Bölüm 35{Astım}

333 23 4
                                    

Bugün her hafta sonu olduğu gibi erken kalktım çünkü John bize gelicekti.7 yaşındaydı ve 6 ay önce annesini kaybetmişti.Bu onun için fazla ağır bir olaydı.Bazen o küçük bedeninin bu acıya dayanamayacağını düşünüyordum.4 ay boyunca psikoloğ'a gitmişti ve bunları yaşarken babası işi nedeniyle onunla ilgilenemiyordu.Bir çok akrabasına geçici olarak John'u bırakmıştı ama kimse John'a 2 günden fazla bakmamıştı.Bakıcı tutmuştu ama o da sadece hafta içi geliyordu.Bende bu duruma dayanamadım ve bir gün kapılarını çalıp "John'a ben bakabilirim"demiştim.John'un babası başlarda okulum nedeniyle zorlanacağımı ve bunun derslerimi etkileyeceğini söylüyordu.Uzun çabalar sonunda onu ikna edebilmiştim.Artık etki etme özelliğimi eskisi kadar kullanmıyordum olabildiğince aa insan kanı içiyordum ama bundan kesinlikle vaz geçemiyordum.John bize ilk geldiğinde astım hastası olduğunu öğrenmiştim.Çok sık astım krizi geçiriyordu.Ona bir kaç defa kanımı vermiştim ama işe yaramamıştı.Uzun araştırmalar sonunda John'un astım hastalığının aile geninden geldiğini ve bunun genetik bir hastalık olduğu için iyileştiremeyeceğimi anlamıştım.Sonuçta bir yerinde yara veya kanama yoktu...
Lise'ye tekrar başlamıştım yeni arkadaşlıklar edinmiştim.Her zamanki gibi partileri ben organize ediyordum.Her çok güzel gidiyordu ve bunun bozulmasını istemiyordum.Ama unutamadığım şeylerde vardı.Bunun en başında Alice geliyordu.Bendeki tek resmini çöpe atmıştım.Ama o tek resim beğnime kazınmıştı ve unutamıyordum.Klaus'uda unutmamıştım her gece yatmadsn önce kulağımda onun sesi yankılanıyordu.Hala dudağımda onun küçük öpücüğünü hissediyordum.
Onu unutmayı çok denemiştim ama işe yaramamıştı.Zamanla unutacağımı düşünerek kendimi onları unutmak için zorlamamaya karar vermiştim.Her şey eninde sonunda düzelecekti.
Rusyadaki Samara adında bir şehir'e taşınmıştım.Buraya geleli 2 yıl olmuştu.Rus kızları denildiği kadar güzelmiş :-)
Dün gece yaptığım pastayı buz dolabından çıkartıp iki dilim kestim ve renkli iki tabağa koydum.En üst raftan iki büyük bardak aldım ve limonatayla doldurdum.John'un en sevdiği pasta pudingli pastaydı.Neredeyse her gün bu pastayı yemek istiyordu.Bende ona bugün pasta yapacağıma dair söz vermiştim.Tepsiyi alıp koltuğun önündeki küçük masaya koydum.Ben bunu yaparken zilde çalmaya başlamıştı.Koşarak kapıyı açtım ve John'un kucağıma atlamasına izin verdim.
J:Caroline abla.
Yanağına küçük bir öpücük kondurdum.
R:Pazar günü saat 10'da alırım.
C:Tamam
Kapıyı kapatıp John'u yere bıraktım.
C:Gözünü kapat.
J:Neden?
C:Sana bir sürprizim var.
Gözlerini yanaklarını şişirerek kapattı.Kolunu tutup bir kaç adım atmasına yardım ettim.
C:Açabilirsin.
Gözlerini açtı ve kendi kendine bağırarak dans etmeye başladı.
J:Pasta hemde en sevdiğim pasta.
Koşarak koltuğa oturdu ve pastayı yemeye başladı.
C:Hey boğulacaksın.
Pastayı kısa sürede bitirdi ve tabağı bana uzattı.
J:Bir tane daha isterim.
Tabağı elime alıp mutfağa gittim.Zilin çalmasıyla kapının açılması bir oldu.
J:Yine mi sen ?
D:Caroline nerede?
C:Kimmiş?
İçeriye doğru gelen ayak sesini ve gül kokusunu duyabiliyordum.
D:Dünyanın en yakışıklı erkeği.
Mutfağa girmesine aldırış etmeden pastayı tabağa koyup odaya geri döndüm ve pastayı John'un önüne bıraktım.
J:Caroline ablaya karışırsan kulağını ıstırırım.
C:O da zaten gidiyordu.
Gözlerimi Daniel'e çevirdim.
Çiçeği bana uzattı.
D:Bunlar dünyanın en güzel kadınına.
Sertçe çiçeği eline çektim.
C:Teşekkürler.
Kendini arkaya bıraktı ve koltuğa yerleşti.Gözlerimi John'a çevirdim
C:Bugün parka gidiyoruz değil mi John.
J:Gidiyor muyduk?
C:Evet.
Gözlerimi Daniel'e çevirerek konuşmaya devam ettim.
C:Ve sende gidiyorsun.
D:Hayır sizinle geliyorum.
C:Seni çağırdığımızı kim söyledi?
D:Ben
C:Geri zekalı.
John bardağı masaya koydu ve koşarak dış kapıya yöneldi.
J:Hadi o zaman parka gidelim.
Kapıyı açtı ve koşmaya devam ederek dışarıya çıktı.Evin ve arabanın anahtarını alarak koşarak evden çıktım.
C: John beni bekle.
Danielde beni takip ederek arabanın önüne geldi.
C:John bir daha benden habersiz koşmak yok astım'ın var.
J:Astım olmaktan nefret ediyorum.
Kapıyı açarak içeriye binmesini bekledim.Daniel ön koltuğa oturdu.Bende sürücü koltuğuna yerleşip parka sürdüm.
................
John her zamanki gibi sözümü tutmayarak arabadan koşarak indi ve parka girdi.
C:Ah John bir kere beni dinlesen.
D:Ben seni dinlerim.Biz arabada mı kalsak.
C:Öff Daniel in arabadan.
D:Emredersiniz komutanım.
Arabadan indim ve önden büyük adımlarla yürümeye başladım.Daniel yanıma gelince kapıyı kiliteyop etrafa göz gezdirdim.
C:John'u görüyor musun?
Açık yeşil gözleriyle etrafta göz gezdirdi ve telaşla bana döndü.
D:Hayır.
John'un kokusunu bildiğim için kokuyu takip ederek John'u buldum.John oradaydı ama karşısında neredeyse John kadar bir köpek vardı ve ona doğru koşarak havlıyordu sahibi ise onu geride tutmaya çalışıyordu.Nefes alış verişini buradan duyabiliyordum.Çok hızlı ve kontrolsüzdü.Astım krizi geçiriyordu.Anahtarı cebimden çıkartıp Daniel'e verdim.
C:Arabayı çalıştır.
Koşarak John'un yanına gittim.
C:Götür buradan köpeği.
Bu önceki krizlere benzemiyordu.Burda daha kontrolsüzdü her yeri titriyordu ve terliyordu.Göz bebekleri birden kayboldu ve dengesini kaybetti.Onu kucağıma alarak arabaya koştum.
----------------------
John'un kötü olduğunu biliyordum.Öncekilerde daha az titrer ve terlerdi ve uzun sürmezdi.Ben onu bir şekilde sakinleştirirdim.Doktor onu içeriye almıştı.Ben ise dışarıda onu bekliyordum.Çıkacaktı değil mi oradan?
C:Çıkacak değil mi? Yaşayacak.
D:Evet oradan çıkacak ve yine her hafta sonu olduğu gibi senin evine gelicek.
C:Ben ona her zaman ki gibi en sevdiği pastayı yapacağım.
John'un babasına haber vermiştim ama hala ortalarda yoktu.
Kapı açıldı ve içeriden doktor çıktı. Ani bir şekilde oturduğum yerden kalktım ve aklıma gelen ilk soruyu sordum.
C:Ne oldu?O iyi mi?
Benim soruma aldırış etmeden bana başka bir soru yöneltti.
D:John ne sıklıkla astım krizi geçiriyordu.
C:Bilmiyorum ama sıklıkla neredeyse her korktuğunda.Ne oldu?
D:Bir çocuğun bu kadar fazla atak geçirmesi vücufuna oldukça zarar verir.Kalbi dayanamadı ve iflas etti.
Ani şokla dona kaldım.
C:Ne?
Geriye çekildim ve ağlamaya başladım.
C:Hayır,hayır olamaz.
Yüzümü Daniel'e çevirdim.
C:O öldü.
D:Tamam sakin ol.
Bana yaklaştı ve elini kafama götürerek beni kendine yaslattırttı.
C:O öldü.
D:Şşşşşş tamam.
John annesinin ölümünden sonra hep korkmuştu.Her zaman ölümden korkmuştu.Karşıdan karşıya geçmeye gece tek başına yatmaya korkardı.Ama şimdi korktuğu en büyük şeyi tatmıştı ÖLÜMÜ.Onun o küçük bedeninin bu acıya daha fazla dayanamayacağını biliyordum.Yinede her zaman içimde bir umut olmuştu.
Daniel elini belime koydu ve bana daha sıkı sarıldı bende kollarımı boynuna dolayıp kafamı göğsüne daha fazla bastırdım ve ağlamama hız kesmeden devam ettim.
Artık John'un her cumartesi bana gelip Caroline abla diye bağırıp kucağıma atlaması,her gün parka gitmek istemesini ona en sevdiği pastayı yapmamı istemesini göremeyecektim.
Kısaca ÖLÜM tekrardan elimden birisini almıştı.

Bizi Klaus'suz bölümler bekliyor.
Yeni okuyucum delena1224'e selamlar <3

İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin