"Bir daha asla ama asla"dedi."Size bulaşmayacağım." Sözlerini bitirince ağlamaya devam ederek arabaya koştu. Biz de arkasından gülerek tabi. Eve vardığımızda tek kelime konuşulmadan akşam yemeği yendi ve tekrar film izlendi. asdfghjh. Biraz sonra Louisa'ya mesaj geldi ve olduğu yerden aniden kalkıp çığlık attı. 

"Çocuklar! B-benim acilen eve gitmem lazım. Sikeyim!"

"Hey, noldu bir anda?"dedik hepimiz aynı anda. 

"Şşey. Sanırım ben öleceğim." Louisa homurdanmaya devam ederken Miller sözünü hızla kesip bağırdı.

"Louisa lanet olsun, ne oldu?"

"K-kuzenim geliyormuş."dedi korkarak.

"Kuzenlerden bu kadar korktuğunu bilseydim sana hiç yaklaşmazdım."dedim ve güldüm. Tabi tek gülen ben olduğum için biraz kısa sürdü.

"Cidden kuzeninden neden bu kadar korkuyorsun ki?"

"Ah, Miller. Onu tanısan sen de korkarsın."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 12, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

A Peter Pan StoryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin