8. Bölüm

4.6K 402 182
                                    

** Bölümü aslında dün atacaktım ama gerçekten çok kötü bir gün geçirdim. Ve üstelik bir haftadır vizelerim vardı yazamadım da. O yüzden şu an kontrol ettim ama yanlışlarım olabilir.

Ve bir de if you dinleyin mutlaka bu bölüm için özel. ^^ **

"DUR ARTIK!!"

"Dur Sehun!"

"Daha fazla dayanamadım Luhan. Onun sana sarılmasına seyirci kalamazdım! Sana o şekilde dokunmasını görmek nasıl bir duygu bilmiyorsun!" Hiçbir şeyi saklanamadan söylemiştim. Luhan beni bıraksa o herifi öldürebilirdim. Sinirden ve kıskançlıktan gözüm dönmüştü.

"Ne yaptı da dayanamadın Sehun?" Luhan'ın da sesi benim gibi sesini yükseltmeye başlamıştı.

"Seninle flört etmesine..." cümlemi bitiremeden Jongin'in göz devirmesini görmemle tekrar ona doğru hareketlenmiştim. Luhan beni bir kez daha göğsümden ittirmişti.

"Seni neden ilgilendiriyor benimle flört etmesi?"

"Sana zarar-"

"Bana zarar veren sensin! Peşimden umursayıp gelme zahmetinde bile bulunmamışken, sabahtan beri yüzüme bakmadığın yetmiyor gibi üstelik defalarca kez kıran da sensin! Beni birinden koruyacaksan kendinden koru! Çünkü beni en çok sen yaralıyorsun!" Sözümü keserek söyledikleri yüzüme acı gerçekler olarak vurmuştu. Haklıydı. Ne diyebilirdim ki? Sabahtan beri çok fazla şey yaşamıştık. Her şey bizi engellemek ister gibiydi. Peşinden gelmek isterken bile o sürtük tarafından engellenmiş, geç kalmıştım. Eğer daha erken gelebilseydim, Luhan'ı şu an bu kadar üzmez ve hayal kırıklığına uğratmazdım. Hem ben sadece buraya değil ona da geç kalmıştım. Onu sevdiğimi söylemek için de geç kalmıştım.

"Luhan..." zoraki söyleyebilmiştim. Kafamdan geçen onunla ilgili milyonlarca düşünce vardı.

"Artık yoruldum Sehun. Sana bu kadar aşık olduğum için yara almaktan yoruldum." Ne demişti şimdi? Bana aşık olduğunu mu söylemişti.

Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Bu yaşadığım adrenalin yüzünden değildi. Luhan'ın dudaklarından dökülen bana aşık olduğunu anlatan kelimelerdi.

Buraya kadardı. Tüm planın her şeyin canı cehennemeydi. Şu an ona sevdiğimi söyleyecek ve daha fazla üzmemek için elimden geleni bu sefer en iyi şekilde yapacaktım. Onu mutlu edecektim.

"Luhan-" ağzımı açmamla sözümü kesmişti.

"İzin ver ben konuşayım. Sen yeterince konuştun ve sen konuştukça kalbim acıyor, o artık senin sevginin getirdiği acıları kaldıramıyor." Biliyordum dengesiz herifin tekiydim. Ona ağzımı açtığım an acı getiriyordum ama artık böyle olmayacaktı. Kendime ve ona söz veriyordum.

Ben tekrar konuşmak için yeltendiğimde Luhan'ın söze başlaması ile durmuştum.

"Senin için her şeyi göze alırken acı çekmeye bile razı olurken sürekli senin tarafından görünmez olmak çok acı. Jongin'in bana sarılması seni rahatsız etti öyle mi? Peki ben ne hissettim biliyor musun? Sen içerde o kızla gözümün önünde flört ederken, yan odamda kızlarla sevişirken sizin sesinizi duyduğumda ne hissettim biliyor musun? Sen her yeni bir Seohyun bulduğunda, her terk edildiğinde ben seni teselli ederken, sadece yeni bir kız arkadaşı bulması en azından birkaç gün daha geciksin diye dua ederken neler hissettim biliyor musun? Beni yeni kız arkadaşını bulmak uğruna sırf sana hayır diyerek üzmeye dayanamadığım için peşinden sürüklemene izin verirken, resepsiyondaki o adama sevgilim diye tanıtırken, bana sarıldığında hatta dokunduğunda neler hissettim biliyor musun? Nerden bilebilirsin ki? Seni seven benim tüm bunları ve daha fazlasını yaşayan da öyle... O yüzden bana Jongin'in bana dokunmasına katlanamadığını söyleme... Ben bu ana kadar katlanabildiysem sende yaparsın." Luhan'ın söyledikleri ile öylece donup kalmıştım. Hiç bu kadar nefessiz kalıp boğulduğumu hissetmemiştim. Tüm yaptıklarım bir bir yüzüme çarparken benim tek yapabildiğim onları kaldırmaya çalışmaktı. Bana duyunca bile ağır gelen şeylerle Luhan baş etmişti.

TWENTIETHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin