Multimedyada Kerem.
Eve giderken Ege'nin son söylediği sözleri düşünüp dalgın dalgın yürürken taşa takılıp bok çuvalı gibi yere yapıştım. Niye hep o gerizekalıyı düşünürken cenabetmişim gibi başıma bişey geliyordu? Uğursuz piç. Onun yüzünden kim bilir başıma daha neler gelecekti. Başıma bişey daha gelmeden nihayet eve varabilmiştim. Eve girip kapıyı kilitledikten sonra evde her zaman ki gibi kimse olmadığı için kendi yemeğimi yapmaya çalışıp (!) direk odama çıkcaktım. Zeytin,peynir,ekmek Allah ne verdiyse gömülüp odama çıktım. Pars'ın yemeğini verip Caner'e mesaj attım.
Kime:Hıyar :D
Napıyosun.Kimden:Hıyar :D
Sen mesaj atana kadar Sünger bobu izliyodum. Halada izliyorum. Birazdan final bölümüne geçicem.Kime:Hıyar :D
Ahahaha. Sünger bobla Patrick evleniyor. Yani gaylar. İbne olduğumu biliyorum teşekkürler.Kimden:Hıyar :D
Bunu söylerken ne kadar üzüleceğimi düşünmedin mi? Duygularımla oynadın Çise by by.Kime:Hıyar :D
-bok emojisi- bok bile mutlu bi ben değilim.Kimden:Hıyar :D
Sana hayatının kazığını atıp gidiyorum. Sen hayatında hiç öyle sıçtın mı? Ben denedim ama olmadı. Salak mısın? O bok değil kakaolu dondurma.Kime:Hıyar :D
Hayatımda ki herşey yalanmış demek ki herşey buraya kadarmış.
-kakaolu dondurma emojisi-Canerle saçma bir konuşma yaptıktan sonra masanın başına geçtim. Canım ders çalışmak istedi birden. Sanırım dünyanın sonu. Geçen sene çok zeki bi kızdım. Şimdi ise erkek oldum. İğrenç esprimide yaptıktan sonra ders çalışmaya başladım. 1 sayfa okuduktan sonra kendimi uç,kalemlik,kalem ve defterle Kırtasiye Savaşları yaparken buldum.
Uç kutusu uçlarını silgiye sokuyordu. Silgi yapma diyordu ama dinlemiyordu uç kutusu. Silgi kalemden yardım istiyordu. Kalem silginin yardımına koşuyordu. Uçları içine alıyordu. Kalem kutu silgiyi içine atıyordu. Koruyordu bir anne gibi. Uç kutusu çok duygulanıyordu. Ağlamak istiyordu. Ama yapamıyordu deyip oyunu noktaladıktan sonra saatin 2.31 olduğunu gördüm. Bu işte bir cenabetlik vardı ama hadi hıyarlısı.
Yatağıma uzun atlayış yaptıktan sonra alarmın sesiyle uyandım. Saat 8.31 di ve işe 31 dakka geç kalmıştım. Göz devirip hemen üstümü giyip evden çıktım. İşe vardığımda hemen önlüğümü giyip çalışmaya başlamıştım. İş çıkışında Mine beni almaya geldi. Beraber çarşıya çıkıp bi kaç parça kıyafet alcaktık. Yarın gerizekalı Caner'in doğum günüydü. Pasta işlerinde becerikli olmadığım için Mine pastayı yapcaktı. Etrafı süslememede izin verilmemişti. Yine bi sakarlık yapıp etrafı bozmamam için ben sadece balon şişircektim. Avm'ye girip ihtiyacımız olan herşeyi aldık. Sonra Caner'den telefon gelmesi üzerine bizim kafeye gittik. Caner yanında tanımadığım bir çocukla oturuyordu. Yanlarına gidip oturduk. Caner;
-"Sizi çok yakın bir arkadaşımla tanıştırcam. Adı Kerem. Kerem Mertoğlu."
Bu soyad bana ne kadar tanıdık gelsede bir türlü çıkaramadım. Düşüncelerimi Kerem'in sesi böldü.
-"Şey ben kuzenimidd getirmiştim ama zaten birazdan burda olur."
Kapının açılış sesiyle Ege içeri girdi. Keremle tokalaşıp Naber kuzen diyince şoka girdim. Bi bu eksikti. Şimdi tam oldu. Heryerde karşılaşmak zorundaydık sanki. Bakışlarımı farketmiş olcak ki ortamı yumuşatmak için ee ne içiyoruz dedi. Herkes bişey söylerken ben sadece su istedim. Bu olayın üstüne bir soğuk su iyi gider diye düşündüm. İçeceklerimizi içtikten sonra herkes evlerine gidecekken Ege ortaya salak saçması bi fikir attı. Neymiş Gece daha yeni başlıyormuş....
1 saattir boş boş oturuyorduk. Barda ne işimiz vardı anlamış değilim. Caner çoktan kafayı bulmuştu. Mine desen tanımadığı bi çocuğun kolunda salyaları akarak uyuyakalmıştı. Kerem hala içiyordu. Ege beni izliyordu. Ben ise ortada oynayan sürtüğün ne kadar kılsız olduğuna bakıyordum. Bi dakika. Ne! Ege beni izliyordu. Buraya beni izlemesi için mi gelmiştik? Mine'yi dürtüp uyandırdım. Kerem'e zorla bardağını bıraktırdım. Caner'i bi kadının göğsünden kurtardım. Ege'yi de aldıktan sonra sahneye çıkıp kurtlarımızı atmaya başladık. Oha Caner'in götünden kurt çıktı. Hepimiz buna anıra anıra gülmeyr devam ederken eskisi gibi oynayabildiğimi gördüm. Bu işte ustalaşmıştım. Bir süre hiç dans etmediğim için kıvraklığımı kaybettiğimi düşünüyordum ki yanılmışım hala eski seksi Çise'ydim. Ünlü dönüşümü yaptıktan hemen sonra kendimi Ege'nin kollarında buldum. Dans ediyorduk. Çok yakındık. Nefes kesiciydi. Mükemmel dans ediyordu. Yorulana kadar dans ettik. En sonunda kendimizi locanın kanepelerine attık. Aklıma yarın Caner'in doğum günü gelince çocuklara sürpriz parti yapacağımızı söyledim. Hepsi onayladıktan sonra yarın Caner'i Kerem oyalıycaktı. Pasta işleriyle Mine uğraşcaktı. Ben balon şişircektim Ege ise ortalığı süsliycekti. Plan tamamdı. Herkes evlerinde dağıldı. Bi tek ben kaldım. Keşke motorumla gelseydim diye düşünmeden edemedim. Yanımda siyah bir araba belirdi. Pencereyi açtı.
-"Atla eve bırakıyım."
Kabul ettim. Bu saatte bi tek Ege'ye güvenebilirdim. Arabaya bindim. Eve varana kadar hiç konuşmadık. Eve vardığımızda teşekkür edip arabadan indim. Eve gidip direk yatağıma yatıp yarın güzel bir gün olmasını dileyip uykuya daldım.
Üstümde bir ağırlıkla ve yüzümde bir ıslaklıkla uyandım. Üstümde uyuyan Caner'i ve salyalarını aşağıya attıktan sonra gerizekalıyı zar zor uyandırdım. Beni uyandırmaya çalışırken uyuyakalmış salak. Bugün Caner'in doğum günü olduğu aklıma gelince Kerem'i arayıp Caner'i çağırmasını istedim. Caner evden gidince hemen hazırlanıp doğum gününde giyeceğim elbisemi alıp evden çıktım. Canergilin eve varınca zili çaldım. Mine kapıyı açtı. Hemen içeri girip hazırlık yapmaya başladık. Mine mutfakta pasta işleriyle uğraşırken salonda Ege'yle baş başa kalmıştık. Balonları şişirip Ege'ye veriyodum. Ege'de asıyordu. Sonra diğer süsleri yerleştirdik. İşimiz bittiğimde tam arkamı döndüm ki aramızda 2 cm fark vardı. Burunlarımız sürtüyordu birbirine. Gözlerimizi birbirimizden alamazken gerizekalılık yapıp geri çekildim. Hiç sevgilim olmadığı için bu işlerde tecrübesizdim. Çok heyecan yaptığım için onla aynı odada olamazdım. Koşup mutfağa gittim. Mine mutfakta şaheserler yapmaya devam ediyordu. Pastaları görünce benimde doğum günümün haftaya olduğunu hatırladım. Hiç kimseye sölemicektim. Hiç bi zaman doğum günümü kutlamamıştım. Bundan sonra da kutlansın istemiyordum.
Neyse bugün mutlu günümdeyim. Hiç bişeyin aklıma girmesine izin vermiyicem. Birazdan Keremgilde gelir. Party timeeee.10 dakika sonra
Anahtar kapının kilidine girdi. Geliyolağğğrr diye bağırıp saklanmaya başladık. Lambalar kapalıydı. Gözü gözü görmüyordu. Mineyle,Ege saklanmışken ben hala nere saklanacağımı bilmiyordum. Ta ki Ege'nin ayağına takılıp orasına düşene kadar. Bağırmamak için kendini çok zor tutuyordu. Yine yapmıştım yapacağımı. Kafamı Ege'nin boynuna saklamak zorunda kalmıştım. Yoksa gözükecektim. Bu hareketin onu tahrik edeceğini bilsem de başka şansım yoktu. Nihayetinde kapı açılmıştı. İçeri Keremle Caner girdi. Lambaları açmalarıyla Happy Birthday To You. Mandalina Suyu. Çişini yapta uyuuğğ. Diye devam ettirmemle herkes bana göz devirip Caner'in yanına gitmeye başladı. Duygulanmış ağlıyordu gerizekalı. Yanlış doğmuştu oğlum bu kız olcaktı. Tam olmamış anasının karnına geri sokmalıyız. Neyse bende gidip sarıldım. Sonra oturduk hediyelerimizi verdik. Ege tişört almış. Mine oyun konsolu almış. Kerem dünyanın en gerizekalı adamı plaketi almış ben ise -ibne sırıtışı- sünger bobun final cdsini aldım.
Caner hediyeleri bir kenara fırlatıp şarkı açmaya başladı. Deliler gibi oynadık. Caner bu gece onlarda kalacağımızı sabahta bize bir sürprizinin olduğunu söyledi. Bizde kabul edip uyanık kalmak için bir film izlemeye karar verdik. Korku filmi izlicektik. Dabbe 5 zehr-i cini izlemeye başladık. Korku filmlerini severdim ama bu ne biliyim bi değüşüktü. Şimdiden yusuf yusuf olmaya başlamıştım. Yanımda Mine var zannederken Ege'nin olduğunu gördüm. Çocuğun elini paramparça etmiştim nerdeyse. Sesini bile çıkarmamıştı. En sonunda filmin en korkunç yerindeyken kapı sertçe kapandı ve elektrikler kesildi. Korkudan Ege'ye sarılmıştım farkında değildim. Bu çocuk hiç korkmaz mıydı? Biz burda üç buçuk atarken onunda beni koruması farklı bir ayrıcalıktı tabi. Özel hissettiyordu insana kendini. Sahiplenircesine sarılıyordu. Gitmemi istemezmiş gibi. Tabi bu halde biraz zor giderdim o ayrı mesele. İçerden korkunç bi ses gelince koskocaman bir çığlığı bırakıvermiştim. Benim çığlığımın yanında yine aynı sesin kahkahasını duydum. Sonra içeri Caner girdi. Anırırcasına gülüyordu hayvan. Şaka ne demekmiş göstercem ona diyip evin içinde kovalamaca oynamaya başladık. Yorulunca kendimizi kanepeye atıp gülmeye başladık. Yorgunluktan en sonunda hepimiz kanepede sıkış tıkış uyuyakalmışız. Sabah iğrenç bir kokuyla uyanmıştık hepimiz. Biri ossurmuş olmalı ki herkes birbirinin götünü koklamaya başladı. Hiç birimiz şaşırmadık Caner'in yaptığına başka kim yapabilirdi ki? Caner hepimizi susturup sürprizini açıklamaya başladı. Çok merak ediyordum. Acaba bu sefer ne sıçacaktı.
-"Evet hazırsanız açıklıyorum."
Açıklıyorum...
Açıklıyorum...
Açıkla daha gerizekalı.
-"Tamam be açıklıyorum."Ağva Yolcusu Kalmasığğn!!!
Bir bölümün daha sonuna geldik. Bir dahaki bölüme kadar sağlıcakla kalın hoşçakalın sjsjjsjs
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Sırrı.
RandomKaranlık bir çocuk. Gizemli sırlar. Hayatında kimseye aşık olmamış bir kız. Onu gördüğü anda daha ne kadar sakar olabilirki? Mutluluğu arayan zavallıdan başka kim olabilir ki? Hayatında daha başka neler değişebilir ki?