Bölüm 17

368 22 6
                                    

Herkesden nefret edeceksin aslında, hiç canına yanmayacak ve ruhunun parçalara bölündüğünü hissetmeyeceksin.Binlerce kez kalbin kırılmayacak.Yorgun, kırgın ve üzgün hissetmeyeceksin.

Her şey daha mı iyi olacak?Aşkı hissetmeden, onun bıraktığı acıları hissetmeden yaşayacaksın ve nefretin kinin sonsuzluğa uzanan zehri ile öleceksin.Ölürken bile nefret edeceksin.Hayattan, yaşadılarından, ailenden.Her şeyden.Böylesi daha iyi olur muydu?

Dönmeyeceğim deyip dönmem benim için büyük ayrıcalıktı.Tekrar sokaklara dönmüştüm.Farklı bir şehirde.New York'ta kimin öldüğünün bir önemi yoktur.Kurtlar, vampirler bir şekilde insan öldürürler ve bu saklanır.Yada nüfusu yoğun bir şehirde kimsenin aklını bir kişinin ölmesi kurcalamıyordur.

Gözlerimi kapattım ve kendimi insanlaşmaya sürükledim.Sadece iyi olacaktım.Ve herkesten uzakta.Belki de bölesi daha iyidir.Benim için, onlar için.O günden sonra onları izlememiştim bile.Bensiz ne yapıyorlardır acaba?'Umursamak yok, Elena.'diye telkin etmeye çalıştım kendimi.Umursamayacaktım, umursarsan acı çekersin.

Arka sokaklardan birine girdim.Ölü de olsam sonuç olarak bir vampirdim ve beslenmeye ihtiyacım vardı.Sokağın sonunda ağlayan bir kız gördüğümde yanına ilerledim.Kaldırımın kenarına oturmuş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

Yanına ooturduğumda elini yüzünden çekti ve beni görünce korkuyla geri çekildi.

"Sen ölmüştün." dedi gözlerindeki yaşları silerek.

"Ölüyüm zaten." dedim yeşil gözlerine bakarak.

"Sen o'sun değil mi?Tüm doğa üstü özelliklere sahip görsel ikiz." dedi Geri geri giderken.

"Evet." dedim gözlerimi gökyüzüne dikerek.

"Abimi öldürdünüz!" Kaşlarımı çattım, biz kökendik birsürü kişiyi öldürmüştük.

"Gözümün önünde." dedi hıçkırarak.

"Abin kimdi?" diye sorduğumda duraksadı.

"Marcel Gerard!" dedi tükürürce.

"Marcellus'un bir kardeşi olduğunu sanmıyorum." dedim kaşlarımı çatarak.

"Ben onun öz kardeşi değilim.Beni New Orleans'tan tanıyor olmalısın.Ben Davina Claire."

"Sen o cadısın değil mi?Yapılan tüm büyülerden haberi olan." dedim gözlerimi kısarak.

"Evet.Ve bunun cezasını hepinize ödeteceğim.Ölü Mikaelson." dedi ve arkasını dönüp ilerlemeye başladı.Vampir hızımı kullanarak önünde belirdiğimde irkildi.Birkaç adım geriledi.

"Seni görmemem gerekiyor!" diye bağırdı.Omzumu silktim.

"Beni herkes görebilir.Ben ölü olsamda istisnayım."dedim sırıtarak.

"Benden uzak dur."

"Sana bir iyilik yapabilirim.Abini geri getirmenin yolunu biliyorum.Sadece malzemeleri bul.Büyü ikimize ait.Tatlı cadı." dediğimde kaşlarını çattı.

"Sana güvenemem.Yani öyle gerekiyor.Cadılar asıllara güvenmezler."Omuz silktim.

"O Klaus'un elinde büyüdü ve benim yüzümden öldü.Telafi etmek isterim." dediğimde başını iki yana salladı.

"Olmaz."

"Peki kararını verirsen bana seslenmen yeterli.Tatlı cadı.Hemen arkanda olacağım.Yada beni bulmak için bir ateş yak.Ateşten güç alıyorum." dedim ve vampir hızımı kullanarak şehrin merkezine gittim.

Belki de burada dolaşmak yerine eve gitmeliydim.New Orleans'a yada Mystic Fall'sa.Ailemin yanına.Beni özleyip özlemedikleri değildi önemli olan.İçimden bir ses, orada işlerin karıştığını söylüyordu.

"Elena." diye bir ses duydum.Bu tatlı küçük cadıya aitti.Kurt algılarımı kullanarak onu bulmam kolay olmuştu.New York'tada arka sokaklar vardı ve buraları iyi biliyordum.

"Efendim küçük cadı?" dedim başımı yana eğerek.

"Şöyle söylemesen.Kendimi olduğumdan küçük hissediyorum." dedi yüzünü buruştururken.

"Peki, küçük cadı sana ne dememi istersin?Yeşil cadı?Tatlı cadı?"

"Yeşil cadı derken?" diye sorduğunda güldüm.

"Gözlerin, ve tatlı cadı da tatlı olduğun için." dedim sırıtarak.

"İltifat mıydı?" diye sorduğunda güldüm.

"Ne olarak kabul edersen." dedim ve omuz silktim.Güldü.

"Vay canına, asılların hep ciddi ve asabi olduğunu düşünürdüm.Komik veya eğlenceli olarak değil."

"Birileri asılları sandığı kadar iyi tanımıyor!" dedim sırıtarak.

"Sanırım aranızdan Elijah en ciddi ve onurlu olanınız, Klaus ise daha şiddet eğilimli ve Rebekah da ikisinin karışımı.Sen daha çok eğlence, şiddet, ve gurur eğilimlisin." dediğinde,

"Kısaca." dedim başımı yavaşça iki yana sallarken.

#

"Karşıma geç ve elimi tut."karşıma geçti ve ellerimi tuttu.Ateşten beş köşeli yıldız ormanın derinliklerini aydınlatıyordu.Gözlerimizi aynı anda kapattık ve büyüyü okumaya başladık.Uzun süredir büyü yapmadığım için, gücüm içimde birikmişti ve dışavurum halini almıştı.Bunu hissedebiliyorum.

İçimizdeki gücün büyüdüğünü hissediyordum.Artık bağırıyorduk.Etrafımızdaki ateş bize güç veriyordu.

Vücudumun ağırlaştığını hissettim.Daha sonra ise bacaklarımın bedenimi taşımadığını.

#

Gözlerimi araladım.Neredeydim.Üzerimde bir elbise vardı.Renkli camdan giren güneş ışınları yüzüme vuruyordu.Kırk gün uyumuş gibi hissediyordum.Tek merak ettiğim büyünün işe yarayıp yaramadığı.

Hızla doğruldum.Tabuttaydım.Benim tabutum.Hızla kalktım.Büyü işe yaramıştı.Kendim gelebilmiştim.Ama en merak ettiğim şey onun gelip gelmediğiydi.Marcel gelmediyse kendimi suçlu hissedecektim.

Hızlı bir şekilde eve gittim.Ev dediysem, asılların evine herkesin evde olduğuna eminim.Kapıyı açtım.Kimse şu kapıyı kilitlemiyor.

Salona girdim.Herkes masada oturuyordu.Tüm tayfa.Damon ve Bonnie'de dahil.Sinsice gülümsedim.Klaus başını masadan kaldırdı.

"Elena?" herkes şaşkınlıkla bana döndü.Sırıttım.

  "Bekleme sona erdi!Sonsuzluk şimdi başlıyor."  






AŞK "mı?Asla!"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin