Harry Draco'nun sözlerinden sonra haraketlerine son vermiş ve görünmezlik pelerinini de alıp hızlıca Gryffindor kulesine ilerlemişti.Draco ona son kez gülümsemiş arkasından yavaşça çıkmıştı.Kimseye görünmeden ikisi de ortak salonlarına ulaşmış uykusuz oldukları için hızla yataklarına ilerlemişlerdi.
Harry kırmızı yorganının altında Draco'yu,Draco yeşil yorganının altında Harry'yi düşünüyordu.
Yüzlerinde oluşan o aptal gülümsemeyi ne kadar çok gizlemek isteseler bile kendilerine bile itiraf edemedikleri şeyleri düşünmekten kaçıp uykuya daldılar.
Sonraki günler klasik geçti.Harry Draco'dan kaçmıyordu.Ama onu görmüyordu da.Çapulcu Haritasından baktığında sürekli kütüphanede oluyordu.Arada yanına uğruyordu.Draco ise ona vakit ayırmıyor ve yetiştirmesi gereken bir sürü ödev olduğunu söyleyip geçiştiriyordu.Harry onu özlemişti.Sataşmasını bile özlemişti.Son güne bıraktığı dersleri yetiştirmeye çalışan bir Malfoy gördükçe, stresten yüzüne düşen saçları,yazı yazmaktan kolunda daha çok belirginleşmiş damarları,aralık dudakları Harry'i çıldırtıyordu.Bu manzarayı saatlerce izleyebilirdi.
Ama Draco Malfoy yanında dikilen düşmanıyla dikkat çekmek istemediği için her seferinde Harry'i göndermişti.Çünkü herkes onları kavga ederken görüyordu birden hiçbir şey olmamış gibi yan yana sakin görselerdi,Lucius Malfoy'un kulağına gider,Draco'nun lanet yemesine sebep olurdu.Harry bunu bilmediği için Draco'nun yanına gitmeyi bırakmış son kez de "Ne bok yersen ye" demişti.
Ödevlerin teslim günü gelip çattığında Draco artık boştu.Harry'le yarım bıraktığı işine devam edebilirdi.Tek sorun şu ki,Harry yüzüne bakmıyordu.Ne yemeklerde ne derslerde ne de teneffüslerde.Onu görmezden geliyordu ve Draco bundan bıkmıştı.Haklı olduğunun farkındaydı.Düzeltmek için aklına gelen fikirle gülümsedi.
Harry Hermonie ve Ron'la Hogwarts'ın büyük bahçesinde oturuyordu.Herzamanki gibi derin sohbetlerinde eğleniyor ve gülüyordu.Aniden Ron'un kahkahası durdu.
"Çocuklar Malfoy buraya doğru geliyor"
Harry'de Hermonie gibi hızla susmuş ve kafalarını üzerlerine doğru hızla gelen Draco'ya çevirmişlerdi
"Yine ne istiyor acaba?"
Hermonie yumruklarını sinirle sıksa da Harry onun bileğini tutarak gevşemesini sağladı.
"Hey Potter!"
Harry günler sonra duyduğu canlı sese gülümsedi.O kadar sakindi ki,Hermonie ve Ron neden hala Draco'ya asa çekip bağırmadığını merak etmişti.
"Evet Malfoy?"
Yavaşça doğrularak Draco'nun hizasına geldi.Bahçede bulunan diğer öğrenciler Potter-Malfoy kavgası izlemek için etraflarına toplanmaya başlamışlardı.Fakat Draco,hiç beklenmedik bir şey yaparak Harry'nin kulağına eğildi.
İlk başta nefesini üflediğinde Harry bacaklarının titrediğini hissetti.
"Seni özledim Potter.Yapacağımız kavgadan sonra ihtiyaç odasında ol.Anlarsın ya aramızdakiler anlaşılmamalı"
Harry sadece seni özledim kısmına takılı kalmıştı.Bir de 'aramızdakiler'de.Malfoy sahiden bunu mu istiyordu? Kavga? E o zaman istediğini vermeliydi.
Birden ellerini kaldırıp dibindeki çocuğu göğsünden ittirdi.
"Senden nefret ediyorum Malfoy!"
Draco bıyık altından gülse de çaktırmadan küçük oyunlarına devam etti.
"Bende senden Potter!"
Sonrasında ikiside kavgayı ilerletecek bir sebep bulamadı.Ciddi olmayan sinirli bakışlarını atmaya devam ettiler.Yine de bu yeterli değildi.Draco gözleriyle Harry'nin cebinde görülen asasını işaret etti.Küçük bir düello inandırıcı olurdu.
Harry hızla asasını çıkartarak Draco'ya doğrulttu.Draco'da ona karşılık vererek asasını sıkı sıkı kavradı.
"Sersemlet!"
Draco kolaylıkla büyüyü karşıladığında Harry'e sekti.Harry'de hızlı haraketliyle gelen büyüyü savurduğunda birilerinin gelip onları ayırması için dua etti.Sonunda kalabalığın içinden Snape'in sesi duyuldu.
"Malfoy! Potter! Siz ne halt yediğinizi zannediyorsunuz!"
İki çocuğun arasına girerek bağırmaya devam etti.
"Slytherin'den ve Gryffindor'dan 5 puan! Herkes dağılsın! Malfoy seninle sonra konuşacağız"
Korkudan bütün kalabalık dağılırken Harry arkasında kalan arkadaşlarına göz gezdirdi.Gülümseyerek ona bakıyorlardı.Draco'nun dediklerini duymuş olabilirler miydi? Duymamış olsalar sahte kavgalarına dahil olurlardı.Harry içinden büyük bir 'siktir' çekti.
"Potter.Kaybol!"
Snape'in gürleyen sesini çekemeyeceğini düşünerek Draco'ya son kez bakıp saliselik gülümsedi.Hızla arkadaşlarıyla Hogwarts'a ilerledi.Olay yerinden uzaklaşan altın üçlünün sessizliğini Hermonie bozdu.
"Harry Potter ve Draco Malfoy mu!? Aman Tanrım!"
Duymuşlardı.Harry yerin dibine girmek istedi.
"Monie..Bunu sonra konuşsak olur mu?"
Ron hızlıca devam etti.
"Malfoy'a kendini becertirsen seni bende beceririm Harry"
Harry koridorda büyük bir kahkaha atarken onlara sonra olanları detaylıca anlatıcağına söz verip koşarak ihtiyaç odasına ilerledi.Hava kararmaya başlamış koridorlar boşalmıştı.Büyük boş duvarın önüne gelince gözlerini kapatıp aklına gelen ilk şeyi mırıldandı.
"Malfoy'a ihtiyacım var"
Siyah kapı aniden belirmeye başladığında gülümsedi.Heyecanla kapıyı aralayıp içeri girdi.Karşılaştığı manzaraya göz devirdi.Kocaman odaya Slytherin tonları hakimdi.Yeşil koltuklar, köşede duran gri bir yatak,siyah tablolar ve aydınlatma olarak seçilmiş yeşil mumlar... Çok fazla detay vardı ama Harry incelemek yerine gözleriyle platin saçlı çocuğu aradı.Şöminenin önünde duran bedenini gördü.Sırtını bile saatlerce inceleyebilirdi Harry.Sessizce Draco'ya doğru ilerledi.Yaklaştıkça tekleyen kalbi,düzenlenmeye çalıştığı nefesleri onu ele vermişti.
Draco arkasına dönmeden ayağa kalktı.
"Hoşgeldin Potter"
Harry önüne doğru yürüdü ve Kelid aynasının bulunduğu odada yaşadıkları sahne tekrarlandı.Draco'nun karşısına yerleşti.
"Hoşbuldum Malfoy"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.