Dayım,2 ay sonra kimden olduğu belirsiz bir numarayla bana ulaştı,sesi tuhaf, Üzgün gibiydi. "-kızım, nasılsın,Herşey yolundamı?"
"-yolunda dayıcığım, okulada devam ediyorum.derslerimde güzel."Kısa bir sessizlik oldu telefonda,"-aferin benim yeğenime, yolladığım para sana ulaştımı?" "-para elimde, sorun yok". "-ne zaman biterse, bana bu numaradan ulaş, tekrar yollamaya çalışacağım". "-peki ta-" derken sustum.onun olduğu yerden sesler geliyordu.Bisey mi olmuştu? Sese dikkat kesildim.Tekrar ses geldi."-hadisene be adam, millet sıra bekliyor burda.Amma uzadı bu konuşma, işten kovulmakmı istiyorsun."Nasıl yani? Benim dayımı, herşeyimi, sevdiklerimden geriye tek kalan adamı...azalıyordu millet.Daha fazla uzatmadım,"iyi geceler dayıcığım." O da bana iyi geceler diledi, telefonu kapattık. Üzülmemem gerektiğini, bu günlerin geçeceğini biliyordum.Artık üzülmeye bile mecalim kalmamıştı aslında. Böyle dağınık ve sorunlu yaşamaktan da bıkmıştım.Eskisi gibi biraz eğlenmenin vakti gelmişti, bu karamsarlık benim dozumu bile aşmıştı.Hem annem ve babamında beni böyle görmeleri sevindirebilirdi.Onlar yukarlardan biryerden beni görüyorlardı.Yada ben kendi kendimi kandırıyordum, bilemiyorum.Ama kandırsam bile beni rahatlattığı kesindi.Evet ben böyle mutluydum.
Dayımın verdiği paranın bi kısmında alıp, dışarı çıktım.Temiz hava iyi gelebilirdi.Apartmandan çıkınca, yüzüme çarpan temiz hava iyi hissettirdi.Deniz manzaralı olan bi cafeye geçtim.Kendime kahve söyledim. Uzun zamandır kurcalamadığım telefonumu açtım. Rehbere girdim ve yalnızlıktan sıkıldığım için bi kac arkadaşımı aramanın iyi bir fikir olacağını düşündüm. Zeynep'in numarasını tuşladım.Çaldı, çaldı ama bakan yok.Yeliz'e geçtim.Biri iki çalıştan sonra açtı telefonu."-Alo Ecem...!" Bu kız sesini herzaman nasil neşeli tutuyordu bilmiyorum ama onun neşesi hemen banada sıçramıştı."-iyi günler, Yeliz.Musaitmisin?","-Tabiki musaitim hayatım, nasılsın?", "-iyiyim Teşekkürler. Senle görüşmeyeli aylar oldu.istersen bi program yapalım, özledim seni." "-tabii olur.ne zaman istersen, Çarşamba ve cuma günleri ingilizce kursum var onun dışında musaitim."...sessizlik oldu, bi düşündüm. "-tamam ozaman salı günü yemeğe çıkarız, ordanda bana geçeriz istersen." "-tabii olur, görüşürüz Ecem'ciğim." "-görüşürüz canım"..oh be insan içine çıkmak iyi hissettiriyordu.Yeliz iyi kızdı, lisenin 2. yılında ailesi yüzünden başka bir okula gitmişti. Ara ara görüşürdük ama bu olaylardan sonra telefonum kapalı gezmistim.yakin akrabalar hariç bu durumdan haberi olan yoktu.Zaten söylemeyide düşünmüyordum.duygu sömürüsünün bi mantığı yoktu, kendi acımı kendi içimde de yenebilirdim.ki zaten yaralarim kabuk bağlamaya başlamıştı. Milletin nashiatlerini dinleyerek, tekrar kanatmaya gerek yoktu.Kafamin icinde dans eden düşünelerden kurtuldum ve hayatta kaldığıma şükrederek, neredeyse dumanı sönmüş olan kahvemden büyük bir yudum aldim.Işte yeni hayatım başlıyordu. Dayimin verdiği para şuanlık yetiyordu ama herzaman adam yük olamazdim, birde üniversiteye hazırlık için dershaneye gidecektim.Bir iş bulsam iyi olurdu.Evet, ama nasıl bir iş?Arkadaslar vote ve yoruma ihtiyacım var.opuldunuz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAMIN BEDELİ
Roman d'amourBen;öksüzüm... Ben;yetimim... Ben;kimsesizim... Ben;kararsızım... Ben;koca İstanbul'un unuttuğu; Sahipsiz... Ben;kendi benliğinde kaybolmuş; Koca bir hiçim... Ben;intikamın bedeliyim...