1.0 « Estimado lector, lo siento. » transición parte 3

6.6K 900 444
                                    

Merhaba...

Bölümü fazla geciktirdiğim için açıklama yapmak istedim ve şiddetle okumanızı rica ediyorum.

Tatil için memleketime gitmiştim ve internetim yoktu. Bu yüzden yeni bölümü telefonumdaki notlara yazdım. Fakat sonra farklı bir yere taşımak istedim ve yanlışlıkla sildim. Zaten çoğu zamanım hastanede geçtiği için vaktim yoktu. Açıkçası fazlasıyla da sinirlenmiştim.

Bugün yeni bölümü baştan, oldukça farklı bir biçimde, yeniden yazdım. Tam kaydedeceğim sırada ise elektrikler gitti. Sekmeyi kapatmamıştım aslında fakat sonradan unutup kapatmışım.

Yazdığım onca şey 2. kez gidince oldukça büyük bir çöküş yaşadım. Yazma isteğimi ve hevesimi tam anlamıyla yitirdim.

Yeni bölüm bu kadar geciksin ve bu kadar kısa olsun bende istemezdim fakat özür dileyerek size worde önceden kaydetmiş olduğum kısmı sunuyorum.

Tekrar ve tekrar özür dilerim.

Son olarak 1 Ağustos doğum günümdü ve kutlayan kutlamayan herkese tek tek teşekkür ederim. Yazdıklarınız beni birazda olsa mutlu etti. Ayrıca Deneez k.adlı arkadaşıma buradan da geçmiş olsun dileklerimi iletmek istedim...

Bu kadardı. Beklentilerinizi yarım bıraktığım için tekrar özür dilerim.


. . .


Dizlerimin hemen önüne çöktüğünde tam olarak aklımı yitirmiştim. Elleri suratımı kavradı ve parmakları nazikçe dökülen gözyaşlarımı sildi. Baş parmakları elmacık kemiklerimin üzerinde kalacak biçimde ellerini yanaklarıma yerleştirdi.

"Sana verdiğim sözü hatırlıyor musun?"

Gülümsemesi suratını kaplarken gözleri kısıldı.

Bana birden fazla söz vermişti, fakat hepsini tutabilecek kadar yanımda kalmamıştı. Dudaklarımı içe doğru kıvırıp kafamı olumsuz anlamda salladım.

Aslında tüm sözlerini hatırlıyordum.

Tutamadığı tüm sözleri hatırlıyordum...

"Gözyaşlarını daima ben sileceğim ve benden başkası onların akmasına sebep olursa, kim olursa olsun, öldüreceğim."

Konuşmasını bitirdiğinde şaşkındım. Bana dair bir şeyler hatırlıyor olması beni şaşırtmıştı. Sonuçta bir anda ortadan kaybolup yıllarca arayıp sormamıştı. Ben her güne başka bir umutla başlarken onun neler yaptığını yalnızca Tanrı bilirdi.

Duyduğum şey yüzünden dudaklarım istemsiz olarak aralanmıştı. Gözleri aralanan dudaklarıma kaydığında tüm hücrelerini ezberlemek istercesine onu izliyordum.

Kaşlarının üzerine düşen koyu saçları hafif esen rüzgarın etkisiyle alnında dalgalanıyordu. İçinde onlarca duyguyu barındıran gözlerinin içinde kavruluyordum. Suratına orantılı bir biçimde duran burnu; minik, pembe ve bir o kadar davetkar dudakları... Bir kez daha bunu düşünmekten çekinmeyecektim: Tanrı onu yaratırken oldukça bonkör davranmıştı.

Bir an için onun gerçekten burada olmadığı düşüncesine kapılıp paniklemiştim. Hızla elimi yanağımda duran eline götürdüğümde gözlerimiz buluştu. Bir süre öylece birbirimize baktık. Gerçek olduğu düşüncesine bir türlü kendimi inandıramıyordum. Sanki birazdan buharlaşıp gidecek gibiydi.

Orcus | BTS |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin