20 | shout out

61 12 43
                                    

"Sen sessizce itiraf ettiğinde ben sana aşkımı bağıracağım."


"Aman tanrım, Jake! Saç diplerin gelmiş."

  Jake desenli örtünün üzerinde uzanırken dakikalardır elinde çevirdiği çubuklu şekeri ağzına atıp saçları arasında gezinen elleri itti.

  "Doğal sarışın olduğumu düşünmüyordun herhalde."

  Tam başucunda oturan oğlanın yüzünü tersten görüyor olmasına rağmen onun yüzündeki kararsızlığı fark etti. Hızlıca doğrulup yüzünü diğerininkine yaklaştırdığında dudaklarında muzip bir ifade yer etmişti.

  "Ah, tanrım!.. Gerçekten öyle düşünmüşsün!"

  "Hayır, öyle-"

  Avuç içini Sunghoon'un dudaklarına kapatıp başını iki yana salladığında keyfi yerindeydi.

  "Evet, öyle Sunghoon! Genetikten bihaber mi büyüdün?"

  Jake elini geri çektiğinde gözlerini kaçırdı Sunghoon. Rezil olduğunu iliklerine kadar hissediyordu fakat bunu karşısındaki oğlana yansıtmamak adına rahat bir tavır takınıp saçlarını geriye taradı yavaşça.

  "Herkesin ilgi alanı dersler olmuyor, biliyorsun."

  Sunghoon, kısa çimenlerin üzerine koyduğu sırt çantasından bir kutu kurabiye daha çıkarttığında Jake etrafı izliyordu. Altında oturdukları büyük ağacın gölgesi oldukça serindi güneşli alanlara göre. Ondan olacak ki çok fazla insan yoktu etrafta.

   Jake çimlerin ardından başlayan yürüyüş yolunun hizasından akan nehre baktı. Su o kadar temizdi ki oturduğu yerden bile suyun altındaki beyaz taşları görebiliyordu. Suyun üzerine renkli ışıklar yansıyor, onu daha da nefes kesici kılıyordu. Güneş ağır ağır batarken açmışlardı nehrin karşısındaki lunaparkın renkli ışıklarını. Gün batımını izlerken çıkma teklifi etmek için ideal bir yer olan dönme dolap ise çoktandır dönmekteydi.

  Jake yüzünde huzurlu bir gülümseme yer ettiğinde gerilen dudaklarında hissettiği baskıyla geri çekilip yanındaki oğlana baktı. Elinde tuttuğu çikolata parçacıklı kurabiyeyi hâlâ dudaklarına bastırmak için mücadele ediyordu, gözlerini Jake'in gözlerine çıkartmamıştı bile.

  Jake bir süre onu izledikten sonra mırıldanarak sordu.

  "Ne yapıyorsun?"

  Sunghoon işine oldukça odaklanmış bir biçimde konuştu.

  "Sana kurabiye yediriyorum."

  Jake kahkaha atarken ağzına tıkıştırılan kurabiyeyle kısılan gözlerini açıp kaşlarını kaldırdı.

  "Bu bir galibiyet değildi, sana bu fırsatı ben verdim!"

  Sunghoon yeni aldığı kurabiyeden bir ısırık alıp burunlarını birleştirdikten sonra başını yavaşça iki yana salladı.

  "Hiç sanmıyorum."

  Jake yakınındaki oğlan yüzünden gözlerini kapattığında cevap vermek aklına bile gelmedi. Sadece yüzünün çeşitli yerlerine temas eden teni duydu ve öylece bekledi. Sunghoon henüz diğerinden bir karşılık alamasa da bu yakın temaslarını yapmaktan son zamanlarda hiç çekinmiyordu. Jake ise o bu kadar yakınındayken hiçbir şey yapamayacak gibi hissediyor, sadece uzaklaşmasını bekliyordu.

ɴᴀʀᴄɪssɪsᴛ • ᴊᴀᴋᴇʜᴏᴏɴHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin