Multimedyada Ege'nin sürtük arkadaşı Selin ve Çise'nin çocukluk arkadaşı Çağrı var.
"Sonunda Çise bizi öldürmeden Ağva'ya vardık." dedi Ege. Siz şimdi Ege'nin neden böyle dediğini merak ediyorsunuzdur. Hemen kısaca anlatayım. Ilk önce çubuk krakersiz yolculuk yapmam diyerek onları zorla markete götürdüm ve bir tane çubuk kraker kaldığı için bir çocukla kavga ettim tabiki ben kazandım sonra erkeklerin benim arabamla gidicez muhabbetini videoyu aldım ve Ege'nin Eren'e yumruk atmasıyla son buldu tabi ben orda hunharca gülmeye başladım en sonunda Ege'nin arabasıyla gitmeye karar verdik.Tabiki bu kadarıyla kalmadım ve arabada Ege'yle 28 kere kavga edip 43 kere gizlice saçına çekirdek kabuğu atmam arabadakilerin benim çubuk krakerime sulanması ve onları dövücem diye arabanın az kalsın kaza yapması sonucu Ağva'ya vardık. Yani çok (!) abartıyorlar. Pekde birşey olmamış. Ben bunları anlatırken benim adını bilmediğim bu yüzden minik ev diye adlandırdığım yerlere geldik. Ben-Mine, Kerem-Ege, Caner-Eren ile kalacakdı. Sonunda minik eve girdik bide ne göreyim bir tane çift kişilik yatak var "WTF!" diye böğürdüm. Mine ise "Artık sen yerde yatarsın Çise" dedi. "BOK git sen yerde yat baanne Allam yaa". Mine ise sadece göz devirmekle yetindi.Ege'ler geldi ve restoranta gittik. Hepimiz birşeyler istedik. 15 dakika sonra hala yemeklerimiz gelmedi ve ben açlıktan ölüyordum "La abu yemekler ne zaman gelecek midem bana savaş açtı." dediğim sırada yemekler geldi "Allam sonunda biraz daha getirmeseydiniz açlıktan geberecektik." deyip pis pis garsona baktım ve yemeğe gömüldüm."Oha Çise önünden alan yok yavaş ye." dedi Ege. Bende gözlerimi devirip "Sanane olum sanene." dedim. Tabiki olmazsa olmazımız Caner lafa atladı ve "Sanane benim boyumdan sananee" diyerek Ayşegül'ün taklidini yaptı ve hepimiz yüzümüzü buruşturduk. "Allam sen bu gerizekalıya akıl bizede sabır ver" dedim ve hep bir ağızdan Âmin dedik. Daha sonra neye âmin dediğinin farkıma varan Caner bize trip attı ve hiçbirimizin takmadığını fark edince "Neyse büyüklük bende kalsın affettim sizi ama birdaha olursa affetmem ona göre." dedi. Yani anlayacağınız kendi kendine gelin güvey oldu. Sonrada minik evlere dağıldık.
------------------------------------------------------------------------------------------"LAN Çiseee UYAN sanki kış uykusuna yatmış." diye böğürdü Mine. "Karga bokunu yemeden ne kaldırıyon." "Tatildeyiz dimi Çise herkes odada toplanmış seni bekliyor" "Baanne beklemeyin çokta umrumda şimdi hepiniz siktirin gidin ne bok yiyorsanız yiyin benim tepemin tasını attırmayın yoksa uyanınca hepinizin ağzına sıçarım" "bunu sen istedin Çise" dedi ben daha ne dediğini anlamaya çalışırken kafamdan aşağı kovayla buzlu su döktü ve kaçmaya başladı. "Ağzınıza sıçıcam LAN kaçma ulan vicdansız bari sürahi yada bardakla su dökseydin gel lan buraya kovayla sikcem seni." diye böğürmeye başladım. Herkes bize tip tip bakıyordu tabi bizim mallar anırıyorlardı orası ayrı mesele ama en azından dışarıda çok kişi yoktu sadece sabah sporu için çıkmış olanlar vardı. Biraz daha onu kovaladıktan sonra aklıma yatmak için giydiğim kalpli şortum ve ayıcıklı askılım geldi ve ben bu sefer tam tersi yönde koşmaya başladım. Bizim minik evi gördüğüm anda içeri daldım ve bikinimi üstüne transparan kısa plaj elbisemi giydim sonrada plaj çantamı hazırladım ve şapkamı taktım artık hazırım. Ben tam çıkmaya hazırlanırken Mine geldi ve bende ona Hazırladığım buz gibi soğuk suyu kafasından aşağı döktüm ama benimki sürahiydi tabi benim suyum biraz (!) daha soğuk olabilir. O sırada Mine "Aaaaaaaaaaahhh" diye çığlık attığı için bizimkiler bir anda odaya daldılar sonra Mine'nin o halini gördükten sonra hepimiz gülmeye başladık hatta anırmaya desem daha doğru olur. Benim ısrarlarım sonucu plaja gidecez ama şuna Mine'yle erkeklerin hazırlanmasını bekliyoruz. Off hala gelmedil... Woaw kaslara bakın hani benim kankiminde kasları var yani Caner'e bak sen Kerem'de az değil hani oha sidikli Eren'in de kasları varmış ama Ege'nin kasları görülmeyecek gibi değil "kızlar ağzınızın suyunu akıtmanız bittiyse hadi artık gidelim"dedi Ege. Bizde Mine'yle bir kaç saniye göz göze geldik ve aynı anda hıh dedik ve önümüze dönüp hızlı bir şekilde yürümeye başladık. Sonunda sahile vardık. En zor kısma geldik kızgın kumda terlikle yürümeye çalışmak. Kumda penguen gibi yürüyorum arada sırada terliğimin içine kum girince ayağımı hafif sallıyorum ve bu beni iyice penguene çeviriyor sonrada bizimkiler daha şiddetli gülmeye başlıyor. Sonunda dayanamayıp "Ne var be Alla Alla" diye çemkirdim. Biz hala boş şezlong bulamamıştık. Biraz daha yürüdükten sonra "Sonunda yaa boş şezlong bulamıyacaz diye ödüm koptu." dedi Mine. Onlar orada konuşurken bende etrafıma bakınıyordum ve bir kumdan kale gördüm. Etrafıma bakındım sonra kumdan kalenin etrafına bakındım kimse o tarafa doğru bakmıyordu. Yavaş yavaş kumdan kaleye doğru ilerledim ve bir tekme attım tekme attığım anda kale bozuldu bende oradan hızlı hızlı ayrılıp bizimkilerin yanlarına doğru ilerledim o sırada hepsinin kaşları havaya kalkmış bir şekilde beni izliyorlardı bende açıklama gereği duyup "Bozmazsam içimde kalırdı." dedim. Candy kız gülüşü yapıp üstümdeki transparan plaj elbisemi çıkarmaya başladım ama sanki bir çok göz bana çevrilmiş gibi hissettim sonra etrafa bakındım evet doğru tahmin! birçok abaza veya yavşak erkeğin gözü benim üzerimde buna bizimkilerde dahil, rahatsızca yerime oturdum ve çantama koyduğum kitabı okumaya başladım. Ah! Nasıl unuturum güneş kremi sürmeyi. Hızlıca güneş kremini sürdüm ama sırtım kaldı. Hemen yanıma baktım sadece Ege vardı. Ah! Şans bana birazda yüzünle gülsen neden hep kıçınla gülüyorsun. Ege'de durumu fark etmiş olacak ki pis pis sırıtıyordu. " İstersen sırtına güneş kremini ben süreyim." dedi. "Yok canım saol almayım ben gider şuradaki kızlara sürdürürüm." dedim ve iki kızın yanına gittim. "Şey sırtıma güneş kremi sürer misiniz?" dedim. Sarışın olan "Ahh tabiki tatlım gel otur hem belki akşam bir şeyler ayarlarız." dedi ve göz kırptı. "Oturanı siksinler." dedim ve koşarak bizim şezlonglara doğru ilerledim. O sırada Ege bana 'ne oldu' dercesine göz kırptı. Bende utana sıkıla güneş kremini ona uzattım. "Ne oldu hani kızlara sürdüyordun niye koşarak geri geldin? Ahh tabi yaptığın hatayı fark ettin. Sonuçta benim gibi taş bir varlık senin sırtına güneş kremi sürecek bu fırsat bir daha kaçmaz dedin ve koşarak geldin." dedi o sırada bende onu şaşkınca izledim ve konuşma yetimi tekrar kazanınca " Aklından ne senaryolar geçmiş oha. Mal ben sana niye güneş kremi sürdüreyim kızlar lezbiyen çıktılar onlar senden daha tehlikelidir diye tekrar sana geldim." dedim ve dediğim an hunharca gülen adam gibi gülmeye başladı. Gülmelerin arasında sadece "Sendeki şans eşşek şansı lan." dediğini anladım. "Tamam yaa yeter güldün sür artık şu güneş kremini." diye homurdandım. Sonunda güneş kremini sürmeye başladı. Güneş kremini sürmeye bitirince hemen ayağa kalkıp bizimkilerin yanına koştum ve deniz ayağıma geldiği anda çığlık atarak geri çekildim. "Kim buz attı lan denize onu bulunca çok pis yapacağımı söyleyim." dedim. Caner "Hadi gel Çise girince alışıyorsun çok abarttın." dedi. "Siksen girmem." dedim ve tam arkamı dönerken biri beni omzuna attı. Tabi ben hemen "İmdat! Adam kaçırıyorlar beni denizde boğacak bu psikopat." diye böğürdüm. "Bi sus kızım ya sağır oldum senin yüzünden." dedi beni kaçırıp denizde boğmaya çalışan psikopat bir dakika bu sesi tanıyorum bu... Ege'nin sesi! "EGE" diye çığırınca popişime şaplak attı tabi ben orda kıpkırmızı kesildim o sırada Ege "Bir daha konuşursan ne yapacağımı gördün o yüzden... SUS!" dedi ve beni denize attı son anda nefesimi tuttum ve hızla su yüzüne çıktım ve Ege'nin sırtına atlayıp o daha ne olduğunu anlayamadan dengesini kaybedip ben altta o üstte bir şekilde denize düştük. Bizimkiler halimize anırarak gülüyorlardı. Caner "Ahahaha lan ahaha halinizi görmeliydiniz ahahaha" dedi. Ege "Caner bir an önce susmazsan hiç iyi şeyler olmıcak" dedi. "Hop orda duracaksın benim kankama kimse vuramaz..."daha lafımı bitirmeden Caner lafa atladı "Kankasını koruyor bakın örnek alın"dedi ve ben cümlemi devam ettirdim "Ona yalnızca ben vurabilirim"dedim. Caner tedirgince sırıttı ve "Siz sakın onu örnek almayın dilim sevişti bi dakka o öyle değildi...HAH! hatırladım dilim sürttü"dedi ve hızlı hızlı geriye doğru gitmeye başladı tabi denizde olduğumuz için dengesini kaybetti ve sırt üstü suya düştü bu sefer gülen taraf biz olmuştuk. Denizde sıkıldığımız için kumsala geri döndük ben şezlonga uzanmış güneşlenirken bir minik bir gölge güneşimi kesti bu yüzden bende tek gözümü açarak karşımda kahverengi gözlü kıvırcık kumral saçlı bir erkek çocuk vardı. Şezlogtan doğruldum ve "Merhaba yakışıklı ne oldu bakalım"dedim. O da başını eğip utana sıkıla "Şuradaki abi -Caner'i gösteriyor- kardeşime kumdan kale yarışı yapalım demiş kardeşimde benimle kumdan kale yarışı yaptığı için olmaz demiş abide eşitlik olsun diye benide seninle yaptı ama eğer istemiyorsan zorlamam seni ablacım"dedi. Bende zaten çocuk ruhlu birisi olarak şezlongtan zıplayarak kalktım ve "hadi yakışıklı gidelim be onlara kimin daha iyi olduğunu gösterelim"dedim. Çocuk o kadar mutlu olduki gözleri ışıl ışıl parlıyordu. "Hmm... Ama önceee bana ismini söylemen lazım ki seni tanıyım yakışıklı" dedim. Hiç bekletmeden " Benim adım Ayaz... Ablacım peki senin adın ne?" dedi Ayaz. "Bende Çise Ayaz memnun oldum" dedim ve Ayaz'la el ele Caner ve çocuğun yanına gittik. "Selam ben Çise senin adın ne bakalım ufaklık" diye sordum. Mavi gözlü sarı kıvırcık saçlı çocuk hemen sorumu cevapladı. "Benim adım da Aras" dedi Aras. Bende dizlerimin üstünden kalktım ve elimi Caner'e uzattım o da hiç bekletmeden elini uzattı ve tokalaştık sonrada "İyi olan kazansın bol şans" dedim ve o da "Sanada" dedi. Ege,Kerem ve Mine ise jüri oldu. Eren nerede diyorsanız hiçbir fikrim yok. Jürilerimiz bize 1 saat verdi. Birazdan başlayacak "3-2-1 başlayın" Kerem'in komutuyla hemen kalemizi yapmaya koyulduk. Sonunda kalemiz harika gözüküyordu. Hem büyük hem sade hem şık oldu. Kesin biz kazanıcaz. "Şimdi kazananı açıklıyoruuuuuuz kazanaaaaan Çise ve Ayaz!" dedi Mine. Tabi Caner hemen lafa atladı "Şike var saymıyorum siz onun tarafındasınız banane banane saymıyorum"dedi bende Caner'i kenara çekerek yoldan geçen birinin kolundan tutarak "sence hangi kale daha güzel" diye sordum bizim kumdan kalemizi seçti bizde ona teşekkür ettik ve adam yoluna devam etti. Bende Ayaz'a elimi uzattım ve çak yaptık. Sonra Caner su savaşı başlattı ben Ege'yi çok ıslattığım için beni kucağına alıp denize götürdü tabi o sırada Ayaz beni kurtarmak için Ege'nin sırtına atladı. Daha sonra Ege beni ve Ayaz'ı denize attı. Bizde suyun yüzeyine çıkıp Ege'ye çullandık. Ege dengesini kaybedip suya düştü. Bende Ayaz'ı omuzlarıma oturtup denizden çıkardım.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sonunda minik eve varabildik çok yorulmuştum açıkçası sıcak bir duş iyi gelecektir tabi Mine'den önce girebilirsem ve ilk ben banyoya girdim VuHuu! Ama şuan çok yorgunum en iyisi biraz kestirmek."Çise hadi uyan artık yemek yemeğe gidicez kalk artık" dedi Mine. "Tamam Mine kalktım" dedim uyku mahmurluğuyla. Hızlıca kot şort ve beautiful yazan bir tişört giydim ayakkabı olarakta vanslarımı ayağıma geçirdim saçlarımı ise hızla tarayıp açık bıraktım ve evden çıktık. Dışarıda bekleyen erkeklerin yanına gittik. Ege herzamanki gibi siyah v yaka bir tişört ve kot pantolon giymişti. Sonunda benim zorumla Burger King'e geldik. Yemeklerimizi sipariş ettik. Yemeklerimiz geldiği anada ben yemeğime saldırdım. "Şu ufacık kız nasıl bir anda yiyebiliyor aklım almıyor" diye homurdandı Ege. "Sensin ufacık ayrıca senin aklın mı vardı yaa" dedim. O ise sadece göz devirdi. Sonunda minik evlere geldik ve ben Pars'ı çok özledim. Pars'ı annem sağolsun parası sayesinde Pars'ı ben gelene kadar özel bir bakıcı bakıyor. Neyse gidip pijamalarımı giydim.
Sabah ilk defa kendiliğimden uyandım. Bunun tarihe kaydedilmesi gerek. İyice ayılmam için soğuk suyla elimi yüzümü yıkadım ve odaya geri döndüm. Mine uyanmıştı. "Çise kıyamet kopmicak değil mi sen ilk defa kendiliğinden kalktında" dedi. "Abartma Mine" dedim. O sırada ultra kısa kot şort göbeği açık üstünde paradise yazan tişört hazırladım ve banyoya girip üstümü giydim. Hızlıca gözüme eyeliner ve kalem çektim. Son olarakta Güneş gözlüğümü aldım. Bugün ilk olarak kahvaltı yapmaya gidicez normalde gitmezdik ama o gideceğimiz yerde Ege'nin bir arkadaşını beklicez. "Hadi bizi bekliyorlarmış" dedi. Bende hemen vanslarımı giyip kapıya çıktım. "Çise sanırım sen giyinmeyi unutmuşsun hadi git üstünü giy" dedi Ege. Bende hemen "Bak işte kot şortum ve tişörtüm" dedim. "Hani ben niye göremiyorum." "Çünkü sen körsün ayrıca ben istediğimi giyerim." "İyi sen bilirsin. Yoldan geçen herkes gözleriyle taciz etsin" dediğinde omuz silktim ve Caner'in koluna girdim. Ege'nin biraz çenesi kasılmıştı neye sinirlendiki bu şimdi gerçi onun ne düşündüğünü hiç anlayamayız. Sonunda kafeye varmıştık. Gidip dün rezervasyon yaptırdığımız masaya oturduk. Bir kaç dakika sonra bir kız koşarak geldi ve Ege'ye sarıldı Ege ise sadece yüzünü buruşturdu. "Ege canooom ne zamondır görüşemiyooruuuuz iyoko buradosııın Ayyy çoook mutlo oldum" dedi sürtük. "Ya ya bende çok mutlu oldum ne demezsin" derken ellerini boğazından kurtarmaya çalışıyordu artık iyice sinir olduğum için arkadan sürtüğün belini cimcikledim. Kızın sardığı kolları bir anda çekildi. Daha sonra Ege bana tek kaşını kaldırmış bir şekilde bakıyordu. "Hey senin hayatını kurtardım farkındaysanız bana öyle bakmayı kes" dedim. O da sırıttı ve önüne döndü. Kahvaltı soframız geldi ve ben anında yemeye başladım tabi sürtük bana tip tip bakarken bu pekde rahat olumuyor. En sonunda göz kırpıp kafamı 'ne iş' dercesine salladım bu sefer yüzünü buruşturdu sabır dilenerek "ne bakıyon lan" dedim. "Iı-şey yavaş yesen?" "Yooo. Ben böyle yiyorum sanane." "Rahatsız oluyorum." "Banane?" "Nasıl banane yaa üff rahatsız oluyorum diyoruum"dedi. Bende sabır dilenircesine kafamı yukarı kaldırdım. Sonra sürtüğe bakarak "Bak sürtü-öhö öhöm arkadaşım benim sinirlerini bozma yoksaa... Kafan alev alana kadar duvara sürterim yaparım bunu emin olabilirsin" dedim. Kendimden duyulmayacak kadar soğuk ve sert sesle ben bile bu benim sesim mi diye düşündüm. Sonunda herhalde ne kadar ciddi olduğumu anlayınca başını öne eğdi ve sessizce yemeğini yemeğe devam etti. Hele şükür Kaldığımız yere geldik. Minik eve doğru yürümeye başladık ama ben arkamdaki sesle şok oldum. "ÇİSE!" bana seslenen kişiyi görmek için hemen arkamı dönüp sesin geldiği yöne doğru baktım ve "ÇAĞRI!" dedim ve kollarını açmış beni bekliyordu. Çocukluk arkadaşım bana abimden daha çok abilik yapan kardeşim dönmüş bunca yıl sonra hemde. Hiç vakit kaybetmeden kollarının arasına girdim ve sıkıca sarıldım o da bana sıkıca sarılıyordu kafamı göğsüne gömüp ağlamaya başlamıştım o da kafasını boynuma gömmüştü. Abim geri döndü. Manevi kardeşler buluşmuştu sonunda bunca yıl sonrada olsa buluşmuştu. Kafamı göğsünden kaldırdığım sırada o da kafasını boynumdan kaldırdı. Birbirimize bakıp gülmeye başladık. O beni belimden tutarak döndürmeye başladı bende başımı geriye atıp kahkaha atıyordum. Beni indirince heyecanla bizimkilerin oraya çekiştirmeye başladım. "Çağrı bak bunlar benim arkadaşlarım Ege,Mine,Eren,Kerem,Caner"dedim ve daha sonra kulağına yaklaşıp "şu Ege'nin yanındaki kızda sürtük yani ben öyle hitap ediyorum adını hala söylemedi gerizekalı geldiği anda... Üff neyse herşeyi sana sonra anlatırım" dediğimde kafasıyla onayladı. "Arkadaşlar bu da Çağrı, Çağrı benim-" derken sözümü Ege kesti "Çağrı senin sevgilin birkaç yıldır ortalarda yoktu daha sonra geldi birbirinize hala aşıksınız bu kadar" dedi ve çenesi kasıldı. Bende yandan Çağrı'ya göz kırptım ve sonra Çağrı'ya bakıp "Evet birbirimize hala deliler gibi aşığız..." dedim ve Çağrı'yla kahkaha atmaya başladık. Sonunda kahkahalarımız iç çekişlere dönünce bizimkilere baktım hepsi bize 'komik birşey mi var?' gibisinden bakıyordu. Daha sonra ben açıklama yapmam gerektiğini anlayıp " Bakın şimdi biz Çağrı'yla küçüklükten beri arkadaşız. Abi'min yapmadığı abiliği bana Çağrı yapmıştı. Ben lise 1'e gideceğim yıl Çağrı'nın babasının işi yüzünden başka bir şehre taşındılar. Bu Yüzden birbirimizi ne zamandır görmüyoruz. Şimdi anlaşıldı mı?" dediğimde hepsi usulca başlarını salladılar.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Akşam olmuştu ve ben Çağrı'ya bu zamana kadar olan bütün olayları anlattım. "Bence annenin yanına taşınmalısın" dedi bir anda "Neden?" diye sordum kısık bir sesle "Çise bak şimdi orada Pars'ın kulübesi olur koşturacak kocaman bahçesi olur. Sen daha rahat edersin babanı veya abini çekmek zorunda kalmazsın daha mutlu bir hayatın olur Çise bu senin için en iyisi olur" dediğinde hafifçe başımı salladım. "Ve son birşey daha o Eren denen piçten uzak dur" dedi ve "hadi bizi merak etmişlerdir" dedi ve ayağa kalktı bende onun peşinden minik evden çıktık.Restoranda bizimkileri arıyorduk. "Hey şurdalar" dedi Çağrı. Oturunca aklıma birşey geldi bu sürtük adını hala söylememişti. "Hey sürt-öhö öhöm yani arkadaşım sen hala bize adını söylemedin" dedim. "Ahh doğruya unuttum neyse adım Selin"dediğinde telefondan kafamı kaldırmadan onaylayan mırıltılı sesler çıkardım.
Sürtüğümüzün adı Selin'miş.Arkadaşlar bölümü biraz geç hatta baya geç yazdığımın farkındayım. Yayınlayacak zaman bulamadım.
Çok çok özür dilerim sizlerden. Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir. :)) bir dahaki bölümde görüşmek üzere. Sizi seviyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Sırrı.
RandomKaranlık bir çocuk. Gizemli sırlar. Hayatında kimseye aşık olmamış bir kız. Onu gördüğü anda daha ne kadar sakar olabilirki? Mutluluğu arayan zavallıdan başka kim olabilir ki? Hayatında daha başka neler değişebilir ki?