''Çok geç diye bir zaman yoktur!'' -Keyifli okumalar :)
........................................................................................
''Kerem!''
Sıçrayarak yattığım yerden doğruldum. Ahh genemi kabus. Aslında ben rüyada mıyım, gerçekte miyim kolay algılarım. Ama Kerem'in olduklarında uyanamıyordum. Yapamıyordum. Yaptırtmıyordu. Gene görmüştüm. İşte bu gece başıma geleceklerden habersiz bir karar aldım. Onun olduğu şehre gitmek. İstanbul'a gitmek. Bu gece dedikleri çok dokundu. İlk o gitmişti ama benim o İstanbul'dayken kalkıp Mersin'e çok saçmaydı. Dedi ki ''Sen buradayken yalnızdım, şimdi sen gittin ıssızım.'' Çok özlemiştim. Çok. Kerem kim mi? O hani şarkı sözü var ya; 'Son aşkım, ilk yarim'. Şu son 2 yıl, onsuz 2 yıl çok zor geçti. Hemde çok. Bunları düşünürken gene ağlıyordum. Ama artık alıştığım için fark etmemiştim bile. Ağlayarak uyuyakalmışım.
Sabah Eylül'ün ''Eslemmm!'' diye çığırmasıyla uyandım.
''Günaydın uyku çuvalı.''
Neşeli sesi beni hafif gülümsetti ama aklıma Kerem aklıma gelince yüzümde dondu. Ve gene düşüncelere daldım.
''Hey Eslem! Dondun kaldın. Ne düşünüyorsun?''
Eylül hem kuzenim hemde en yakın arkadaşımdı. Kararımı ona açıklayabilirdim. Hatta kesin yine iş diye tutturup bizimkiler gelmezlerdi. Ama Eylül kesin gelirdi. Beni yalnız bırakmazdı.
''Eylül, ben bir karar aldım.''
''Ne kararı?'' Meraklı çıkan sesinde gene ne yumurtluycan sorusu gizliydi.
''Ben rüyamda Kerem'i gördüm. Beni çağırdı biliyor musun?'' O bakışlar, o surat ifadesi sanki bunlardan bıkmış gibiydi.
''Eslem nasıl gidicen oraya?'' Al işte! Ama ben seni ikna edicem Eylül Karaçay.
''Eylül dayanamıyorum.Çok kötüyüm. O da öyleymiş. Bizim ev hala duruyor. Orada yaşarım. Hem belki yani istersen sende benimle gelirsin. Valla sözünden çıkmıycam.'' ilk baştan beri kaşlarını kaldırmış dinlerken son dediğime hafif güldü. Umutla gözlerine baktım.
''Peki ama aileleri nasıl ikna edicez?'' Bak orası hiç aklıma gelmemişti. Ama hallederiz.
''O iş bende.''
''Tamam o zaman.'' İşte bu kadar.
''Hadi hazırlan bizimkilerle buluşacağız.''
''Tamam. Sen in, ben hazırlanıp geliyorum.''
Eylül aşağı inince aynanın önüne geçtim. Ve yansımama baktım. Ben kimmiyim? Ben Eslem Karaçay. Ünlü Karaçay Holdingin sahiplerinden Fatih Karaçay ve Engin Karaçay'dan, Fatih ve Açelya Karaçay'ın kızıyım. Biricik kızıyım. Tek kızıyım. Tek. Tek! TEK!..
Bunu neden mi vurguladım? Bu düşünceyle gözlerim doldu. Bende düşünmemeye karar verdim.
Ve tekrar kendime baktım. Şu son 2 yılda nasıl da kilo almışım? Olanlardan sonra ilk oldukça çok zayıflamıştım. O zaman şok dönemindeydim. Sonra şu berbat ve sıkıntılı dönem başladı. Bu dönemde ise kendimi hep yemeğe vermiştim. Nedense hiçbir şey yapmak istemiyordu canım. Ve sonuç aynada gözümü yoran bir görüntüydü. Siyah saçlar, mavi gözler anca böyle tanımlayabilirim kendimi galiba. Kilolu ve çirkindim. Son 2 yıl beni yalnızca kilolu bir kız yapmamıştı. O 2 yıl, koskoca 2 yıl benden çok şey alıp götürmüştü. Mesela gözlerim çok ruhsuz bakıyordu. Eski Eslem böyle değildi. Eskiden yüzerdim. Onunla beraber. Eskiden kitaplara ve filmlere bu kadar bağlanmazdım. Eskiden çok sıcakkanlıydım. Eskiden beyazdım. Ama artık öyle değildi. Herkese karşı soğuktum. Siyahlaşmıştım. Hani demin Eylül dedi ya 'bizimkilerle buluşucaz'. Aslında hiçbiriyle yakın değilim. Hiçbiri arkadaşım değil. Hiçbiriyle samimi değilim. Hep onların yanında Eylül'ün zorlamasıyla duruyordum. Ben yalnız olmaktan mutluydum! Şimdi diyorsunuzdur ''Neden itiraz etmedin?'' 2 yıldır ediyorum ne fayda! Artık gidip onların yanında yalnızca oturup boş vakit harcıyorum
O değilde 2 saattir burada takılıyorum. Eylül kesin çıldırdı. Hemen hazırlanmalıyım.
İçi siyahlarla dolu olan dolabımı açtım. İçinden siyah dar paça pantolon ve siyah bir t-shirt çıkardım. T-shirt'ü içime sokucaktım. Ama tabikide bu kiloyla böyle dolaşmazdım. Dolaptan havanın sıcak olduğunu da göz önünde bulundurarak ince siyah bir yelek çıkarttım. Kalçalarımı kapatıyordu. Siyah saçlarım havanın sıcaklığı ile terlemiş ve yağlanmıştı. Ama şimdi duşa girsem Eylül beni kesin keserdi. Zaten yeterince oyalanmıştım. O yüzden hemen seçtiklerimi üzerime geçirip saçımı topuz yaptım.
Daha fazla oyalanmadan aşağı indim. Eylül beni görünce gözlerini devirdi.
''Tekrar yattın sanmıştım. Az daha yukarı geliyordum.''
''Tamam işte geldim Eylül!''
''Tamam hadi yürü.''
Tam gidecekken annem mutfaktan çıktı.
''Kızlar gidiyor musunuz? Bari bir kahvaltı yapsaydınız?''
''Yok yenge biz zaten arkadaşlarımızla yapıcaz.''
'Arkadaşlarımız' kelimesini duyunca gözlerimi devirdim. Bu annemin ve Eylül'ün gözünden kaçmadı tabi. Ama umurumda değil. Onlar benim arkadaşım falan değil! Gene söylüyorum ki ben yalnız mutluyum!
''Tamam o zaman.'' Annemin gözü bana kaydı ve devam etti. ''Kendinize dikkat edin ama. Geç kalmakta yok. Anlaştık mı?''
''Anlaştık'' dedi Eylül gülerek. Bense gene ve gene gözlerimi devirdim. Şu son 2 yılda çok düşünür oldu da beni.
''Anlaştık mı Eslem?'' Annemin sesiyle anneme döndüm.
''Anlaştık!''
''Tamam o zaman. Hadi görüşürüz bakalım.''
''Görüşürüz yenge.''
''Görüşürüz anne.''
Evden dışarı çıktık. Siyahlar içinde olduğum için tüm güneş ışınlarını üstüme çekiyordum. Ama umurumda değil. Çünkü bu benim cezamdı. Hemde siyah ruhumun dışa yansımasıydı. Bide mavi görünen ama siyah bakan gözlerim...
Merhaba arkadaşlar. İlk önce sizinle bir tanışalım. Benim adım Hacer soyadım Karcı. 16 yaşındayım. Bu hikayenin kurgusu baya zamandır aklımdaydı ama bir türlü yazamıyordum. Yazsam da beğenmiyordum. Aslında bu bölümünde pek güzel olduğu söylenemez. Ama öyle yada böyle yazmak istiyordum. Bende böyle kötü olsa da bir başlangıç yapmak istedim. Hikayem okunur mu, güzel mi, sevilir mi bilmem. Ama lütfen okuyorsanız bir oy ve yorum verin. Şimdi şöyle diyicemki gelen yorumlara göre devam ettircem. Ama bu eğer oy gelmezse bölüm gelmez anlamına gelmez. Ben sizden eleştiri istiyorum. Nasıl buldunuz ilk bölümü. Güzel mi? Çok mu kötü? Sıkıcı mı? Ne yanlışlar var? Nasıl yazsam daha iyi olur? Ben böyle şeyler istiyorum. Ben geçipte yoruma bol övgüler yazıp yeni bölüm beklediğinizi söylemenizi söylemem. Yalnızca bana fikrinizi söyleseniz? Şimdi birde bölüm çok kısa vede pek bir şey içermiyor. Buda şöyle ki bu bölümde ana karakterimiz Eslem'i tanımanızı istedim. Biraz yalnız bir kız. Ama bunu kendisi istiyor. Ama hani söylenilenlerle istenilen başka olur ya onunki de öyle. Aslında bu yalnızlıktan birinin onu gelip kurtarmasını isteyen bir taraf var içinde. Ve bir de Kerem denen şahıs var. Fikirlerinizi alıyım; Sizce Kerem kim? Neden hep onu düşünüyor. Kerem neden onu bu kadar yaralamış? Lütfen güvenimi boşa çıkarmayın. Çünkü ben okuyuculara güvenirim. Ve size de güveniyorum. Hepinizi seviyorum. Sağlıcakla kalın.
Bu not aslında ilk bölümden saçma oldu biliyorum daha hiç okuyucu yokken ama ben en iyisinin baştan konuşmak olduğunu düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ManKopat
Teen Fiction''Kerem!'' Rüyama giren Kerem ile bir karar aldım o gece. Benim için bazen kötü, bazen iyi sonuçlar doğuracak bir karar. Beni belki siyahlıktan kurtaracak bir karar. Mavi ama siyaha boyanmış ruhum gibi siyah gözlerimi mavi baktığını ortaya çıkaracak...