1.BÖLÜM

132 8 1
                                    

Hatırlatma:

"Ev kapısının zorlanma sesleri duyuldu. Nerissa iyice yerine sindi.Evet yavaş nefes,evet.Artık dayanamıyordu.Çığlık atmak istiyordu ama bir şey onu engelliyordu.Sanki çığlık boğazında takılıp kalıyor gibiydi. Galiba bu korku duygusu olmalıydı."

-Burada kimse yok prensim.

-Avluya da bakalım.

Prens atıyla beraber avluya çıktı.Nerissa atın sesini duyunca nefes alamamaya başladı.Gözlerinden sicim sicim yaş dökülüyordu.Yanındaki demir çubuğu aldı.En azından kalındı.

-Hey,burada birisi var.

Adam Nerissa'nın üstüne doğru geliyordu.Hemen demiri adamın kafasına savurdu.Adam sendeleyince boynuna sıkı bir darbe indirdi.Evet biri gitmişti.Aman tarım sekiz adam da neyin nesi?Tam kapıya doğru yönelirken bir adam kolundan tuttu.Hemen elinden kaçıp karnına vurdu.İyi ki abisinden bir iki savunma taktiği öğrenmişti.

Üstüne gelen iki adamın ortasından hemen eğilerek geçti.Biraz komik görünüyorlardı ama savaşta her şey mubah değil miydi?

Hemen aklından hızlı bir hesaplama yaptı.Nasılsa zeki kızdı.Bir adamı indirmişti.Diğeri karnına gelen darbeyle sersemlemişti ve beş adam daha vardı.Tabi şu sevgili prensle altı.Atından inmişti bile.Ama kenarda bekliyordu.Salak mıydı bu adam?A-a bir de sırıtıyordu.Hemen üstüne gelen diğer adamın dizinin arkasına demiri sıkı bir şekilde geçirdi.Müsait bir zaman olsa demire teşekkür edebilirdi.Ardından o hassas noktaya bir darbe.Evet bu da gitti.Hemen çıkış kapısına doğru ilerledi.Ah savsak adımlarla arkasından gelen adama baktı.Yüzü çok kızgın duruyordu.

Hey,kız başıyla iki iri kıyım adamı bayıltmıştı.Hala niye geliyordu?Dışarıdaki silah sesleri devam ediyordu.Salon kapısına yetiştiğinde bileğinin sıkıldığını hissetti.Adam ne ara yetişmişti.Ayağına bastı ve elini çekmeye çalıştı.Yok bırakmıyordu.Diğerleri gelmeye başlamışlardı bile.Tam adamın elini ısırmış ve kapıya ulaşmıştı ki iki adam onu kollarından tuttu.Ne kadar uğraşsa da ellerinden kaçamıyordu.Avluya geri geldiler.O sırada savaş seslerinin iyice yatıştığını fark etti.Buradan kaçmalıydı.Hayır hayır kesinlikle kaçmak zorundaydı.Basit bir hizmetçi parçası olmak istemiyordu.Bu kadar yetenekli biriyken yeteneklerinden vazgeçemezdi.Onlar kendisini tamamlayan parçalarıydı.

"Onlar geldii!" diye aniden bağırınca-haykırınca-kızın kollarını bırakmışlardı.Kız hemen koşmaya başladı.Ama sonra,beline sarılmış ve sıkıca kenetlenmiş ellerle olduğu yerde kalmak zorunda kaldı.Ne kadar tepinse de o kaslı kolların altından çıkamamıştı.

-Ne oldu küçük savaşçı,beni geçemiyorsun?

Nerissa iyice sinirlenmişti.Hala olduğu yerden kıpırdayamayınca prensin yüzüne tırnaklarını geçirdi.Acıyla inleyen prens,kızı yere savurdu ve ellerini yüzüne getirdi.

-Seni küçük sürtük, hemen bu kızın elini kolunu bağlayın.Bu kız benim kölem olacak.Saray odasından sorumlu bir hizmetçi parçası olacaksın küçük şeytan.Tabi önce bana yaptığının bedelini ödedikten sonra.

Nerissa önce, burnunda bir mendil hissetti. Sonraysa her şey karanlıktı.

Prens atına binip, yıkıp döktükleri şehre baktı.Nasıl da harap olmuş duruyordu."Bir şeyler değişecek."dedi içinden.

Kızın ellerini ve ayaklarını bağladılar.Onu özel olarak götüreceklerdi.Bunca zaman köle istememiş prens,ilk defa bir köle istiyordu.


Aslında prens bu yaptığı affedilemez davranışa karşı kızamıyordu.Sonuçta genç kız kendini korumaya çalışıyordu.

Kızın yaptığı davranışlardan etkilenmişti.Ya da olaylara karşı bakışını.Ne kadar dışarıdan kendini savunmaya çalışan hoyrat bir kız gibi görünse de,bir o kadarda masum,kötülük görmemiş bir kıza benziyordu.

DENİZİN RUHUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin