Benim ne bir başım var nede bir sonum ben bu gün yaşıyorum yarın yokum bu yüzden nasıl bir zaman diliminde olduğumu bilmiyorum ilk hatırladığım karanlık bir gökyüzünü masmaviye çeviren bir kız bu kızın adı Deniz'di çok iyi yüzerim ama ilk defa göz yaşlarımda boğuldum. Günlerce ağladım erkekler ağlamazmış dediler yalan ağlar hemde hıçkıra hıçkıra. Hıçkırıklarım tüm şehirde yankılandı ama kimse tenezzül edip halimi sormadı bile. Her erkeği piçe dönüştüren bir kız vardır. Beni dönüştüren de Deniz'di su tüm pisliği alır götürür ama ben kapkara olmuştum nasıl mı anlatayım.
Liseye geçmiştim o ana kadar hiç bir kızla göz göze gelmedim korktum çekindim utangaçın tekiydim. Adımı sorduklarında kekeler Ahmet derdim. Yağmurlu bir gündü gök gürültülerinden insanlar kaçacak delik arıyordu ben ise okulun futbol sahasının ortasına oturmuş tek başıma ıslanıyordum. Bir anda sol tarafimdan bana doğru yaklaşan birini hissettim kafamı çevirdiğimde yanıma oturmuştu kafasını yukarı kaldırmış yüzüne değen yağmur tanelerine aldırış etmeden gülümsüyordu. Altın sarısı saçları masmavi gözleri çilek ve çikolata gibi kokan bir kokusu vardı. Panik yaptım aniden ayağa kalktım ilk defa bir kız içimde belli berilsiz hisler uyandırmıştı. Şu konuşmalar geçti
Korkacak birşey yok (gülümseyerek)
Korkulacak birşey olmadığınızın bende farkındayım ama bu kadar korkunç hareket etmemelisiniz.
Adın ne senin (masmavi gözleri ile beni baştan aşşagıya süzüyordu bende üzerimde kusur aramaya baslamıştım acaba bi yerimde birşey varda onamı gülüyor diye)
İlk defa bir kıza ismimi kekelemeden söylemiştim
Gülümseyip bende Deniz dedi. Hasta olacaz istersen gel kamelyanın altında oturalım dedi. İçimden bir ses gitmelisin hadi ne bekliyorsun diye bağırıyordu ayaklarım ise ondan kaçarcasına yön değiştirmişti. Benim işim var diyip hızla koştum kalbim çok hızlı atıyordu ama koştuğumdan değildi başka birşeydi bu.Az soluklanmak için durdum kafamı sağa çevirince kantinin içinde kızlarla oturan ilk okul 3. sınıftan beri arkadaşım olan Mert'i gördüm oda beni görmüştü el işareti ile gel gel yapıyordu. Yanına gittim
Ne bu halin lan sırılsıklam olmuşsun
Şemsiyem yoktu ne yapim
Bu pek şemsiye işine benzemiyor ama neyse gel otur bir çay içOturdum çayımı yudumlarken gözlerim az önce ıslanan kızı arıyordu ne yaptı acaba hayla ıslanıyormu hasta olacak diye kendi kendime konuşuyordum kapı açıldı ve içeriye girdi.
Mert insanlarla çabuk kaynaşan bir yapıya sahipti benim gibi çekingen bir insan değildi.
Ooo Deniz hanım yoksa sizindemi şemsiyeniz yoktu dedi
Herkes gülüşmeye başladı bu benim hiç hoşuma gitmemişti.Ben sınıfa gidiyorum Mert sende geç kalma az sonra ilk ders başlayacak demiştim.
Sınıfa gittim bomboştu pencere kenarında 3. Sıraya oturdum yanımdaki boş yerede mert oturur diye planmamıştım kendi kendime. Az sonra sınıf yavaş yavaş dolmaya başladı. Mert emin adımlarla geldi ve yanıma oturdu.
Hemen ardındanda coğrafya ve sınıf öğretmenimiz Rıfat bey kıvırcık saçları, kahverengi gözleri güler yüzlü yapısı ve bir o kadarda espirili kişiliği ile masasına oturdu. Sol iç cebinden kalemini çıkardı ve yoklama almaya başladı tek bir kişi eksikti sınıfta oda Deniz aynı sınıfa denk gelmiştik bu bir tesadüfmüydü yoksa kadermi hiç bir fikrim yoktu. Tam yoklama kağıdının altına imza atacakken kapı çaldı Deniz içeri girdi.Sınıf bir anda sessizliğe büründü Deniz'in ağzından çıkan kelimeler sınıfta yankılanıyordu.
Geç kaldığım için özür dilerim hocam okulun ilk günü olduğu için sınıfı bulmakta zorlandım.
Otur yerine dedi Rıfat bey sınıfta tek bir boş sıra kalmıştı oda pencere kenarındaki 2. Masa sıraya doğru adım atarken masmavi gözleri ile bana bakıyordu gülümseyerek yaklaştı ve hemen önümdeki sıraya oturdu altın sarısı saçlarını salak salak izliyordum kokusu tüm sınıfı kaplamıştı adeta.
Rıfat bey tek tek öğrencileri kaldırıp az çok tanımaya çalışıyordu.
Sıra Deniz'e gelmişti dünyadaki tüm sesleri kafamda susturup onun ses tonuna odaklanmıştım. Ağzından çıkan her bir kelimeyi beynime kazıyordum.
Adım Deniz 15 yaşındayım babam geçen sene trafik kazasında hayatını kaybetti Annem ve ablamla yaşıyorum müzik dinlemeyi çok severim en sevdiğim renk mavi diyip oturmuştu.
Sıra Mert'e gelmişti herzamanki gibi kendinden emin ve espirili kişiliği ile ayağa kalktıAdım Mert 15 yaşındayım evlenmek maksadıyla burdayım taliplerimi bekliyorum demişti
Rıfat beyde dahil olmak üzere tüm sınıf kahkahalara boğulmuştu Mert oturdu ve sıra bana gelmişti
Ayağa kalktım Deniz sırtını dönmüş beni izliyordu ve ona tüm sınıf eşlik ediyordu herkesin göz bebekleri bana bakıyordu yine aynı şey oluyor utangaçlık sendromu başlamıştı.
Kekeleyerek ismimi söyledim Adım Ahmet 15 yaşındayım 4 kardeşiz evin tek erkek çocuğuyum kitap okumayı hiç sevmem ama uzun yazmayı çok severim fotoğraf çekmeyi çok severim ama utangaç olduğum için çekinmem ilerde ünlü bir fotoğrafçı olmak istiyorum en sevdiğim renk Deniz'in Mavisi diyip oturmuştum. Deniz bana gülümsemişti ben Deniz'i görmeyene kadar en sevdiğim renk yeşil di bana bakarken kalbimin ritminin değiştiğini hissedebiliyordum kafamı hemen pencere tarafına çevirip ağaçlardaki kuşları izlemeye koyuldum az sonra zill çaldı.
Sınıf yavaş yavaş boşalmaya başladı.
Mert hadi kantine gidip birşeyler yiyelim benim karnım çok aç hadi iyisin ben ısmarlıyacam sen ödersin dedi
Yine güldürmüstü beni öz kardeşimden bir farkı yoktu resmen benim erkek kardeşim yoktu ama bi o vardı.
2miz kalktık gidiyoduk kafamı hafiften çevirdim Deniz hayla sırasında oturmuş kalemle kağıda bişeler karalıyordu.
Mert'e didim "Deniz'i de çağırsak mi ki tek kalmasın sınıfta"
Hemen atıldı Mert "Deennizzz" diye seslendi.
Kafasını sıradan kaldırdı "efendim" dedi
Hadi gel kantine iniyoruz tek kalma sınıfta bak Ahmet bize tost ısmarlıyacakmış
Deniz "bende acıktım aslında ama bidaha kine ben ısmarlarım"
3müz kantine doğru yürümeye başladık kolidordaki her bir kapının camından Deniz'in yansımasına bakıyordum aynı adımları atıyorduk 2miz Mert ise kendi aleminde gelene gidene sataşıyordu.Merdivenlerden inmeye başladık Deniz önde ben arkasında Mert ise geriden geliyordu...
Aniden sırtımda bi ağırlık hissettim Mert sırtıma atladı dengemi sağlayamadım Deniz'e çarptım.
Düştü.
Ayağım diye bağırdı bi anda gülüşme seslerini sessizlik bürüdü o anda hemen karşısına oturdum göz yaşları yanaklarından süzülürken sanki benim kanım damarlarımdan yere süzülüyor gibi hissetim onun ayağı burkurmuştu benim kalbim.
Diğer bölüm 200 görüntülenmeden sonra yayımlanacaktır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennemden Notalar
RomantizmBu kitap benim hayatımdan bir kesittir dünyada ağlayanın ve acı çekenin sadece kadınlar olmadığının yazılı kanıtıdır. Taladro hayranlarının mutlaka okuması gereken bir hikayedir. Iyi okumalar. Sultan Ahmet Can