Artık yetimheneye alışmıştım.Oda arkadaşlarıma ,voleybol gurubun daki arkadaşlara hatta annemin yokluğuna bile
ama alışmadığım tek şey hergün gittiğim okulumdaki öğrencilerin bana hiç usanmadan acıyan gözlerle bakanlarına .Bi gün okulun ortasına geçip "bana acıyarak bakmaniza bi son verin "diye bagirmistim.Ne yazık ki o gunden sonra hocalarda bana öyle bakmaya başladı.Bugün nedense okula gitmek gelmiyordu içimden. Okula gitmek yerine yine annemin yanına gidebilirdim. Bana ait olan küçük dolabın önüne gelip kapağını açtım. Acaba anneme güzel görülmek içinde ne giyebilirim.
Sanki çok fazla seçeneğim varmış gibi dört beş tane kıyafetten hangisini giysem diye bakıyordum. Aslında kıyafetlerim fazlaydı buradakilere göre ama hepsi neredeyse renkliydi.Annem artık yokken ben nasıl hiçbirşey yokmuş gibi hayatıma devam edebilirdim ki renkli kıyafetlerlemi.Dolap da ne kadar renkli kıyafet varsa hepsini elif ve zelise vermiştim. Geriye bir kaç parça koyu kıyafet kalmıştı.Dolaba elimi atıp ilk gelen kıyafetleri çıkardım. Banyoya gidip giyinmeye başladım. Giyindikten sonra kırık olan aynanın karşısına geçip kendime baktım.
Artık eski halimden eser kalmamıştı bu ben değildim. Ben hep gülen şen şakrak biriydim.
Etrafımda ki insanlara karşı hep güler yüzlü sevecan biriydim.Gerçi onlara göre dışardan oyleydim.Kimse içimi bilmezdi.Hep bir tarafım eksikken asla mutlu olamıyordum.Yapı olarak şanslı bir kızdım. İçimde ne fırtınalar koparsa kopsun asla dışarıya yansıtmazdım.Kolay kolay ağlayan biride değildim ama her gece annemsiz girdiğim soğuk yatak da gözlerim ben den izin almadan içini başlatıyordu.Ama ya şimdi bi insan iki hafta da ne kadar değişebilir ki fakat ben kendimi taniyamayacak kadar değişmiştim.Etrafımda ki insanlara gülmek yerine somurtuyordum.Bu sefer içimde kopan fırtınalar içimde kalmayarak dışarıya hırçın sinirli bir kız olarak çıkıyordu. Yetimhaneye geleli 2 hafta olsada herkez beni tanımıştı daha doğrusu yeni halimi ,korkuyorlardı benden.Ama sadece Elif ve Zelişe karşısında daha farklı oluyordum.Uzun zamandır ne arkadaşım olmuştu doğru düzen nede dostum ama onlara çok alışmıştım. Gülen yüzlerine olsun bana karşı birşey saklamayip sırlarını anlattıklarını ama birtek bilmediğim şey Elifin buraya nasıl geldiği sadece bildiğim 2 yıldır burda olduğu .Bir defasında dayanamayıp sormuştum."aman boşver ya "deyip geçmişti.
Ben de söylemek isteseydi söylerdi diye üstelemedim.Ama merak konusunu hala aşamamıştim.Neden söylemiyor du ki çok mu kötüydü yada aman her neyse ya.Birkaç malzeme ile koyu göz makyajı yapıp son halime baktım. Siyah dar paça pantolon, üstümde ise ve yaka siyah kalın tişört. Üstüme de bir günlük çalışmayla aldığım deri ceket.Karşım daki bana baktığımda bir tek koyu sarı saçlarım yabancı gelmiyordu.Zaten birtek onlar değişmemişti. Ama bu halime alışmak zorundaydım sadece güçlü olmak için alışmak zorundaydım.
Ben böyle düşünürken boynuma birşeyin dolaştığını hissedince korktum hemen annem gelmişti aklıma . Aynada baktığımda bordo bir atkı görmek içimi rahatlatırken takan kişinin elif olmasi daha da içimi rahatlattı. "Ah Elif senmiydin korkuttun beni "
"afedersiniz Ayça hanım "Gercekten de seviyordum onu.Hanım demesi beni gülümsetirken ona sarıldım.
"Bu arada nereye gidiyorsun okula gitmediğin
belli"
"Ziyaret etmem gereken biri var bunu sen de biliyorsun "
"Ah öylede okul nolcak bu gidişle okulda kalacaksın "
Ufak bir kahkaha attım
"Sence Elif okul umrumdami"
"Biliyorum umrunda değil ama umrunda olsa iyi olur canım ""Aman hiç birini görmek istemiyorum boşver kalayım nolcak ya"Odama doğru ilerleyip yatağımın üstündeki sırtcantamı alıp sırtıma geçirdim. "Hadi ben gidiyom bir iki saate dönerim "diyip odanın kapısının oraya geldiğimde Elif önüme geçti .nevar der gibi göz kırptim.Ellerini ceketimin fermuarına götürerek "Hastalandıgın da seninle uğraşamam tamam mi güzelim "Gülerek söylemesi benide güldürürken "seni pislik"diyip canım arkadaşıma sarildim.Zelişin yatağına baktığım da yatış şekli gulmeme neden oldu .Beni güldüren sadece onlardı başkası değil. Elif nereye baktığımı görünce oda gülmeye başladı. "Gotun de pireler uçuşuyor işte nolcak"Gülerek dışarı çıktım. Bahçe kapısının önüne geldiğimde tahminim 5 yada 6 yaşlarındaki küçük sarışın bir kız çocuğu yurdun kapısından içeri bakıyordu.
Sanırım içeriyi merak etti diye düşünerek çıktım dışarıya. Otobüs yerine yürümeyi düşündüm hava soğuk olsada umrumda değildi. Sokaklarda fazla insan yoktu olmaması normaldi tabi soguk havada.Her zaman geçtiğim sokaklardan yine geçiyordum.Kimi evin sobası yanarken kimisinin kide yanmiyordu.Sıcak bir yuva huzurlu bir sabah kahvaltısı ve kahkahalar.Daha da hızlanarak koşmaya başladım. Gideceğim yere yaklaştığımda yavaşladım.Ona götürecek bir çiçeğim olmasada ona sevgimi götürüyordum.Kapının girişindeki her zaman doldurdum şişeyi göremeyince boş verip annemin olduğu köşeye gittim.Ama mezar bi an gözüme yabancı geldi.Çiçeklerle suslenmesine mi şaşırmayalım yoksa fotoğrafa mi?Hadi ama bu da ne şimdi etrafıma baktım ama ben den başkası yok gibi gözüküyordu.