12. Bölüm

4.8K 335 357
                                    

Ateş başındaki ortam öyle güzeldi ki sadece birkaç kişinin adından başka haklarında hiçbir şey bilmediğim bu insanlar bile sevimli geliyordu. Belki birazda Sehun'dan zorla alıp içtiğim bir kutu biranın da etkisi olabilirdi. Böyle şeylere bünyem alışık olmadığı için çabuk etkilenirdim. O anda kendimdeydim ama içimde tatlı kıpırtılar da vardı.

Sehun'a yaklaşırken utanmıyordum mesela. Son bir saattir kaç kere öptüğümü hatırlamıyordum bile. İçimden gelenleri daha rahat bir şekilde yaparken daha mutlu olduğumu fark etmiştim.

"Sevgilim..." kıkırdayarak söylediğimde Sehun bana tekrar dönmüştü.

"Efendim sevgilim?" gülümseyerek bana bakıyordu.

"Hiç."

"Bu konuşmayı 4. yapışımız, farkında mısın Luhan?" Ufak bir kahkaha atmıştı.

"Sevgilim kelimesini söylemek ve duymak güzel hissettiriyor." Utanmadan söylemek için bir kutu bira yeterli miydi yani?

"Sanırım sana arada içirmeliyim, ne dersin?" burnuma minik öpücükler kondurmuştu ardı ardına.

"Bence güzel olur. Kendimi yapacaklarım için daha rahat hissediyorum."

"Ne kadar rahat mesela? Daha ilerisi için yeterli kadar rahat mı?" kafasına şaplak geçirdim.

"O kadar rahat değil." Normalde bunu düşününce bile kızarırdım ama şimdi konuşmama rağmen hala yanaklarım normal rengindeydi.

"Daha fazla içirmeliymişim demek ki. Bunu unutmayacağım." Sehun'a göz devirmiştim.

Saat oldukça geç olmuştu ve benim çok uykum gelmiş, yorgun hissediyordum. Uykum geldiği için esnememi bir süredir durduramamıştım.

"Uykun geldiyse, odamıza geçebiliriz?"

"Gidelim. Uyumak istiyorum." Dediğimde Sehun ayağa kalkmıştı. Kollarımı uzatıp beni almasını beklemiştim.

"Yine mi kucak? Hala korkuyor musun?"

"Aslında korkmuyorum, beni kucağında taşıman hoşuma gitti sadece." Bu kadar da utanmadan söylemek istememiştim aslında.

"En başından beri mi?" Gözleri büyümüştü.

"Başta gerçekten korktum sonrasında korkum geçti ama hala korkuyormuş gibi yaptım."

"İnanmıyorum." Gözlerini kısarak bana bakarken acaba fazla ileriye mi gittim diye düşünmeden edemiyordum. Çok mu fazla olmuştum? Belki de beli ağrıyordu ama ben korktuğum için kendini sıkmıştı? Ne kadar büyük bir aptallık ettiğimi yeni fark ettiğim için kollarımı indirip içimden kendime küfürler yağdırıyordum.

"Özür dilerim..." başım öne eğik bir şekilde yüzüne bakmadan söylemiştim.

"Luhan neden özür diliyorsun yine?" yavaşça ayağa kalkıp üstümdeki kumları silkeliyordum.

"Sadece beni kucağında taşıman için seni düşünmeden davrandım." İç çekip göz devirdi.

"İnanmıyorum dedim çünkü gittikçe bana benziyorsun. Yoksa seni taşımak beni rahatsız etmedi. Seninle ilgili beni hiçbir şey rahatsız etmiyor Lulu."

"Kızmadın mı yani?" dudaklarımı büzerek söylediğim de gülerek bana yaklaştı.

"Kızmadım tabii ki. Sana kızmak bu sevimli halinle mümkün değil zaten."

"Ben sandım ki..."

"Buraya gel koca bebek." Kollarını açıp sarılmam için beni çağırdığında itiraz etmeden uzun kolları arasına yerleştim. Bir süre öylece kaldıktan sonra Sehun hafifçe eğilip bacaklarımdan tutarak ayaklarımı yerden kesti.

TWENTIETHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin