3. Bölüm

6.1K 472 111
                                    

"Luhan?" Sehun'un ismimi söylediğini duyuyordum ama gözlerimi açacak gücü kendimde bulamıyordum. Vücudumda normal olmayan halsizlik ve ağrılar vardı.

"Luhan bana bak. İyi misin?" gözlerimi açmadan başımı hayır anlamında sağa sola salladım. Beni yatakta doğrultup elini bir şeyden emin olmak ister gibi alnıma koydu ve hemen geri çekti.

"Luhan ateşin var gözlerini aç lütfen." Söylediğini yapıp zoraki açtığım gözlerimi Sehun'a çevirdim.

"Neyin var?"

"Vücudumdaki..." yutkunma ihtiyacı hissedip durmuştum, Sehun bana endişeli gözlerle bakarken.

"Her yer ağrıyor." Sehun ne yapacağını bilmez bir şekilde etrafına bakarken ben dar ve bulanık görüşümle Sehun'un ne yaptığını izliyordum.

"Bak ben ateş düşürücü, ağrı kesici bir ilaç falan bakacağım. Sakın üstünü örtme, yataktan kalkma ve uyuma tamam mı Luhan?" üstümdeki yorganı açarken söylediklerini başımla onaylamış ve Sehun'un odadan koşarak çıkmasını izlemiştim.

Sehun odadan çıktığında gözlerimi tavana dikip öylece bakındım. Daha birkaç saat önce en huzurlu uykuma dalmıştım. Sehun'un kolları arasında ve onun kokusuyla o şekilde saatlerce kalabilmeyi dilemiştim. Ama şimdi konuşmaya bile halim yoktu. Tüm kemiklerimin sızladığını hissediyordum.

Yağmur yüzünden hasta olmuş olmalıydım ki bu bile beni Sehun'la böyle bir amaç uğrana macera yaşadığım için pişman etmiyordu. Tüm suç ben ve zayıf bağışıklık sistemimdeydi. Hasta olmayı en ufak şeyde bile başarabilen bir yapım vardı, yağmur ve yorgunluk sadece bahanesiydi.

Kapı tekrar açılıp içeriye Sehun girdiğinde üşüdüğüm için kollarımı vücuduma sarmıştım. Yorganı üstüme örtmek istiyordum ama Sehun bunu yapmamı kesin bir dille söylediği için yapamıyordum.

"Geldim Luhan." O gittiğinde tekrar yatar pozisyon aldığım yatakta beni yeniden doğrulttu. Kenardaki sehpadaki bardağa su doldurup avucunda sıkı sıkı tuttuğu ilaç kutusundan bir hap çıkarmıştı.

"İç hadi bunu." Telaşlı hali her zaman denk geldiğim bir durum değildi. Sehun genelde olaylar karşısında ya sakin kalırdı ya da dalga geçerdi. Fazla sinirlenmez veya panik olmazdı. Bu gördüğüm Sehun gerçekten nadir olurdu ve ben bu halini de uzun uzun izleyip zihnime kazımak istiyordum. Ama gözlerimi bile açık tutmakta zorlanırken Sehun'u izlemek oldukça zordu.

"Aç ağzını." Elindeki hapı açtığım ağzıma bırakıp suyu bana ben onu bu halde bile izlerken içirdi.

"Daha iyi olacaksın." Elini tekrar alnıma götürüp ateşimi kontrol etti.

"Ama hala ateşin var üstündekileri çıkartalım." Söylediği şeye gözlerimi büyütüp baktım.

"H-Hayır!" karşısında çıplak kalmak istemiyordum. Onunkinin yanında daha küçük ve güçsüz olan vücudumdan utanıyordum ve üstelik üşüyordum.

"Luhan ateşin var." Tişörtümü çıkarmak için çekiştirirken elini tutup başımı olumsuz anlamda salladım.

"İ-İstemi-yorum." Gözlerimin içine ciddi bir şekilde baktı ve tekrar çıkartmak için çabaladı. Elini var olan gücümle sıktığımda başını kaldırıp tekrar ciddi bakışlarından yolladı.

"Luhan fikrini sormuyorum! Utanmayı kes ve çek elini çünkü sinirleniyorum!" sesini yükselterek söylediği sert sözleri elimi elinden çekip izin vermem için yeterliydi. Aynı zamanda gözlerimin dolması içinde...

Ona karşı fazla hassastım. Söyledikleri ve yaptıkları beni herkesten, her şeyden çok etkiliyordu. Bana bağırması, kızması, sert bir şekilde konuşması hatta ciddi olması bile gözlerimin dolması için yeter ve artardı bile.

TWENTIETHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin