1. BÖLÜM

628 29 2
                                    


Kris ceketinin cebinden çıkardığı sigarayı, uzun ve yaralarla dolu parmaklarıyla düzeltip dudaklarının arasına sıkıştırdı. Sigara içmek onun için bir tarz koruyucusundan çok, günah çıkarma yöntemiydi. Ne zaman kötü birşey yaptığını düşünse, cebinden bir sigara çıkarır ve sigara dumanıyla birlikte içinde ki tüm kötülükleri gökyüzüne salardı.

Dudaklarının arasında ki sigarayı ateşlemek üzereyken, Bay Kim elinde ki cetvelle omzuna vurdu.

"Bunu okulda yapmanın yasak olduğunu biliyorsun Wu Yifan." Bay Kim tahammülsüzce ona baktı. Kris'in okulda çiğnemediği yasak kalmış mıydı? Sadece izin verdiği kişiler ona Yifan derdi. Kris kimliği üzerine yapışmış tarzın bir parçasıydı. Kris alt dudağını yavaşça ısırıp, gülümsedi.

"Bu üzerimize yapıştırdığınız eğitim sisteminin kuralları sizce de umrumda mı Bay Kim? Beynimizi yıkamaktan başka işiniz yok. Beyin yıkamak demişken... neden bende Bayan Kim'e, Bayan Jung'la yaptıklarınızı anlatmıyorum? Onun beynini yıkayacağımdan emin olabilirsiniz."

Kris gülümsedi ve Bay Kim'in omzuna hafifçe vurup koridora doğru yürümeye başladı. Kris dudaklarının arasında ki sigarayı alıp, cebine yerleştireceği sırada biri ona çarptı. Karşısında ki kişi elinde ki kitaplarla birlikte yere düşmüştü. Kris iyice gerildi ve çenesi kasıldı. Yerde duran, sırada ki kurbanına ölümcül bir gülüş attı. Tao düştüğü sırada kolunu incitmişti ve kendine geldiği sırada kolunu ovuşturmaya başladı. Tüm okul dikkat kesilmiş, Kris'le Tao'nun başına toplanmıştı. Herkes ne olacağını biliyordu, ya Tao ölene kadar dayak yiyecekti, ya da okuldan gitmek isteyene kadar işkence görecekti. Tao, Kris'e çarparak kendi hayatını cehenneme çevirdiğini biliyordu. Bu yüzden hızlı hareket edip, oradan uzaklaşması gerekiyordu. Kris'in yüzüne bile bakmadan yerde ki kitaplarını toplamak için uzandığında, Kris kitapların üzerine ayağını koydu. Tao, Kris'in yüzüne bakmak zorunda kalacağını biliyordu, kendini hazırladı ve yavaşça başını kaldırdı. Kris ona gülümsüyordu, fakat bu gülümse bundan sonra göreceği son gülümsemeydi. Kris yavaşça Tao'nun yanın eğildi ve ona masumca sordu.

"Kitaplarını toplaman da sana yardım etmemi ister misin Tao?" Tao bunun tuzak soru olduğunu biliyordu, başına gelecekleri de. Tek isteği hemen oradan gitmekti. Bozuk aksanıyla konuştu.

"H-hayır. Sadece lütfen gitmeme izin ver. Sana çarptığım için çok üzgünüm. Tanrı şahidim olsun ki seni görmedim bile, çok acelem vardı." Tao'un sesi titredi. Çevrede ki öğrenciler pür dikkat onları izliyordu. Kris aynı masum ifadesini takındı.

"Şuna da bakın... Tao'nun acelesi varmış. Lütfen Tao, bırakta yardım edeyim. İşte tarih kitabın." Kris yerde ki en kalın kitabı aldı ve Tao'ya gösterdi.

"Ezberlemesi zor bir dersmiş gibi görünüyor, lütfen aklına sokmama izin ver. Abiler böyle zamanlar içindir." Gülümsedi ve gerinerek tarih kitabıyla Tao'nun yüzüne vurdu. Tao'nun burnunda kan akmaya başladı. Kris başka bir kitabı daha eline aldı.

"Ah... işte matematik! Cidden bunu sana iyi öğreteceğim. Zorluk çekmeyeceksin." Bir kez daha suratına sertçe vurdu ve gülümseyerek ona baktı.
"Gelecekte daha yakın olalım Tao. Abin sana derslerde yardım edecek. " Tao'nun saçlarını karıştırdı ve ayağa kalkıp geldiği yöne doğru gitmeye başladı. Tüm öğrenciler Tao'ya bakıp gülüyorlardı. Aralarından sadece Kyung Soo gelip Tao'yu yerden kaldırdı ve onu elini yüzünü yıkaması için tuvalete götürdü. Tao kendine geldiğinde konuştu.
"Yarın tekrar yapacağım."
Kyung Soo çıldırmışçasına ona baktı.
"Neden bahsettiğin hakkında bir fikrin var mı senin? Sen kafayı mı yedin?!"
Tao burnunda ki kanı sildikten sonra cazipçe gülümseyerek aynada ki yansımasına baktı.
"O benimle ancak bu şekilde konuşuyorsa, onun yolundan gideceğim."
Kyung Soo, Tao'ya anlam veremeyerek başını salladı.
"Sen artık ölüsün Tao. Cehenneme hoşgeldin." diyerek hafifçe omzuna vurdu Kyung Soo. Tao üniformasını düzeltti ve tekrar gülümsedi.
"Cehennemi sevdim."

~~~~~~~~~~~~~~
Tao, gözlerini açtı ve yatakta rahatça gerindi. Elleri yüzüne gitti, dünden kalma yaralar parmak uçlarına batıyordu. Yavaşça gülümsedi. Kris ona işkence yapsa bundan memnun kalacaktı. Kris ona küfür etse bile, şiirmiş gibi dinleyecekti. Çünkü sevdiği adam onu ancak böyle fark ediyordu ve kendini fark ettirmek uğruna Tao herşeyi yapacaktı. Kalktı ve üniformasını üzerine geçirdi. Bugün çantasına sadece hafif kitaplar koydu, bir iki saat sonra yüzüne yemek isteyeceği türden kitaplar. Bugün, geçen günlerin aksine daha tarz görünüyordu. Saçlarını taramaktan vazgeçip, gelişi güzel elleriyle dağıtmıştı. Her zaman iç tarafta olan gömleği bugün dışarda, ona bir serseri havası katıyordu. Dayak yese bile, en azından Kris'i bir şekilde tahrik etmeliydi değil mi?

Dışarı çıktığında Kyung Soo, onu bekliyordu. Kyung Soo ile çok yakın değillerdi. Sadece ikisi de yakınmış gibi davranıyorlardı, ama değillerdi. Tao ona çarpık gülümsemesiyle yaklaştı. Soo ona hayretle bakmaya devam ediyordu.

"Neden bu kadar geç kaldın? Bugün öleceğini bilmene rağmen yine de gülümsüyor musun? Ve sen... tarzını mı değiştirdin? Dayak yiyecek biri için fazla coolsun dostum."

Tao cevap vermedi ve gülümsemeye devam etti. Bu gülümsemenin, Soo'nun sorduğu tüm sorulara cevap olduğunu iyi biliyordu. Okula geldiklerinde Tao, Kris'i görebilmek için gözlerini etrafta gezdirdi. Ama Kris'in okulun herhangi bir yerinden çok, "Karanlık Sınıf"ta olacağını biliyordu. Karanlık sınıf, Kris ve arkadaşları için düzenlenmiş bir sınftı. İzin vermedikleri hiç kimse oraya giremezdi. Kris, oyuncaklarını oraya götürür ve onlarla bir güzel oynardı. Bütün okul sınıfı merak eder, ancak önünden geçmeye bile cesaret edemezdi. Tao, orada olduğunu iyi biliyordu. Yavaşça oraya doğru ilerlemeye başladı. Delirmiş miydi? Kris'e çatmak ne derece akıl karıydı? Heyecanlıydı, ama korkuyordu da. Kris'e deli gibi aşık olmasına rağmen, ondan deli gibi korkuyordu. Ne zaman onun yanına gitme arzusu duysa, korkusu ağır basıyor ve kendini geri çekiyordu. Çünkü aşık olduğu adam, tamamen karanlıktı. Yine de Tao onun bir yanının sevgi ile dolu olduğuna inanıyordu. Ve bunu ortaya çıkarmak istiyordu. Ama bilmediği bir yön vardı, Kris'te sevgi denen şey yoktu. Tao, Kris'i okul dışında hiç görmediği için, onun az da olsa masum olduğunu düşünüyordu. Çünkü Kris'in okulda tek yaptığı şey biraz pataklamaktı, peki ya dışarda? Tao titrek adımlarla kapının önünde durdu. Kris'i oradan çıkarmalıydı ama nasıl? İçinde ki tüm cesareti toplayıp kapıya tekme attı ve hemen diğer koridora koştu. Dışarı çıkacaklarını biliyordu. Kris kapıyı araladı ve koridora çıktı. Kimin yaptığını bulacaktı. Diğer koridor bitimine gelirken Tao onu bekliyordu. Tao ileri doğru atıldı ve Kris'e çarptı. Bu sefer Tao düşmemişti. Tao yere düşen kitaplara, sonra da Kris'e baktı. Kris tüm siniriyle ona bakıyordu, Tao yavaşça ama korkuyla gülümsemeye çalıştı.
"Bana dersleri öğret Hyung."

Tao az sonra kitapları teker teker suratına yemeyi beklerken, Kris onu yakasından tuttu ve sürüklemeye başladı. Karanlık sınıfa doğru...

TahrikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin