Sabah kalktığımda saate baktım. Aman bakmaz olaydım. Telefonuma uzanayım derken kendimi yerde buldum. Ve tabiki telefonda benle uçuuup tam yüzüme düştü. Yüzüme yani. Yüzüme. Tamam yere düşerim. Yok o düşmek değil bildiğin uçmaktı. Tamam yere uçarım ama telefonun yüzüme düşmesi nedir ya? Burnum gitti yani. Burnum kırıldı. Yok bu da olmadı. Bundan kırılmaz. Ölür ölür. Burnum öldü. Bugün ikindi namazıda gömcez. Cenazeye bekleriz yani. Ay kefen parasıda biriktirmemişti. Of bana ödetcek yani. Ayy ne diyorum ben be? Ben ne yapcaktım? Hah saat. Telefonuma uzandım. Obuuu. (Babannemden alışkanlık işte naparsın.) Saat daha sabahın 06:00' sı. Bildiğimiz sabah 6. Yani böyle bildiğimiz. Ve kendimi tekrar yatağa atarım. Daha 5 dakika olmadan omzum dürtülmeye başladı.
"Lan kız öldünmü ???"
"Hı."
"Ay anneeee Başak ölmüş."
"Hı hı."
Bi koşturma sesi.
"Başaaak. Kızım daha çok gençtin yavrum."
Yavrum ımm.
"Hı."
"Hani ölmüştü Burak."
"Öldünmü dedim. Evet dedi."
"Çok zekisin Burak çoook."
"Ah ah. Sana çekmişim annecim."
"Terlik geliyor terlik."
"Terliğini öpeyim annem."
Ve bir terlik sesi. Abimin bağırışı. Tekrar buraya koşarak yaklaşan ayak sesleri. Yatağımı ölmesi. Ve garip sesi. Birinin bana vurmaya başlaması. Ve benim uyanmam. Kafamı kaldırdığımda abiğrencimi gördüm.
"Hı."
"Galk."
"Galk?"
"Kalk hadii."
"Abiğrencim daha saat sabahın 6'sı."
"He Başakakacım he. Saat öğlen 2 buçuk."
"Hey abiğrencim. Başakaka neden diyorsun bana? Üzülürüm ama. Zaten herkes öyle diyoo."
"Sen bana abiğrencim neden diyorsan bende o yüzden sana Başakaka diyorum. Ve öyle kafiyeli kafiyeli konuşma. Desinler ohh."
"Ay neyse. Saat kaç demiştin?"
"2 buçuk."
"Neeey? Ayımıyım ben şaka yaptığını biliyorum. Yani çünkü akşam erken yattım. Bu kadar geç uyanmam saçma."
"İşte orasını bilemem. Ve evet ayısın."
"Hıh. Hem sen çekil git yatağımdan."
"He senin yüzünden terlik yedim ben. Hadi çabuk bişeyler yiyelim. Dışarı çıkcaz."
"Ama sen terlik yemedinmi? Karnın toktur."
"Ay Başakaka sus."
"Hahha. He şey neden dışarı çıkcaz?"
"Sence neden abicim? Tabikide misafirler gelicek. Bende gidicem. Arkadaşlar doluymuş. Bende senle dolaşırız dedim."
"Emin misin?"
"Hayır Burağım. Hahahha."
"Abiğrencim. Bence ben sana çekmişim. Ama sadece espiri yeteneği. Yani aklım felan sana çekmesinde. Ölürüm yani."
"Hey. Ayıp oluyo ama. Ben senin için arkadaşları ekiyim. Sırf senin için. Eve mis...." dedi ve sanki söylememesi gerektiği halde söylemiş gibi eliyle ağzını kapattı hemen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEKLE HAYAT...
Novela Juvenil"Yanımda ol. İstersen kalbimi kır ama yanımda ol. Hem kelebeğin kırdığı kalp çabuk iyileşir. Kelebek kalbi acıtmak için fazla küçük. BEYAZ ATLI PRENSİN." Beyaz atlı prensimi bulacağımı hiç düşünmezdim. Hem...