14. Bölüm

455 51 11
                                    

Mesajda yazanlar şöyleydi 'Selam Miray ben Pelin. Hani şu cafede gördüğün kız. Her şey için özür dilerim. Her şeyi Cansu planlamıştı. Fatih benim sadece arkadaşım. Tekrardan üzgünüm.' Şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı.

Bu Cansu çok oluyordu ama. Ona haddini bildirmenin zamanı geldi de çattı. Madem bu kadar çok savaşmak istiyor savaş başlasın o zaman.

İstanbul'a döndüğüme o bitti. Otelden çıkmış yürüyordum. Alışveriş merkezinin önüne geldiğimi Oğuz'la çarpışınca anlamıştım. Dalgınlıktan olmalıydı. "Üzgünüm, dalmışım." dedim mahçupça. İyi ki onla çarpışmışım. Başka biri olsa düşünemiyorum bile. "Sorun yok. Hadi gel bir şeyler yiyelim." dedi Oğuz da gülümseyerek.

Bu çocuk çok iyi lan. Zaten ben onu abim gibi seviyorum. Paris'in en güzel kahvaltı yerinde bir şeyler yedik. Kahvaltı yapmak için biraz geç olmuştu ama olsun. Kahvaltı yaptıktan sonra Oğuz'la biraz dolaştık. Tam sıkılmışken telefonuma yeniden mesaj geldi. Bu mesajlar sıkıyor ama. Mesajda 'Sevgili 60.Yıl öğrencileri pazar günü saat 20.00'da okulumuzda balo yapılacaktır. Hepiniz davetlisiniz. xox' yazıyordu. Baloya gidebilceğim için çok mutluydum. Mesajı hemen Oğuz'a gösterdim. O da "Paris'de olduğumuza göre sana bir şey bakmamız harika olur." dedi gülümseyerek. "Aynen." dedim gülümserken.

Nerdeyse bütün mağazalara girmiştik. Tek tek beğendiğim elbiseleri deniyordum. En sonunda bir mağazada güzel bir şey bulabilmiştim. Siyah mini ve taşlı kemeri vardı. "Bunu alıyoruz." dedim heyecanla Oğuz'a dönerken. "Sonunda." dedi Oğuz da oh çekerken. Oğuz'a kızmıycaktım çünkü az da olsa haklıydı çocuk. Sıra ayakkabı almaya gelmişti. İkinci girdiğim mağazada siyah platform topuklu bir ayakkabı buldum ve onu aldım. Alışveriş merkezinden çıktığımzıda Oğuz beni Derin'in yanına bıraktı. Aldıklarımın fotoğrafını Derin'e göstermek için çekmiştim. "Nasıl?" dedim fotoğrafları gösterirken. "Bunlarla şahane görünceksin kanka." dedi Derin sinsice gülümserken. Diğerleriyle Eyfer Kulesi'ne gidesiye kadar Derin'e mesaj olayını falan anlattım. Ağzı açık bir şekilde beni dinliyordu. Ben bitirince de "Bu kız çok kaşınıyo galiba. Sen onu bi ara Paris'e getir de hep birlikte benzetelim." dedi gülerek. "Ben kendim halledicem kanka." dedim elimi yumruk yaparak.

Gözlerimden sinir fışkırdığı kesindi. "Sen baya kızmışsın." dedi Derin ciddi bir sesle. "Bu bana yaptığı ilk şey değilde ondan. Hem ilk şey bile olsa bu çok kötüydü. O bitti." dedim bittinin üstüne basa basa. Kulenin önüne geldiğimizde fotoğraf falan çekildik. Sonra orda oturduk falan. Bütün fotoğrafları facebooka attım. Attığım gibi de 30 beğeni falan oldu. 5 dakikaya ne kadar olur bilemem artık. Beğenenlerin arasında Fatih de vardı. Burak malı da yorum atmış. 'Birileri bizi unutmuş.' yazmış. 'Asla.' yazdım ve gönderdim ben de. Biraz oturduktan sonra otele döndüm. Yarın cumartesiydi. Buraya son bi gün daha katlanmam lazımdı. Umarım yarın çabuk geçer.

PAZAR GÜNÜ SABAH

Bugün İstanbul'a döniceğimize inanamıyorum. O kadar mutluyum ki. Kimseye bugün döniceğimi söylememiştim. Partide herkeze sürpriz yapmak istiyordum. En çok da Fatih'e. Beni gördüğündeki yüz ifadesini çok merak ediyorum. Hava alanına beni geçirmek için Derin de gelmişti. "Görüşürüz kanka." dedi bana sarılırken. "Görüşürüz." dedim. Sonra da kulağıma "O kızın işini bitir." diye fısıldadı ve sinsice gülümsedi. "Merak etme kanka." dedim ve uçağa bindim.

Yol boyunca uyumuşum. Uçağımız İstanbul'a indiğinde gülümsedim ve "Bir daha seni, Fatih'i ve diğerlerini terk etmek yok İstanbul." dedim.

Umarım beğenirsiniz yeni bölüm vote ye göre yayınlanacak :)

Kalbimin Ucundaki SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin