Bölüm 4

856 42 7
                                    

Kalbime saplanan kazıkla kesik kesik nefesler alıp vermeye başladım.Ardından koca bir kahkaha attım.Etrafımdaki gecegezenler bana deliymişim gibi bakıyorlardı.Kalbımdeki kazığı tutup çektim.Vücudumdan çıktığında sırıtıp bana saplayan çocuğun kalbine sapladım.Acı içinde yere yığılırken Barın terasına doğru zıpladım.Barın girişinde ufak bir tatsızlık yaşanmış olması bu günün bittiği anlamına gelmez.Aşağıya baktığımda sırıttım.Hepsi hızla içeri girmişlerdi.Arkamı dönmemle mavi gözler ile karşılaştım.Nefeslerimiz birbirine çarpıyordu.

"Burada ne işin var senin?" dedi başını yana eğerek.

"Dolaşayım dedim.Bakalım New Orleans'ta neler değişmiş?" dedim gözlerimi kısarak.Yakınlığın verdiği sıkıntıyla sertçe yutkundum ve kollarımı göğsümde bağladım.

Kollarını iki yanımdan demir trabzanlara koyduğunda onunla tarbzanlar arasında sıkışmıştım.

"Çekilir misin?" dedim ellerimi göğsüne koyup hafif ittirerek.

"İşte burda!" şeklinde bağırış duyduğumuzda o arkasını döndü bende biraz yana kayıp ne olduğuna baktım.Aşağıda beni öldürmeye çalışanlardı.

"Bende nerelerdesiniz diye düşünüyordum." dedim hafif sırıtarak.

"Seni geberteceğim sürtük." diye bağırdı içlerinden biri.Damon'a döndüm.

"Sen bu işe karışma.Birazdan ellerindeki kazıklarla ölecekler haberleri yok." dedim ve içlerinden birinin yanına hızla gidip kazığı boynuna sapladım.O yere yığılırken kollarından tutup bana doğru gelen kazığın ona saplanmasını sağladım.

İçlerinden birisine tekme savurduğumda diğeri bacağımı tuttu.Sol elimle sert bir yumruk geçirdim ve daha demin ölen adamdaki kazıklardan birisini çıkarıp yumruk attığım adama sapladım.Damon kolumdan tutup çekti.

"Ne var?" dedim bağırarak halbuki çok az kişi kıalmıştı.

"Bu Marcellus'un gecegezen ordusu."

"Marcellus?Ha şu Rebekah'nın eski aşkı.O halde ona bir sürpriz hazırlamalıyım." dedim ve bana doğru gelen iki adamın kafasını birbirine çarpıştırdıktan sonra elimle kalplerini söktüm.Son kalan adamın kafasına topuklu ayakkabımın topugu geçirecek şekilde vurdum.Hızla boynunu kırdım ve yere yığılmadan kalbini söktüm.

Arkamı dönüp Damon'a baktım.

"Klaus nerede?" dediğimde kapıyı işaret etti.Önden yürümeye başladım.Kapıyı ittirdiğimde Karşıma merdiven çıktı.Üç katlı bir bardı.Üçüncü katta sadece teras vardı, ikinci katta zemin katı gören kocaman balkonlar, zemin katta bar masaları ve dans eden insanlar.Tabii ölüleri saymazsak bir de vampirler vardı.

#

"Hey Bonnie,telefonun ben arayacağım zaman sürekli kapalı oluyor.Seni çok özledim.En kısa zamanda Seatlle'a geleceğim ve yine birlikte konuşup kızlar gecesi yapacağız.Ben birilerini ısıracağım sende benim beynimi kızartacaksın." son cümleyi söylerken gülmüştüm.

"En yakın zamanda görüşmek dileğiyle." dedikten sonra telefonu kapattım.Buzdolabını açıp kan torbası çıkardım.Minik tıpa tarzı şeyi ağzım ile çıkardıktan sonra çöpe attım ve kanı içmeye başladım.Mystic Falls'a gitmemden beri hiç insandan beslenmemiştim.New orleanstayım ama hala insandan beslenmiyorum.En yakın zamanda genç bir beslenilecek insan bulmam gerek.O nasıl oluyorsa artık.

Cama yöneldim ve dışarıyı izlemeye başladım.Canım aşırı sıkılıyor.Yani hayatımda aksiyon bile var ama bir şeyler eksik gibi hissediyorum.Aslında dışarıdan bakıldığımda her şeyim varmış gibi duruyor.İyi bir yaşam,iyi bir aile,hatta bazılarının nimet olarak sayabileği ölümsüzlük ve vampirlik.Son dönemde ne arayışı içinde olduğumu bilmemem de cabası.Herkes öyledir değil mi?Bir şeyler hep eksik kalır.

AŞK "mı?Asla!"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin