20- güzel ve iddialı

117 24 32
                                    

Pazartesi sabahı okula dönüyoruz. Minho önceki gece evine geçiyor. Yan yana uyumayınca ölecek gibi oluyorum. İnanılmaz abartılı tepkilerle Tiktok çekip Yongbok'a atıyorum. Bi tane de water challenge patlatıyorum. Ekran kaydına alıyor göt. Herkese açık yap, diyor.

Sabahında Minho'yu arıyorum. Aslında beraber gidelim demesini bekliyorum. İstemezse anlarım ama desin diye ölüyorum. Hiçbir şey sormuyor. Ben de üstelemiyorum. Merdivenleri inip apartmandan çıkıyorum. Kapımın önünde tüm yolu kaplayan r8'i görünce aklım şaşıyor. Birlikte değilmişiz gibi şok geçiriyorum jestine.

Camını açıyor. "Hepsi senin mi?" diyor güneş gözlüklerini indirip.

"Yok, senin." diyorum. Yan koltuğın kapısını açarken. Cevabımı beklemiyor gibi keyifli bir kahkaha atıyor. Hazırcevaplılığımı unutuyor belli ki.

Bindiğim gibi yakalıyor çenemden. Çevirmeye yakalansak 0.50 promili ikiye katlayacak kadar sarhoş eden bir sabah öpücüğü veriyor bana. Ayrıldığımızda başım dönüyor. Her seferinde aklımı alıyor. Neyse ki o sürüyor.

"Günaydın." diyorum öyle ortaya. Emniyet kemerimi takıyorum.

"Bluetooth'a bağlansana aşkım." diyor, tek eliyle sürmeye başlıyor. Siyah tişörtüyle çok iyi görünüyor. Üzerinde inanılmaz bir enerji var. Sakız filan çiğniyor, amma keyifli duruyor.

Bir de çok güzel kokuyor.

Bağlanıyorum arabasına, 10 dakikalık yolumuzu en trend drill şarkılarla geçiriyoruz. İlk kez tanışmış ve yeni çıkmaya başlamışız gibi kesiyor arada beni. Onunla napacağımı bilmiyorum.

Kampüse giriyoruz. Telefonum çalıyor. Arayan Yongbok. "Kanka." diyor. "Enişte giriş yaptı."

"Bekle." diyorum. Cevaben sabah-ı şerifleriniz hayrola captionlı bi selca yolluyoruz. "Yüzünüz ne kadar aydınlık. Geceniz güzel geçmiş belli." diyor kıkırdamalarının arasında.

"Bi kopyasını yollarız." diyorum sussun diye ama daha çok hoşuna gidiyor.

Beni işletme fakültesine atıyor. Öpmemek için pek bir zor duruyor. Bakışmalar eşliğinde iniyorum. Ondan ayrılmak çok güç. Bize şöyle bi göz ucuyla bakmayan kalmıyor. Neden tüm kampüs bizim skandalımızı bekliyor bilmiyorum. Paşa paşa derslerime giriyorum. Pazarlama İlkeleri, iki saat, dört kredi. Dönemin ilk dersi Minho'yu düşünmekle geçiyor. Son iki haftamızı. Normal kurduğumuz tek iletişimle tüm sorunlarımızı nasıl çözdüğümüzü ve sonrasında ellerini üzerimden çekmediği her dakikayı. Aklım gidiyor.

Bu dersi sonra telafi etmem gerekecek.

Çıkışta Yongbok'la başbaşa dedikodu kafemize gidiyoruz. Tek kahveyle 9 saat aynı kafede oturulan türden bi buluşma oluyor. O gün için hâlâ özür diliyor. Geçiştiriyorum.

Birden konuşacaklarımız bitiyor. Daha doğrusu Yongbok içinde tuttuğu bir şeyi anlatmamak için şekilden şekle giriyor. Tam anlatması için çirkeflik yapacakken patlıyor. "Şimdi sana bi şey anlatıcam ama dalga geçersen valla alınırım."

En son bunu söylediğinde Changbin'le gönül ilişkisi oluğunu itiraf etmişti. Bundan önceyse ilk oyunu kullanırken heyecandan yanlış adaya bastığını itiraf etmişti. Oy pusulasında gözyaşını bıraktığını iddia ediyor. Yani şu an beklentim çok düşük. Onlyfanse girdiğini anlatacak kuvvetle muhtemel. "Söyle bi bakıyım ona göre."

Alnını kaşıyor. "Changbin'le bi şey denemiş bulunduk." diyor kapcagi.

Seks hayatlarımızı konuşma saatimizin geldiğini anlaıyorum. Aklımdan bold fontlarla geçen public fikrini silmeye çalışıyorum.  "Kanka yoksa düşündüğüm şey mi?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 2 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

terelelli // minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin