Hoseok'nun omzumu tutup sarsmasıyla kendime geldim. Peşimden o da okuldan çıkmış olmalıydı.
"Tae! Neler oluyor?!"
Gür sesiyle suratıma karşı bağırdığında bir adım geri çekildim.
"H-hiçbir şey sadece eve gitmeliyim."
Eve gidip bilgisayarın başına geçmeliyim. Kafamı sağa sola sallayıp ondan uzaklaştım ve arkamı dönüp koşmaya başladım. Arkamdan geri dönmem için bağırıyordu. Yeterince uzaklaştığımda nefes nefese kalmıştım. Elimi bir direğe yaslayıp nefeslerimi düzene sokmaya çalıştım. Tam o sırada omzumda hissettiğim elle gözlerimi kapattım. Tanrım, düşündüğüm şey olmasın. Gözlerimi açıp kafamı kaldırdığımda tam da düşündüğüm şeyle karşılaşmıştım.
"Orcus bazı şeyleri net anlamadığını düşünüyor."
Duvara yazıyı yazan adamdı. Maskesi hala suratındaydı. Nefeslerim kesikleşirken direğe dayanarak yere çöktüm. Bunun üzerine ufak bir kıkırdama yükseldi karşımdakinden.
"Ama yine de sana bir şans daha vermek istiyor."
Elinde tuttuğu paketi havada sağa sola salladı ve bana uzattı. Maskenin ardındaki surata anlamsız bakışlar attım. Sabırsız biri olmalıydı ki paketi bana doğru fırlattı. Aramızdaki kısa mesafeden dolayı kolaylıkla yakalayabilmiştim. Kaykayının üzerinde konumlandığında işaret parmağı ile baş parmağını silah şeklinde havaya kaldırdı "Chitty chitty bang bang!" dedikten sonra işaret parmağını dudaklarına yaklaştırdı ve "Füüfs..."
Kaykayıyla gözden kaybolana kadar orada oturmuştum. Paketi elimde çevirdim. Siyah bir hediye paketiyle kaplanmıştı. Saf saf pakete bakmayı bırakıp ayağa kalktım. Gözümün önüne gelen terden ıslanmış olan saçlarımı geriye doğru attım ve eve doğru sakin adımlarla yürümeye başladım. Paketin içinden çıkacak olan şeyi deli gibi merak ediyordum ve aynı zamanda çıkacak şeyden deli gibi korkuyordum.
"Orcus... İnsanları arafta bırakmaya bayılıyorsun!"
Neden yüksek sesle söylediğimi bilmiyordum. Sanki her dakika beni duyuyormuş gibi hissetmekten kendimi alamıyordum. Belki de deliriyorumdur. Yolun karşısına geçip kaldırımda yürümeye devam ettim. Evime birkaç metre kalmıştı ki birine sert bir şekilde çarptım. Özür dilemek için arkamı döndüğümde çarptığım kişinin arkasına bakmadan yürümeye devam ettiğini gördüm. Yine de içimdeki meleğe engel olamayarak "Affedersiniz bayım!" diye bağırdım ve evimin bahçesine girdim. Anahtarı her zaman bıraktığım saksının altından aldım ve kapıyı açtım.
Click.
Ters giden bir şeyler vardı. 2 click sesi gelmeliydi. Anahtarı her zaman 2 kere çevirirdim. Korkuyla kapıdan geri çekildim. Evime birisi girmişti. Tanrım, benim evime birisi girmişti. Hala içeride olabilme ihtimalini göz ardı edemeyecek kadar kokuyordum. Korkunun ölüme faydası olmayacağını kendime hatırlatarak kapıyı ittirdim. Gıcırdayarak açılan kapıdan içeri girmeden önce gözlerimi kapattım.
"Tanrım, eğer şuan beni duyuyorsan hiç yardımcı olmadığını söylemek isterim."
Gözlerimi açtım ve içeri girdim. Kapıyı kapatıp salona yöneldim. Gözlerimi hızla oda da gezdirdim. Her şey aynı yerindeydi. Teker teker tüm odalara baktım. Herhangibir şey gözüme çarpmamıştı. Nefesimi dışarı verip kendi odama girdim. Burda da bir değişiklik gözüme takılmayınca elimdeki paketi masaya bıraktım ve sandalyeye yerleştim. Laptop'ın kapağını kaldırmamla ise nefesimi tutmam bir oldu. Sabah yapıştırdığım notun hemen altında siyah bir bantla yapıştırılmış başka bir not vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orcus | BTS |
Fanfic"Her varlığın içinde Tanrı'dan bir parça vardır." @erointanrisi | Tüm Hakları Saklıdır.