chapter 2

40 8 4
                                    

Merhaba!
Bölüm şarkısı;
One direction- one thing
Veya
Rihanna-we found love
İyi okumalar
Alarmın sesiyle gözlerimi açtığımda harry'nin yanımda olmadığını fark ettim. Eminim dün gece eve bile uğramamıştır. Gerçi bu beni ne kadar kırsa da artık eskisi kadar acı çekmiyorum. Çünkü beni hayata bağlayan iki miniğim var. Luke ve ashley. Benim henüz kreşe giden 6 yaşlarında ki çocuklarım. İkiz olmalarına rağmen birbirlerinin zıttılar. Dış yumurta ikizleri gerçi ama.
Kafamı sallayıp yataktan kalktım.
Odamda ki banyoya girerek soğuk bir suyla yüzümü ıslattım ve havluyla kurulayarak ashley'nin odasına doğru ilerledim. Benim minik kızım hala mışıl mışıl uyuyordu. Bundan nefret ediyorum ama kreş saati geldiği için uyandırmak zorundaydım. "Ashley" diye mırıldandım. Hiç bir tepki vermeyince tekrar konuşmaya başladım."ashley uyan bebeğim" minik ellerini yumruk yapıp gözlerine sürttü. Daha sonra "anne" diye mırıldandı. "Hadi bebeğim kahvaltıya in. " tamam anlamında kafasını salladı. Bende hemem yan odaya girdim. Luke da aynen ashley gibi uyuyordu. Yatağının ucuna oturdum ve başını okşadım." Luke" gözlerini açıp benimkilere baktı. "Hadi tatlım kahvaltıya". Oda asley gibi kafasını salladı. Bende hızlı adımlarla merdivenlerden indim. Harry koltukda yatıyordu. Adama bak artık yanıma bile yaklaşmıyor!
Aldırmadan mutfağa girdim. Çocuklarım için atıştırmalıklar hazırladım. Ve çantalarına birer sandwich ve meyvesuları koydum. Merdivenden gelen seslerle oraya döndüm. Harry luke ve ashley'i giydirmiş ikisini birlikte kucağına almış inmeye çalışıyordu. Sonunda inmeyi başardığında çocukları sandalyelere bıraktı ve yanıma gelip beni öptü. Öptü mü? Öptü!
"Günaydın hayatım"
Tamam başımıza taş yağmazsa iyidir!
"Günaydın harry"
Ben tabakları masaya koyarken o da meyvesularını dolduruyordu. Gerçekten ölüm günüm falan mı yaklaşıyor? Gerçi bu hayvanın o zaman bile beni umursayacağını sanmıyorum ama(!)
"Baba neden akşam yemeğinde eve gelmiyorsun ben seni özlüyorum"
Ashley'nin sorduğu soruya karşı afallamış olacak ki verecek cevap arıyordu. Yani harry de haklı ne desin 'hiç kızım bara gidip ailemle yemek yemek yerine orda bir kaç kızla yiyişiyorum. Yani eve gelmem zor çünkü anneni aldatmakla meşgulüm'
Harry'nin sesi sayesinde düşüncelerimden kurtulup gerçek hayata döndüm.
"Bebeğim biliyorum pek fazla vakit geçiremedik işlerimi vardı ama artık hep yanınızda olacağım. Tamam mı?"
Gerçekten rüya falan mı bu?!
"Hadi tatlım çabuk bitirin tabaklarınızı krese geç kalmak istemezsiniz"
"Anne bugün kreşe giderken babamda gelsin mi lütfen ?"
Ne diyeceğim ben simdi? Hayır annecim babanın iki üç kişi becermesi gerekiyor.
"Hayır bebeğim babanın işleri vardır."
Ne yalan ama!
"Aslında pek işim yok"
"Peki o zaman birlikte gidelim."
Ashley ve luke aynı anda "oley" diye bağırınca ister istemez gülümsedim. Babalarına bu denli hasret duymaları beni üzüyordu ve yapabilseydim çocuklarım için harry ile hiç tanışmamış olmayı dilerdim.

Çocukların çantalarını da aldıktan sonra kapıyı kilitledim. Ve arabada beni bekleyen ailemin yanına ilerledim. Hep böyle olabilmeyi dilerdim. Çocukları arka tarafdaki koltuklarına oturttum ve çantalarını bagaja koydum. Daha sonra ön tarafa harry'nin yanına oturdum. Kemerimi bağladım. Çocukların rahat olduğundan emin olmak adına son kez arkaya baktım ve onların keyiflerinin yerinde olduğunu görünce içten bir şekilde gülümsedim.
Ve önüme döndüm.
"Çocuklar kreşten sonra dondurma yiyip lunaparka gitmek istermisiniz?"
Arkadan aynı anda bağırarak 'evet' dediklerinde gülümsedim.
"Duyamadım"
Dedi harry. Bu çocukların daha sesli bir sekilde 'evet' demelerine ve benimde gülümsememin kahkahaya dönüşmesine sebep olmuştu. Harry de benimle aynı durumdaydı. Bu mutlu aile tablosunu uzun süredir görmüyordum. Ve özlemiştim... ihtiyacım vardı...

Don't Let Me Go!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin