18 | take the l

177 30 16
                                    

Jake:
Sen bu söylediklerine yürekten inanıyor musun?

Narsist:
Fazlasıyla, evet.

Seni seviyorum, Jaeyun.

Bunun sayesinde korkularımın üzerine yürüyebiliyorum.

Ve senden de bunu beklerim.

Jake:
Seni seviyor falan değilim ben!

Narsist:
Yapma, Jaeyun.

Jake:
Neden ailemden bahsediyorsun?

Beni zayıf düşürmeye mi çalışıyorsun?

Öyle olsa ne olacak, kontrolümü mü kaybedeceğim?

Çabalarım boşa gidecek ve kendimi yine sende mi bulacağım, ha?..

Narsist:
Bu bir oyun değil, Jaeyun.

Şu ihtimalleri aklından biraz olsun uzaklaştır.

Tek temennim kendin olarak düşünebilmen, o zaman bana hak vereceksin.

Jake:
İstemiyorum.

(Narsist yazıyor...)

Jake:
Daha fazla korkmak istemiyorum.

Narsist:
Korkmana gerek yok, Jaeyun.

Ben yanındayım.

Jake:
Olmayacaksın.

Bir gün gelecek ve beni dolduramayacağım koca bir boşlukla baş başa bırakacaksın.

Aşk tükenen bir şey, Sunghoon.

Elbet bir gün yine nefret duyacağız birbirimize.

Narsist:
Öyle bir şey olmayacak.

Eğer istersen yanında olurum fakat sevmek için rızana ihtiyacım yok.

Ayrıca tükenen şey aşk değil, Jaeyun. Tükenen şey insanlar.

Eğer tüketmezsen birini, bahsettiğin boşluk hiçbir zaman oluşmaz.

Jake:
Tüketmekten kastın ne, Sunghoon?

Narsist:
Mesela bir adam, kadını en derininden incitir. O kadar derinidir ki kadının, kendi canından başkası yanmaz.

Ve yavaşça uzaklaşır kadın, adam yerinde sayarken. Birçok şey önemsizleşir ve kadın artık yoktur. Adam için kadın, kadın ise adam artık yoktur. Birbirlerinin boşluğu olurlar ve kimi zaman orada büyür çocukları.

Bazen birbirlerini tüketmeleri ve koca bir boşluk açmaları yetmez, o boşlukta bir de başka canı tüketirler.

Bu çoğu zaman böyle sürer, Jaeyun.

Tükenen hep tüketmek ister.

Jake:
Peki ya çocuk?..

ɴᴀʀᴄɪssɪsᴛ • ᴊᴀᴋᴇʜᴏᴏɴHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin