son

167 17 18
                                    

"İyi olacaksın bebeğim," Parmaklarımı saran büyük eller asla bırakmam dercesine sıkıyordu ellerimi. Kabullenmek istemiyordu bedenim gözlerimi tamamen kaybettiğimi. Camdan göz yaptırabilirdim, ama buna yetecek paramız yoktu. Bir kaç kafede sahneye çıkarak sadece geçinebileceğimiz ve belki biraz eğlenebileceğimiz kadar para kazanabiliyordu Calum. Çalışmak istiyordum. Kitapçıya dönebilir albüm ve plakların reyonunda işime devam edebilirdim. Tamamen kör olmam buna engel değildi. "Cam göz için para biriktirebiliriz." Biraz durdu. Burnunu çekti fark ettirmediğini sanarak. Ağladığını biliyordum. Sadece ellerimi ellerinin arasından çekersem kaybolur gibi hissediyordum. Çünkü ben zaten kendi karanlığımda kaybolmuştum. Eğer ellerini bırakırsam görmeyen gözlerime bu kadar net bakan o kahverengi gözleri de kaybedebilirdim. "Çocuklarla birlikte eğlenmeyi keser tasarruf yaparız. Işıkları açmayız," Sessizce devam etti. " Zaten ışığa gerek olmuyor."
Bir şey diyemedim. Grace'in ofisindeki hastane yatağına oturmuştum. Calum ise bir yerlerdeydi işte. Artık gölgelisini bile göremiyordum. Tenini göremiyordum. Görme duyumu tamamen yitirmiştim. Seslere odaklanmaya çalışıyordum artık. Gözlerimden umudumu kesmiştim. Artık ağırıma da gitmiyordu. Kaderim buydu. Böyle yaşamalıydım. Alışmalıydım.
"Calum?" Dedim beni bile hayrete düşürecek kadar sakin olan sesimle. "Neredesin Calum?"
Calum bu sefer kendini tutamadı ve hüngür hüngür ağlamaya başladı. Benim sessizce yaptığım gibi. Kendini toparlamaya çalıştığını anladım, fakat yapamadı. Hıçkırıklarının arasından konuşmaya başladı o da.
"Buradayım bebeğim." Dedi aynı zamanda ağlarken. Ağlayışlarını duymamaya çalışıyordum. Ağlaması beni daha çok ağlatırdı çünkü. Kalbimi acıtırdı, bilmeden binlerce parçaya bölerdi beni. Sonra ellerimi tutardı. Dağılmaması için kalbimi tutar gibi. Beni de ayakta tutan buydu. Ellerimi tutuyor olmasıydı. "Önünde diz çökmüş bir biçimde duruyor, ellerini tutuyorum." Dedi yine ağlayarak. Ağlayarak konuşması kalbimi bir kez daha kırdı.
"Sakın elimi bırakma tamam mı?" Dedim daha fazla ağlamaya başlayarak. "Karanlık çok korkutucu ve ben senin her zaman burada olduğunu hissetmek istiyorum." Diye açıklama yaptım ona. Daha fazla ağlamaya başlamıştı belki ama hala kalbimi tutuyordu elleri arasında. Hala dağılmamıştım.
"Asla," dedi fakat devamını getiremedi. Öyle şiddetli ağlıyordu ki kalbin bir kez daha kırıldı ve küçük parçalar Calum'un elleri arasında kayarak karanlığıma karıştı. "Asla seni bırakmayacağım." Zorla tamamladığı cümlesinin ardından kafasını bacaklarıma koydu ve ellerimi bırakmadan göz yaşlarını kotuma dökmeye başladı. O kadar içtendi ki hıçkırıkları kalbim bir an buna dayanamayacak sandım.
"Ağlama," Dedim bende zorlukla. İkimizde ağlıyorduk ama onun benim için üzülmesine gerek yoktu. Ben benim için yeteri kadar üzülüyordum zaten. "Lütfen ağlama beni de üzüyorsun." Beni üzdüğü yerde duracağını biliyordum ama durmadı. Duramadı.
"Ben-" Hıçkırığı onu yine böldüğünde benimde ağlamam şiddetlendi. Kafasını bacağımdan kaldırıp tahmin ettiğim üzere bana bakmaya başladı. "Ben seni o kadar çok seviyorum-" Yine hıçkırdı. "Seviyorum ki." Derince nefes aldı ve hıçkırmamaya çalıştı. "Beni görmeni istiyorum." Diyerek ağlamamı şiddetlendirdi. "Beni bir kere bile net olarak görmedin, bundan şikayetçi değildim. Asla olmadım. Fakat şuanda beni hiç göremiyorsun. Bu o kadar çok acıtıyor ki, bu-" Hıçkırdı. "Bu acı tarif edilemez ve ben-" Nefesi bir anlığına ona yetmediğinde derince bir nefes aldı. "Sanki bende göremiyormuşum gibi hissediyorum." Sen benim pusulamsın. Benim gözlerimsin. Sen görmeden ben nasıl göreceğim?" Dedi. Dedikleri kalbimi bir kez daha kırarken küçülen parçalar karanlığa karışmaya devam ediyordu.
"Görmek zorundasın Calum." Dediğimde hiç gecikmeden cevap verdi.
"Sende görmek zorundasın Selin!" Diyerek sesini yükseltti. Ağlamam istemsizce şiddetlenirken göremeyeceğim gerçeği sonsuz karanlığımda bana sırıtıyordu.
Bir süre öylece sustuk ve ağladık. Ne kadar sürdü bilmiyorum fakat bir anda annemin ben küçükken bana söylediği sözler aklıma geldi.
"Biliyor musun Calum?" Diyerek bir elimi ellerinden çektim. Sesim çatlamıştı fakat kalbim artık ellerinde bütünleşmişti. Daha rahat hissediyordum. "Anneme bir keresinde kör insanların ne gördüğünü sormuştum. O da bana iyi insanlar beyazlık, kötü insanlar ise siyahlık görüyor demişti." Elinden çektiğim elimle göz yaşlarımı sildikten sonra elimi onun suratına yönelttim. Nazikçe yaklaşırken elim burnunu bulunca çok hafifçe kıkırdadı. Hala ağlamaya devam ediyorduk ama onun kıkırdamasıyla bende kıkırdadım.
"Sana kötü birisin demeyeceğim. İyi olduğunu zaten biliyorsun." Sözlerini umursamadan elimle gözlerini bulduğumda diğer elimi de ellerinden kurtarıp iki gözünü de kapattım. Baş parmaklarım göz kapaklarındayken derin bir nefes aldık ikimizde, sakinleşmeye çalışırcasına. Baş parmaklarımı göz kapaklarından kaldırıp göz yaşlarını bir bir sildim.
Ellerim yanaklarındaki yerini aldı ve öylece durdular. Bekledim. Ne yapmasını istedim bilmiyorum. Ama bekledim. Sonunda önümde doğrulduğunu hissettiğimde içimi huzur kapladı. Gideceğini düşünmem ve endişelenmem gereken yerde huzur doldum.
Sonra anladım bunun nedenini. Onun nerede nasıl olduğunu, ne hissettiğini, ne yapacağını anlamam için onu görmeye ihtiyacım yoktu. Beni öpeceği için huzurla dolmuştum. Ne yapacağını hissetmiştim. Beynim onu o kadar iyi tanımıştı ki kalbimin üzülmesine izin vermeden huzura kavuşturuyordu beni. Hislerim Calum'u o kadar iyi tanımıştı ki, görmesem bile görmemi sağlıyordu. Kaybettiğim gözlerimi hislerimle tamamlamıştım. Ben Engelsiz'dim. Biz Engelsiz'dik. Engeller bizi yıldıramazdı.


Lütfen okuyun arkadaşlar.
Bir final konuşması yapmak istiyorum. Öncelikle, final olduğu için her birinizden yorum bekliyorum, eğer okuyan varsa. Bütün bir hikaye için genel bir yorum ardından ise kitap hakkında hissettiklerinizi öğrenmek çok isterim. Bu hikaye dediğim gibi bir çok yönden benim için ilkti ve hikayede çiftin ilkleri anlatılıyor. Bittiği için boşlukta mı hissetsem mutlu mu olsam bilemedim. Aşırı seviyorum bu hikayeyi. İlk final yaptığım hikaye olarak da tarihime geçsin.
Tamam ciddi kısıma gelelim. Engellerinizin sizi yıldırmasına izin vermeyin arkadaşlar. Bir kişi bir şarkı bir eşya bile olsa size güç veriyorsa ona tutunun. Sevdiğiniz işi yaparken kim sizinle dalga geçerse geçsin yılmayın. Yapamazsın diyenlere inat yapın. Başarabileceğinizi görsünler. Çünkü başarabilirsiniz. Duyamıyorsunuz diye müzik yapamayacak değilsiniz. Size ne doğru geliyorsa, onu yapın. Bu hikayeyi bütün engelleri olan insanlara adıyorum. Engelleri olan kişiler hepimizden daha güçlüler çünkü. Engelleriyle yaşamayı bilenlerdir Engelliler. Gözlerinizi kapatın ve Engelsiz olduğunuzu düşünün. Her şeyin biteceğini. Umudunuzu asla yitirmeyin Engelsizlerim.


ENGELSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin