Turnuva öncesi 5. Gün
Açılmayı reddeden göz kapaklarım sonunda aralandığında suratıma çarpan ışık yüzünden tekrar kapanmıştı. Dün gece perdeyi çekmeyi unutmuş olmalıydım ve güneş ışınları tüm arsızlığıyla içeri süzülüyordu. Bir süre gözlerimi açıp kapatarak ortama adapte olmaya çalıştım. Çabalarım sonuçsuz kalmamıştı. Uyuşuk bedenimi yatakta doğrultup kafamı geriye doğru attım. Tüm ağırlığımı ellerime vermiştim ve kollarım çoktan titremeye başlamıştı. Hala yorgundum. Sanki tüm kemiklerimi tekrar ve tekrar kırmışlar gibi hissediyordum. Yatakta bağdaş kurup ellerimi bacaklarımın arasında kalan boşluğa bıraktım. İçimi huzursuz eden bir şeyler vardı fakat ne olduğunu kavrayamayacak kadar uykuluydum. Düşünürken birkaç kez kafam öne doğru düşmüş yeniden uyuyakalmaktan son anda kurtulmuştum. Sonunda pes ederek saçlarımı karıştırdım ve yataktan çıktım. Banyoya doğru sendeleyerek ilerledim ve uykunun bana verdiği yetkiye dayanarak ayağımı komodine çarptım. Söylenerek girdiğim banyodan rutinlerimi halledip çıktığımda bir şeyi unuttuğumu hatırlayabilecek kadar ayılmıştım. Odanın ortasında dikildim ve unuttuğum şeyi hatırlamaya çalıştım.
Ve... Jetonum yuvarlanarak hedefe ulaşmıştı.
Hızla kaptığım pantolonu giymeye çalışırken bir yandan da telefonumu arıyordum. Sonunda yatağın altına düştüğünü fark ettiğimde almak için yere doğru atağa geçtim ve henüz giymeyi başaramadığım pantolonun ayaklarıma dolanmasıyla yerle bütünleştim. Aldırmadan telefona uzandım. Tuş kilidini açtığımda ise oldukça ürkütücü bir sürpriz ile karşılaşmıştım.
57 yeni cevapsız arama 3 yeni sesli mesaj.
Tanrım beni öldürecek...
Ekrana aval aval bakmaktan vazgeçip ilk sesli mesajı açtım.
"Neredesin sen onun bunun çocuğu!"
Onun bunun çocuğu mu? Bu Orcus'tan beklenmeyecek derecede kibar bir hakaretti...
Siniri ise her halükarda ses tonuna yansımıştı ve bu tüm bedenimi titremeye yetmişti. İkinci mesajı açtığımda korkunun etkisiyle gözlerimi kapatmıştım.
"Geciktin Tae! Bana atabileceğin en büyük kazığı attın. Aptallığın yüzünden hayatımı adadığım plan zedelendi. Senin gibi bir aptalı böyle bir oyuna dahil etmekle büyük bir hata yapmışım. Bunu bu kadar geç fark ettiğim için kendimden nefret ediyorum. Son olarak bana bir iyilik yap ve ben oraya gelmeden önce intihar et..."
Son cümlesi beynimde defalarca yankılanmıştı. Kendimi bir ucube gibi hissediyordum. Eskiden olduğu gibi...
Son mesajı dinlemeyi hiç istemiyordum ama son sözlerini söyledikten sonra neden 1 mesaj daha yolladığını da merak etmekten kendimi alamıyordum. Sonunda dayanamayarak dinlemeye başladım.
"Ben söylediklerimde ciddi değildim. Bugün seni fazlasıyla yordum ve sen uyuyakalmakta çok haklısın... Ve evet şuanda odandayım aslında buraya seni yaka paça göreve getirmek için gelmiştim. Tabii bu fikrim seni uyurken görene kadar geçerliydi. Kucağında bilgisayarla oldukça masum gözüküyorsun..."
Gülmesi kulaklarımı doldurduğunda gülümsedim.
"Bilgisayarını masanın üzerine bırakıyorum. Uyandığında vakit kaybetmeden oyuna gir lütfen..."
Dün gerçekten buraya geldiğini masanın üzerinde duran bilgisayar tescillemişti. Onu daha fazla hayal kırıklığına uğratmamak adına hemen oyuna girmeye karar verdim. Bilgisayar açılırken mutfakta bir şeyler atıştırmayı da ihmal etmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orcus | BTS |
Fanfic"Her varlığın içinde Tanrı'dan bir parça vardır." @erointanrisi | Tüm Hakları Saklıdır.