5. BÖLÜM

219 20 0
                                    

Siyah montunun fermuarını sonuna kadar çekti küçük olan. Kışın delici rüzgarları şimdiden içini ürpertiyordu. Tamam içki içmek konusunda hiç bir tecrübesi yoktu fakat eğer Yi Fan uğruna içmek lazımsa şayet bunu da yapacaktı. Kendini o kadar endekslemişti ki, daha önce yaptığı çoğu şeyleri artık yapmıyordu. Mesela Tao aslında siyah kuşak bir Wus Hu öğrencisiydi. Fakat insanları incitmemek uğruna bunu kullanmayacağına yemin etmişti. Yi Fan'in önünde hiç bir şey yapmayıp, titremesine gelince ona olan aşkı bir şey yapmasını engelliyordu. Aslında Tao kendini diğer insanlara açmak konusunda sorun yaşayan bir tipti. Babasının trajedik ölümü onu hayata karşı küstürmüştü.

-Flashback-

"Hadi ama anne, sadece biraz daha! Söz veriyorum sonra uyuyacağım."

Tao sızlandı, oyunu kazanmasına çok az kalmıştı. Gözlerini ekranda ki büyük adama kilitledi. Önünde sadece iki zombi vardı. Ve sonra tamam. Huzurla uyuyabilecekti. Bozuk aksanıyla Korece küfür etti. Evdeyken o, annesi ve babası Çince konuşuyorlardı. Daha kolay ve daha pratikti. Tao ne zaman sinirlense Korece küfreder, annesiyle babasının bunu anlamadıklarını umardı. Büyük ekrana kitlenmeye devam etti Tao.

"Ah hadi ama... seni lanet olası! Evet! Evet işte böyle!"

Tao son hamleyi yapmaya hazırlanırken kitlendiği ekranda ki büyük renk topluluğu siyaha dönüştü. Annesi fişi çekmişti. Tao sızlanırcasına küfür etti.

"Siktir!"

Kafasının arkasına bir şaplak yediğinde olanları ancak idrak edebilmişti.

"Anne bunu yapmandan nefret ediyorum!"

Annesi ona delice bakış attı.

"Ben sana uyuman gerektiğini soyluyorsam, bu uyuman gerektiği anlamına gelir Huang Zi Tao! Ve şayet ağzından bir kere daha küfür duyarsam, 'ki bu hangi dilde olduğunun önemi olmadığı anlamına geliyor' -annesi bunu yaparken elleriyle tırnak işareti yapmıştı- bu senin geri kalan hayatında video oyunu oynamama cezasına sahip olacağın anlamına gelecek bayım. Şimdi yatağına! "

Tao her zaman duymaya alışık olduğu bu sözlerden sonra merdivenlere doğru yöneldi. Annesinin taklidini yapıyordu, elini tırnak şekline getirdi ve söylendi.

"Ki bu hangi dilde olduğunun önemi olmadığı anla-

Büyük kitap kafasına gelince acıyla inledi Tao.

"Oooouuch! Anne!"

"Hala söyleniyor musun sen?"

Tam arkasını dönüp bir şeyler söyleyecekti ki kapı çaldı.
"Muhtemelen babamdır. Fakat bırak da ben açayım anne."

Kafasını okşayarak kapıya yöneldi. Kapıda iki adam ona bakıyordu. İki üniformalı adam. Tao gerginleşti. Bir şeyler olduğunu biliyordu. Ve sabırsızca adamların konuşmaya başlaması için dua etti. Ve işte geliyordu.

"Babanız... bay Huang. Babanız ölü bulundu."

-Flashback Sonu-

Tao siyah deri botlarını giyip evden çıktı. Gelen rüzgarın soğukluğu içine işledi. Yi Fan'la buluşmak üzere anlaştığı sokağa doğru yürüdü. Sokağa girdiğinde uzun boylu, siyah kapşonlu bir genç ilerde duruyordu. Tao, onun Yi Fan olup olmadığı konusunda kararsız kaldı. Genç elinde ki sigaradan ardı ardına nefes çekip, dumanı tüm düşmanlıkla havaya bırakıyordu.
Iyi de Yi Fan sigara içmeyi bırakmamış mıydı? İlerledi küçük olan, Yi Fan'a karşı savunmasız kalan Wus Hu tekniği bir başkasına işleyebilirdi. İlerledi küçük olan. Gencin yanından geçerken bir el omzundan tuttu.

"Tao-ya... nereye gidiyorsun?"

Tao rahatladı. Tanıdık elin verdiği rahatlamayla gülümsedi.

"Seni arıyordum."

"Ben burdayım Tao."

"Emmm... sen sigara içmeyi bırakmamış mıydın Hyung?"

Yüksek sesle bir kahkaha patlattı büyük olan.

"Sence sigarayı bırakmam mümkün mü? Ayrıca öyle bir karar versem hatırlardım değil mi?"

Tao elini ensesine götürdü. Neden hiçbir şeyi hatırlamıyordu? t

TahrikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin