Kahkahayı bastılar. Hepsi de züppe serserilerdi. Ve hepsi de adam inletmeyi severdi. Kahkahalarının sesinin insanları rahatsız etmesini şeylerine bile takmamıştı. Arkasına yaslandı.
Elinde rakısı, yanında kardeşi, çocukluk arkadaşları, kafasının rahatlığına da bin şükür karşında da mis gibi bir boğaz manzarası.Sıkıysa atsalardı onları mekandan! Hangi yiğidin götü yerdi Kadir Bey'e kafa tutmaya? Gülünç! Hadi tuttu diyelim, Kadir adı gibi emindi ki yediği yerden canını acıtırdı onların.
İkizi yeni bir kahkaha attı.
"Ulan hala unutamıyorum bizim kızlara yanaşan korkak itlerin suratını!"
Kadir masaya dizilmiş Bekir, Ali ve Mert'e baktı. Onlarda gülüşüp belki de onuncu kez o pezevenkleri nasıl benzettiklerini anlatarak eğlendiler.
Kerem garsonun olduğu tarafa doğru elini sallayıp şıklatarak içkileri tazelemesini buyurduğunda Kadir'in gözü garsonun geldiği masada kalmıştı."Buraklar burada lan."dedi. Başıyla masayı gösterdi. Burak'ta bu grubun bir üyesiydi ama bugün özellikle ailesiyle olması gerektiğini söyleyince ısrar etmemişlerdi.
Hiçbiri onu babasıyla burada görmeyi beklemiyordu. Çünkü zaten hep buraya gelirlerdi ve onların arkadaşlığı için bu mekan mabed niteliği taşırdı.
Kazım amcayı hepsi tanır, sever ve sayardı.
Masaları üç kişilikti ve birini bekledikleri belliydi. Kadir, önce Burak'ın annesi Zeynep Hanım'ı beklediklerini düşündü ancak Burak ve ailesi hem burada toplanmaz hem de ailevi mevzular için böyle yapmazdı.
Kafasını masasına çevirdi.
"Birazdan gider selam veririz."Başını yine onlara çevirdiğinde gözüne takılan farklı bir hareketlilikti. Lüks mekanın terasına açılan kapı aralandı ve içeriye stilettolu bir çift uzun bacak adım attı.
Başını kadının fiziğini izleyerek yukarı doğru kaldırdı. Yutkundu. Bekir bir ıslık çaldığında herkesin kızı izlediğini anlamıştı. Kaşlarını burnuna kadar çattı.Elbisesinin boyu bir karıştı ve göğüs dekoltesi de vardı. Muhteşem fizik...
Hayatında gördüğü en güzel bronz tene sahipti. Havalı giyiminin yanında saçları aşırı gür ve doğal dalgasıyla salıktı. Bolca rimel ve elbisesiyle aynı kırmızılıkta bir ruj güzel dudaklarında parlıyordu. Daha önce hiçbir kadını böylesine incelemiş miydi?
Ne kadar da kendinden emin yürüyordu. Yürüdüğü yerler hakimiyetine boyun eğmek zorunda gibi görünüyordu. Aurasındaki ateş boğazını yaktı.Kadının Burakların masasına gitmesi daha da dikkatini çekmişti.
"Lan Burak bu afeti tanıyorsa bizi niye tanıştırmamış?!"dedi Mert.
Ali "Vay şerefsiz!"diye karşılık verdi.Kadının görünüşü şımarıklık doluydu ama hiç düşünmeden Kazım Amcanın elini öpüp anlına koymuş ardından babası gibi kucaklamıştı.
Acaba Burak çaktırmadan aşık olmuştu da kızı babasıyla mı tanıştırıyordu?
Yok artık! Hem kız, babasını tanıyor gibiydi. İnsan nasıl tanıdığı biriyle tanışsındı ki?!Adamdan ayrılıp Burak'a sarıldığında kızı kucaklayıp döndürdü. Kadir kızın kim olduğunu bilmiyordu ama salakça bir istek duyuyordu öğrenmeye.
Masalarına gelen garsona siparişlerini verip, koyu bir sohbete daldıklarında da onu izliyordu.
Kerem boğazını temizleyip sesini değiştirmeye çalışır gibi "Kadir Bey!"dedi.
Adam toplantı salonunda daldığını düşünerek hızla başını çevirdiğinde herkes kahkahayı basmıştı. "Ohoooo bizimki uçmuş!"dedi Bekir.O an Kadir on dakikadır gözünü kırpmadan kızı izlediğini hepsinin fark ettiğini anladı. Kaşlarını çattı "Kesin ulan zırvalamayı!"
Rakısını kafaya dikti. İçinde büyük bir sıkıntı oluşmuştu. Hepsinin kıza ağzının suyunun akıttığını biliyordu. Hamle yaptığında onları saf dışı bırakmalıydı. Ayaklandı. "Siz oturun ben geliyorum."Az önce birlikte selam vereceklerini kendisi söylememiş miydi?
Masaya yaklaşırken gözleri kızınkilerle buluşup sabit kaldı. Buz gibi soğuk aynı zamanda taş gibi sert bakışlardan Kazım amcaya döndü.
"Kazım amca nasılsın?"diyerek elini uzattı. Burak'a baktı. "Niye söylemiyorsun burada olduğunu? Sanki farklı yerde kutlama yapıyoruz."
"Misafirimiz var kardeşim." Burak'ta ki korumacı tavrı sezmişti ve kıllanmadığını söyleyemezdi.
"Benden misafir diye mi söz ediyorsun Burak? Aşk olsun!"Lan kız niye bu kadar samimi?!
"Olur mu güzelim öyle şey. Seni tanımıyor."
Kazım amca "Tanıştıraydın ya oğlum."dedi. Burak'ın şoktaki jetonu sarsılarak düştü ve afeti tanıttı.
"Gürpınar İnşaat'ın sahibi Çağla Gürpınar."
Kadir şaşırmıştı. Gürpınar İnşaat yıllardır Kazım amca tarafından yönetiliyordu, sahipleri de yıllar önce ölmüştü ve bir çocukları olduğundan haberi yoktu.
Kendisi tanıtılınca Çağla ayağa kalktı. Kadir kaşlarını çatarak kıza bakmayı sürdürdü.
Bu kadar açık giyinmesine nasıl izin vermişlerdi?!Elini uzatan kadının elini tutup çabucak dudaklarına götürdü. O ele dokunduğunda içine aniden düşen yıldırım etkisiyle bunu yaptığını sonradan fark ederek "Kadir Tuna."diye mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Bu Yüreğe Hapissin
RomanceAspendos Yayınları ile anlaşılmıştır, kitap olacak. Çağla Gürpınar, stilettolarının yerleri dövdüğü bir çift uzun bacak olmanın yanı sıra dişli ve çekici bir kadındı. Yıkılmaz görüntüsü yıkılmışlığından geliyordu. 12 yaşındayken anne babasının yaş...