Rıfat bey kolidorda yankılanan Deniz'in sesini duymuş yanımıza gelmişti
"Ne oluyor burda bu bağrışma seside ney?"
Deniz'in göz yaşlarını görünce bir anda o komik adam bir canavara dönüşmüştü sinirden
"Ne oldu kızım sana niye ağlıyorsun? " dedi
Deniz ise "Düştüm hocam ayağım çok ağrıyor dedi" Rıfat bey iyice sinirlenmiş "Kim yaptı sana bunu çabuk söyle böyle onların bu okulda yeri yok suçlu kimse başka okula sevkedilecek"
Deniz yavaşça kafasını kaldırdı ve gözlerimin içine baktı "Merdivenlerden inerken boşluğa geldim bir anda ayağımı burktum galiba hocam kötü birşey yok galiba" dedi ben bi anda bir oh çektim içimden Mert'le birbirimize bakmıştık. O sırada Rıfat bey şöyle konuştu "o zaman seni bi hastahaneye götürelim ne olur ne olmaz melhem krem versinler ayağın kızarmış" dedi Deniz göz yaşlarını silip ayağa kalkmaya çalışırken Mert ile ben hemen atıldık yardım etmek için ayağa kalktı ve Mert'e dönüp dediki "Teşekkür ederim kardeşim" sonra kafasını çevirip bana bakıp gülümsedi.Rıfat bey hemen Deniz'i kollarımızı arasından alıp "Siz sınıfınıza gidin ders başlayacak hadi çocuklar. Ben ise hâlâ olayın şokunu üzerimden atlatamamıştım ne Deniz'in ayağının burkurması neden bizim için yalan söylemesine ben bana kardeşim dememesine takılmıştım.
Zil çaldı.
Mert'le sınıfa geldik Mert bu kez önden yürüyüp sıraya oturdu ben ise yavaş yavaş ilerledim Deniz'in sırasının önünden geçerken birşey dikkatimi çekti defterin üzerine A harfi çizilmiş ve etrafınada bir kalp yapılmıştı.
Bizim okulda A harfi ile ismi başlayan bi tek erkek ben vardım çünkü benle Mert kiz meslek lisesindeki 2 erkekten biriydik.
Şaşkın bir vaziyette sırama oturdum ders başladı öğretmen geldi dersi anlattı ve gitti ben ise hiç bir dakika gözümü defterden kaçırmadan izledim zilin çalışıya kendime geldim. Mert "hadi zil çaldı şimdi gidip yiyelim şu tostu açlıktan şimdi düşüp bayılacam şuracıkta bide benim cenaze masraflarını ödeme" dedi "benim hiç iştahım yok verim parayı sen git ye doyur karnını" ve Mert'e parayı uzattım aldı ve gitti kitabı ben ise hiçbir teneffüs dışarı çıkmadım kağıt parçasında ki harfe ve etrafındaki kalbe baka kaldım. Son derste bitmişti giderken Deniz'in defterini ben aldım kalan eşyalarını ise yanında oturan kız.
Mert'le evlerimiz farklı semtlerdeydi kendi servislerimize binip ayrıldık. Eve varmıştım odama gecip defteri çıkardım tüm gece sabaha kadar sadece deftere odaklandım okul saate yaklaşıyordu Rıfat bey uyanmıştır. Okulun rehberlik web sitesine girip Rıfat beyin numarasını aldım aradim Deniz'in nasıl olduğunu sordum "Ayağının üzerine çok sert düşmüş burkurmamış kırılmış o yüzden 1 2 gün hastahanede kalmasını uygun görmüş doktor. " hangi hastahane de olduğunu öğrenip apar topar oraya gittim defteride yanıma aldım.
Danışmadan hangi odada oldunu öğrenip odasına gittim annesi içerdi hiç hesaba katmamıştım bunu, annesi beni karşısında soluk soluğa görünce "Evladım sende kimsin niye böyle nefes nefese kaldın dedim"
Olamaz yine utangaçlık sendromu.Kekelemeye başladım ismimi söylemeye çalışırken Deniz araya girdi. "Okuldan arkadaşım Ahmet anne rica etsem bizi 1 2 dakika yalnız bırakır mısın dedi.
"Peki öyle olsun bakalım" diyip odadan çıktı. "Birşey mi diyeceksin Ahmet" Dedi gülümseyerek. "Ben defterini sınıfta unutmuştun onu getirmiştim" dedim çantamdan çıkarıp baş ucunda ki sehpaya koymuştum "Ben daha fazla rahatsız etmim geçmiş olsun" diyip odadan çıkmıştım. Hastahenin kolidorunda ilerlerken damarlarim akan kanı, beynimin her bölümünde çakan şimşekleri, kalbimin atış ritmini vücudumdaki her hücreyi hissedebiliyordum sanki o kadar saf ve temizdiki bu duygu yeniden doğmuş gibiydim annemin beni bebekken emziriği sütun tadını bile dilimin ucunda hissedebiliyordum.Bu duygu senfonisine bir anlam yüklemeye çalışırken aniden omuzumda bir sarsıntı hissettim gür bir ses "Pardon kardeşim kusura bakma" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennemden Notalar
RomanceBu kitap benim hayatımdan bir kesittir dünyada ağlayanın ve acı çekenin sadece kadınlar olmadığının yazılı kanıtıdır. Taladro hayranlarının mutlaka okuması gereken bir hikayedir. Iyi okumalar. Sultan Ahmet Can